Ulaklar savaşı... KDGM ve yeni yapılanma
AKP’de sinirler son derece gergin.. Tayyip Erdoğan, partisinin MKYK toplantısında “bize kumpas kuruyorlar” demiş. Kaynak olarak da medyada aleyhte çıkan haberleri göstermiş. Erdoğan’ın başdanışmanı Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan da, kumpasın kaynağı medyada, kapı kapı dolaşıp lideri adına ön almaya, olup bitene cevap yetiştirmeye çalışıyor.
“Usta” Tayyip Erdoğan’a gerçekten çok şaşıyorum. Kumpası taraftar medyada(!) arayacağına, neden dönüp kendi içine bakmıyor.
Abdullah Gül, ustaca üç adamını en stratejik yerlere yerleştirirken aklı neredeydi?
Ahmet Davutoğlu; Dışişleri Bakanı.
Az mı uyardı yakın çevresi “usta” yı, “Bu adam bizi batıracak, bataklığa sürüklüyor. Bunun politikaları bizim politikalarımızla taban tabana zıt” diye..
Taner Yıldız; Enerji Bakanı.
Abdullah Gül ve ailesinin mali işlerine de bakan bu zat hakkında ne dosyalar ne şikayetler gitti “usta” ya..
Beşir Atalay; Başbakan Yardımcısı.
Abdullah Gül’ün kara kutusu olan bu zat-ı muhterem için Erdoğan’a söylenenleri Ankara’da sağır sultanlar bile duydu!..
Ne oldu Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına? Terörle mücadele kapsamında Atalay’a bağlanan bu birimde neler yapılıyor, neler üretiliyor?.. Haberi olan var mı?
***
Yalçın Akdoğan ne diyor?
“Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan ulaklar üzerinden konuşmaz. Bazı danışmanlar kraldan çok kralcı oluyorlar. Durumdan vazife çıkarıyorlar” .
Öyleyse filmi biraz başa saralım..
Abdullah Gül’ün Başbakanlığı dönemine gidelim.
Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağı henüz kalkmamıştı, genel başkanlık görevini yürütüyordu. Erdoğan, danışmanları Mücahit Aslan, Ömer Çelik, Cüneyt Zapsu ve Egemen Bağış ile devamlı Abdullah Gül’e müdahalelerde bulunurdu. Gül, bu durumdan çok sıkılır ama bir türlü ses çıkarmazdı. Bu müdahalelerin dozu bazen öyle yükselirdi ki uluslararası organizasyon ve ilişkilere kadar yansırdı. Hatta bir keresinde Abdullah Gül bu ulaklardan birine “Başbakan benim” demek zorunda kalmıştı.
Ulaklar üzerinden derin siyaset AKP’de iyi kullanılan bir yöntemdir.
Bu derin siyaset bu kez ortalığa döküldü..
Abdullah Gül’ün “Tayyip Erdoğan’a bir kez söz verdim” sözünü tekrar hatırlatırım.
Evin camları kırılmış. Akılları sıra, dışarıya sır vermeyip durumu idare etmeye çalışıyorlar. Çok kurnazlar ya!..
“Kardeşlik” edebiyatına sığınıyorlar.
Neymiş efendim?
“Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkarırken ’kardeşim’demiş”
Maalesef, sağcıların sığ siyasetinin yalama ettiği bir kavramdır bu.
Siyasetin sağ yelpazesinde biri birine “kardeşim” dedi mi, uyuz olurum. O işin altından mutlaka bir pislik çıkar.
Şöyle yakın geçmişe bir bakın; Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan kimlere “kardeşim” demiş ve sonra da neler olmuş diye.
Tayyip Erdoğan’ın işi bu sefer gerçekten zor. Onun ulakları her ne kadar “kardeşlik” hatırlatması yapsa da Abdullah Gül pek dinleyecek gibi görünmüyor.
Abdullah Gül bu sefer Başbakanlığı dönemindeki gibi acemice davranmıyor. Sadece içerideki ulakları ile işi görmüyor. Gül’ün dış ulakları da hummalı bir faaliyet gösteriyor.
Benim değerlendirmemi
sorarsanız;
Abdullah Gül’ün ulak kadrosu Tayyip Erdoğan’ın ulak kadrosuna 5 çeker..
***
Gelelim Şemdinli’deki duruma.
Terör örgütünün saldırısı karşısında girişilen mücadelenin üzerinden 12 gün geçti. Şu satırların yazıldığı saatlerde bile gerçekten ne olup bittiği konusunda en ufak resmi bir bilgi verilmedi. Bölgeden bize gelen haberlere göre, PKK’lı teröristler geri çekilmeden çatışmaya devam ediyor. Teröristlerin kaybı 100’ü geçti. Vatan toprakları üzerinde ne olup bittiğine dair AKP Hükümetinin bilgi vermemesi oldukça garip bir durum.
Bir de Yüksek Askeri Şura toplantısının ikinci gününde (dün) gazetelerde çıkan şu habere bakın;
“PKK’da komuta Suriyelilerde” ..
“İstihbarat birimlerinin hazırladığı şemayla” terör örgütünün yeni komuta kademesi tek tek sayılıyor. “PKK’nın askeri kanadının kontrolü tamamen Suriyelilerin eline geçmiş” . Sanki PKK silahsız, siyasal legal bir örgüt, bir de silahlı kanadı var.. Şu kullanılan ifadelerdeki pespayeliğe bir bakın!..
Komutanlarımız hapishanelerde yatarken, terör örgütü elemanı veya başı olmakla suçlanırken bize terör örgütü PKK’nın komuta kademesini ezberletmeye çalışıyorlar. Sanki YAŞ ile alay ediyorlar.
İnsanın kanına dokunuyor.
Kimse de çıkıp sormuyor!..
“Sizin ’Suriyeli’dediğiniz ’komutanlar’Ermeni kökenli mi, değil mi” diye.
Yeri gelmişken tekrar sormakta fayda var..
Bin bir gürültü ve patırtıyla kurulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’ndan haberi olan var mı?
Yoksa!..
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, KDGM’nin yerini alacak yeni bir yapılanmanın son aşamasına mı geldi?