Üçüncü Dünya Savaşı'nın(!) işaretleri!!!
NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, Amerika ve diğerleri Ukrayna''daki savaşı durdurmak için hiçbir şey yapmıyor...
Amerika bile Zelenski''nin "hava sahasını kapatın" çağrısına olumsuz yanıt verince, dünya savaş tarihinde belki kaderine terk edilmişliğin en büyük kanlı tablosu çiziliyor Ukrayna''da...
Çünkü her şey dünyanın gözü önünde yaşanıyor... İletişim teknolojisinin gücü atılan her füzeyi, sıkılan her kurşunu ve yere düşen her canı anında bütün dünya servis ediyor...
Çığlıklar sosyal medya üzerinden milyarlarca insana ulaşıyor, yıkılan evlerin dehşet verici yansımaları cep telefonlarından bilgisayarlara, televizyonlardan radyolara kadar anında ulaşıyor ve her şey bir sanal oyunmuş gibi, tuhaf bir sessizlik, ilgisizlik ve duyarsızlıkla takip ediliyor...
"Takip" dedik ya, kanlı bir izlenceye dönüştü Rusya-Ukrayna savaşı...
Utanç verici bir boşvermişlikle, bu savaşın olacağı sanki çoktan biliniyormuş gibi, sonucu da biliniyor havasında tutarsız bir diplomasinin girdabında savrulup duruyor her şey...
İletişim teknolojisi dedik ya; savaşı yaşamak için çatışmanın ortasında ya da yanıbaşında olmaya gerek kalmıyor...
Her şey medyaya o kadar kahredici, o kadar çarpıcı ve sarsıcı biçimde yansıyor ki, insanlar uzaktan bile korkuyu iliklerinde hissedebiliyor...
Bakınız; Rusya''dan Ukrayna''ya, Türkiye''den Balkanlar''a, Avrupa''dan Amerika''ya kadar yerli-yabancı medyaya yansıyan ve kahredici öfkelere yol açan savaş fotoğraflarının içinde ne tuhaflıklar var?..
Yalanlar, gerçekler ve çöküş!..
Ukrayna-Rusya arasındaki savaş ne kadar tuhaf, düşündürücü ve şaşırtıcı ise dezenformasyon da o kadar dehşet verici...
Türk medyasında bile "Rus yanlısı-Ukrayna yanlısı" gruplar oluşurken, kimse "bırakın Rusya''yı, Ukrayna''yı da, savaşa hayır, insanlar ölmesin" diye kararlı ve sert çığlıklar atamıyor...
Peki; giderek büyüyen tuhaflıklara ne demeli?..
Bu nasıl bir savaştır ki, Rus ordusunun askerî ekipmanları ve araç gereçleri "67 kilometrelik bir konvoy" oluşturabiliyor?
Yani sadece Türkiye''de değil, dünyanın birçok ülkesinde, iki şehir arasındaki mesafeden uzun bir savaş ve korku konvoyu uzanıyor Ukrayna''ya...
Bir başka şaşkınlık var ki, sanki savaş bitmiş de, her şey bir tarafa dağılmış gibi, Rus ordusuna ait yüzlerce araç-gereç ve tank, Ukrayna kentlerinde orada, burada terk edilmiş gibi durabiliyor!..
Bu arada, dün kameraların karşısına geçen Putin, Ukrayna''ya saldırıda yaşamını yitiren "askerlerin ailelerine 110 dolar" ödeneceğine ilişkin yerli-yabancı medyaya yansıyan bilgileri yalanladı...
Rusya, ölen ya da engelli hale gelen asker ve sivillere 3 ile 7 milyon ruble arasında tazminat ödeyecekmiş...
Evet; savaş kadar kirlidir dezenformasyon...
Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmada (dün de bu köşede belirttiğimiz gibi) can kaybı konusu bile açık ve net değil...
İki taraftan en az 12 bin askerin öldüğü varsayılırken, gözden kaçırılan kahredici bir gerçek var; "Acaba kaç sivil öldü?.."
Bilgi kirliliğinin arasında dezenformasyonun iyice balçığa çevirdiği perdeleme faaliyetlerinde, yerli ve yabancı basının ortaklaşa paylaştığı haberler var ki, Kiev''e yaklaşmasına 20 kilometre kalan Rus ordusu, Ukrayna''nın Karadeniz''e yakın Herson ve Mariupol gibi birkaç kentini ele geçirmiş, Odessa''yı ise kuşatmak üzere...
Peki; savaşın çıkış gerekçesi, gidişatı ve şu ana kadarki sonuçlarıyla birlikte, geleceğini de karanlıkta bırakan sisli gidişatın ortasında başka ne yalanlar, çelişkiler var acaba?..
İşgal, ambargo, gidişat!..
Bağdat''tan Orta Doğu''ya, Kuzey Kore''den Amerika''ya, İran''dan İsrail''e kadar birçok devlet arasında korku unsuru olan nükleer silah tartışması Ukrayna-Rusya Savaşı''nda da iki taraf için keskin bir kılıç gibi havada duruyor...
Ve bu sırada Rusya''nın, Enerhodar''da bulunan ve dünyanın en büyük 10 nükleer santralinden biri olarak bilinen Zaporjiya Nükleer Santrali''ni vurduğuna ilişkin tartışmalı haberlerle tuhaf iddialar yerli ve yabancı basının manşetlerine yansıdı...
Ukrayna, Rusya''yı suçladı, Moskova ise bu provokasyonun Ukraynalı sabotajcılar tarafından gerçekleştirildiğini, ancak söz konusu santralin zarar görmeden çalışmaya devam ettiğini açıkladı...
Bu arada santralin Rusya''nın denetimine girdiği haberi de dün medyaya yansıdı...
Peki, dün yandaş medyaya yansıyan bir başka tuhaf habere ne demeli?..
İddiaya göre Rusya''nın savaşa gönderdiği öncü kuvvetin neredeyse tamamı Türkler''den oluşuyormuş!..
Ve bu haberi "Cepheye Müslüman sürgünü" başlığıyla veren Türkiye Gazetesi, "Ukrayna''da ölenlerin ve esir kalanların çoğu Türk kökenli olduğu için Putin, Rus olmayan nüfusu seyreltiyor" diye yazdı!..
İşte "asıl savaş" korkusu!..
Bu arada, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın büyüyeceğinin işaretleri Putin güçlerinin sadece bir yandan Kiev''e, bir yandan da Odessa''ya yaklaşmasından ibaret değil...
67 kilometrelik askerî konvoyun çok yakın zamanda işgali tamamlayacağına ilişkin haberler havada uçuşurken, savaşın başka taraflarının da devreye gireceği konusundaki iddialar da var...
Bu iddialar Putin''in, "Ukrayna''da Naziler var" açıklamasından ibaret değil...
Zelenski ise Irak''ta, Libya''da ve Suriye''de olduğu gibi, "gönüllü" oldukları varsayılan 16 bin savaşçının ilk kafilesinin Ukrayna''ya yaklaştığını söylemiş!..
Ukrayna''ya yabancı savaşçılar geliyor ama Ukraynalılar kaçmaya devam ediyor...
Son verilere bakılırsa, tarihin en büyük savaş göçünde bir milyondan fazla Ukraynalı çevre ülkelere kaçmış...
Evet; yazının başından itibaren yansıtmaya çalıştığımız çelişkili-puslu-kuşkulu manzaraya rağmen ürkütücü gerçekler de var;
Rusya''nın NATO çekincesi, Ukrayna''nın ise bölünmeye karşı duyarlılığının yol açtığı bu savaş öyle beklenildiği gibi kısa sürmeyecek...
Ve bu çatışma bir an önce durdurulmazsa; artan ölümler, yıkımlar, sosyo ekonomik çöküş, Avrupa''ya Rus doğal gazının kesilmesi ve iyice büyüyen ambargolar, Amerika''nın bile dillendirdiği "3. Dünya Savaşı" korkusunu tetiklemeye devam edecek...
Savaş denilince tüm dünyanın, topla, tüfekle, füzeyle birbirine girmesine gerek yok!.
İki ülke arasındaki savaş yüzünden para birimlerinin, borsaların, bankalararası ilişkilerin, ithalat-ihracatın, turizm faaliyetlerinin çökmesi ve topyekûn küresel ekonominin tüm dünya genelinde etkilenmeye başlaması, zaten "3. Dünya Savaşı" endişesi kadar korkutucu değil mi?..