Üçüncü çuval geçirme geliyor!
Fırtına diner gibi oldu, sular duruldu. Daha sakin bakabiliriz. Bazıları, ABD Başkanı Bush ile ABD Savunma Bakanı Gates’in “Türk ordusu Irak’tan en kısa zamanda çekilsin” diye küstahça ve emreden üslupla öneri getirmesinin üzerinden birkaç saat geçmeden Türk askerinin çekilmesini “ikinci çuval geçirme” olayı diye tanımladı.
“Gir...” diyor.
Giriyoruz.
Duruma hâkim.
Yerden gökten izliyor.
Çekilme başlamış.
Görüyor.
“Çık...” diyor.
Çıkıyoruz.
“İkinci çuval geçirmedir” diyenleri de bu açıdan anlamaya çalışmak gerekli. Türk özel kuvvetlerini Irak’ın Süleymaniye kentinde başlarına çuval geçirerek kaçıran ABD birliklerinin komutanı Korgeneral Raymond Odierno, “üçüncü çuval geçirmeye hazır olun” dercesine konuştu.
Çuvalcı paşa öneriyor:
“PKK ile masaya oturun.”
***
Çuvalçı paşa!
Yabana atılır biri değil.
Yakında orgeneral olacak.
Onun, “PKK ile masaya oturun” diyen terbiyesiz, kendini beğenmiş, küstah çıkışını ABD’nin kafasındaki “niyet olarak” düşünmek gerçekçi olmaz mı?
Bilmiyorum.
Belki olur belki olmaz.
Ancak Irak’ı işgal ederek 1 milyon kişinin ölümüne neden olan ABD ordusunun bölgedeki önemli bir komutanının “PKK ile masaya oturun” demesi, “üçüncü çuval geçirmenin de” yola çıkıp gelmekte olduğunun göstergesidir.
ABD, planını değiştirdi.
Silahsız PKK istiyor.
Hem Türkiye’de..
Hem Irak’ta...
Fakat ileride yine kullanırım düşüncesiyle olmalı; “silahsız PKK’yı tanıyarak masaya oturulması” planlarını yapıyor.
***
Yapabilir.
Düşünebilir.
Çünkü o süperdir:
Fakat Türkiye’de bizlerin; “Kürt kardeş ile Türk kardeşin” sorunu kökünden; yani “Anadolu’da dağlardaki çatışmada bir Türk askerinin dahi burnunun kanamayacağı, bir Kürt çocuğunun dahi dağa çıkıp ölmeyeceği” kusursuz barış ortamını hazırlayacak planımız var mıdır?
AKP’nin planı nedir?
CHP’ninki nedir?
MHP’nin planı var mıdır?
DSP’ninki nedir?
Kürtçe eğitim seferberliği, Kürt kimliğinin tanınması, yerel özerklik, genel af, anayasal güvence, asimilasyon korkusunu silme, güneydoğudaki Kürt vatandaşları tarikatların ve feodal ağaların esaretinden kurtarma; işsizliği, çaresizliği, yoksulluğu, perişanlığı, çapsızlığı yenme konusunda bir programları var mıdır?
Yok!
Partilerimizin; yılda 30 milyar metreküp sulama kapasitesi olan GAP’ı, “Güneydoğu’yu refah, zenginlik, üretim, eşitlik, yaratıcılık, kardeşlik denizine” çevirecek yenilenmiş bir projeleri de olmadığı gibi çuvalcı Amerikan paşalarının lütfettiği “eşzamanlı istihbaratı” ABD’ye ihtiyaç kalmadan elde edecek girişimi de yok.
Üçüncü çuval geliyor.
Uyanın!
* Necati Doğru / VATAN
+++++
Sahibinden kelepir
AB’nin yılmaz Taraf’tarı, çok satamadığı için fiyatını 1 YTL’den 40 kuruşa indirdi. Açıklamalarına göre 20 binlik satışlarını artırmayı hedefliyorlar. Eski hesaba göre, 600 liralık indirimle günde 12, ayda 360 milyar, bir yılda ise 4 trilyon 320 milyar lira zarar edecekler. Bunu hangi kaynaktan finanse edeceklerini açıklamadılar!!!
+++++
Şeyhülislam gibi...
Bardakoğlu, din dersiyle ilgili Danıştay kararını eleştirirken, yargının dini konularda karar alırken Diyanet’e danışmasını istedi.
* “Son karar, AİHM kararının Türkiye’ye uyarlaması gibi duruyor. AİHM’nin yanlışlıklarını daha ciddi boyutta devam ettiriyor. Gönül ister ki, yargıçlar kişisel kanaatlerine, ön yargılarına göre değil, o dinin bilgi metodolojisine göre inceleyip karar versin.”
* “Türkiye’nin din eğitimi nasıl verilir, öğretimi nasıl yapılır, hangi bilgi İslam dininin içindeki bir mezhebin bilgisidir, bu konuda herhalde en yetkili kurum Diyanet İşleri Başkanlığı olmalıdır. ben, bu konuda Diyanet’ten, ilahiyat fakültelerinden bir görüş alındığını zannetmiyorum.”
+++++
Selamı sabahı kestiler...
Akşam Gazetesi Genel Yayın Müdürü Serdar Turgut, Engin Ardıç ile ilgili polemikte son söz olarak diyor ki: Ben ilk yazıyı yazdığımda Engin ile selamı sabahı kesmeye karar vermiştim zaten. Çünkü hayatımın bir yerinde onun olmaması, toplam hayat kalitemi artıracak diye düşünüyordum. Dolayısıyla kendisine tavsiyem hâlâ daha üzerinde düşünmesin, o da hayatının bir köşesinden tamamen atsın beni. Aradığı huzursuzluk ortamı daha pürüzsüz olur böylece.
* Akşam
+++++
Hürriyet
Bekir COŞKUN
Yine kaçırdı birisi...
İYİ ki arada bir ağızlarından kaçırıyorlar ve biz onların ne olduklarını anlıyoruz.
Bir anda ortalık karışıyor:
“N’oldu?...”
“Kaçırdı...”
Kimi zaman bir milletvekilleri, kimi zaman bir belediye başkanları, kimi zaman bir bakanları, kimi zaman....
Herhangi biri olabilir.
O zaman partiden uyarı geliyor:
“Öyle uluorta yapmayın...”
O hangisiydi; kazara mikrofon açıkken kaçırmıştı da, tüm ahali haberlerde dinlemişti.
İşte dün...
Sabah daha gazeteye gelir gelmez arkadaşlar, daha önce Amerikalılara “Delikten süpüreceğinize kullanın adamı” diyen Cüneyd Zapsu ile ilgili haber verdiler:
“Yine kaçırdı...”
Bu sefer de “Türbanını çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demektir” diyerek değerli görüşlerini açıklamış, bu sözler dün tüm medyada yer aldı.
Başbakan’ın danışmanı bu, sıradan biri değil.
*
Birincisi:
Türbanlı hanımlara saygısızlık; çünkü hiçbir kadın kafası ile poposunu karıştırmaz.
İkincisi:
Akılsızlık... Çünkü türban sorununu altı yıl erteleyip, türbanlı kızların üniversite kapılarında başlarını açmasını seyreden bir partinin önemli adamı “Türbanı çıkar demek, donunu çıkar demektir” dememeli..
Üçüncüsü:
Bir zihniyetin ifadesidir bu. Kadının başına baktıklarında, aslında akıllarından başka organların geçtiği daha iyi nasıl anlatılabilir.
*
Neyse ki ağızlarını tutamıyorlar ve işte böyle arada bir kaçırdıkları zaman onları aziz halkımız tanıyacaksa tanıyor.
Asla çağdaş bir yaşamdan yana değiller.
Asla kadınların tüm ileri ülke-
lerde olduğu gibi medeni kimlikleriyle toplumda yer almalarını istemiyorlar.
Onlar kaçırdıkça biz niyetlerini anlıyoruz.
Yani ne alakası var; açık başlı olmakla donsuz olmanın?..
+++++
GÜNÜN SÖZÜ
Takıyyeci iktidar her şeyi şirazesinden çıkarttığı için, artık hiçbir şeye şaşılmaz...
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet