Üç Barak'ın hikayesi
Gazze katliamı emrini veren İsrail Savunma Bakanı, “aynısını yapardım” diyen seçilmiş Amerikan Başkanı ve çocuk katillerinin insani boyutunu yazan Hürriyet muhabirinin yolunu İsrail’de kesiştiren şifre, isimlerinde saklı
İsrail’in Gazze’ye “misket bombası” yağdırdığı tartışılıyordu dün. Göğe ahtapot gibi iz bırakan, düştüğü yeri yakan ’beyaz fosfor’ mermilerinin fotoğrafını yayınlamıştı Hürriyet. Sonra dün aynı gazete, tarihin ehlileştiremediği “altı kollu” o ahtapotun kollarında can veren üç küçük çocuğun kefene sarılı fotoğraflarını bastı. Manşette ”Üç küçük isim bir büyük mesaj“ yazıyordu... Üç isim, dünyanın ısıtamadığı ’buz gibi’ bedenleriyle üç Filistinli’nin kucağındaydı... 1 büyük mesajı aradı gözlerim... Tepedeydi. Kara ve büyüktü Barack....
Ortadoğu turunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, ’Neden Türkiye, bu sorunla bu kadar yakından ilgileniyor?’ sorusuna karşı ”Tarihi incele.Tarihten gelen bir misyonumuz var.“ demişti. ”Tarihten gelen misyon“ önemliydi. Ve Hürriyet, hiç söz söylemeden iki fotoğrafla tarihin en ürkütücü misyonunu okutuyordu.
Üç çocuk cesedi fotoğrafının kurgusu Ehud Barak’a aitti.
Sarah’nın torunu ”aynı fotoğrafı çekmeye“ yemin ederken giyeceği elbise fotoğrafını kurgulayan Defne Barak’tı.
Barak’ların çektiği fotoğraflara göre düzenlenen yeni dünya da ”Barack“a emanetti.
Brog, Barak oldu
Ehud Barak 10. İsrail Başbakanı. Ama tarihe ‘Gazze katliamına devam’ emrini veren Savunma Bakanı olarak geçecek.
Ehud Barak’ın asıl soyadı ’Brog’. İsrail askeri kuvvetlerine katıldıktan sonra “İbranice yıldırım” anlamına gelen ‘Barak’ soyadını aldı.
Barak yeni adıyla Ortadoğu’nun şahdamarına ”yıldırım“ gibi düştü. Düştüğü yeri yakıp, yıktı.
Ehud Barak gibi, Obama da misyon dolu o isimle kutsandı: Barack!
ABD’nin 44. Başkanı seçildiğinde, ABD’nin sömürgeleştirme menzilindeki müslüman ülkeler için ’mazlum bir islami ambalajda’ sunuldu. ’Mehdi’ ilan ederek kurbanlarla karşılayanlar vardı.
Barack’ı hadisler üzerinden tanımlamanın revaçta olduğu o günlerde, bir grup, içindeki şüpheyi Obama’yı ”Kabe’yi yıkacak Habeşli Siyahi”, “Kıyamet alameti” ilan ederek paylaştı.
Yahudi başkan Barack
Deniz Hakyemez’in, odatv.com’da Barack’la ilgili analizi, bütün buların iddianın ötesinde olduğunu gösterdi.
Yazısına ”Barack Obama Amerika’nın ilk Yahudi Başkanı’dır.“ cümlesiyle başlayan Siyonist federal hakim, Clinton’ın başkanlık döneminde Beyaz Saray danışmanı ve Obama destekçisi Abner Mikvner’ın verdiği bilgilerle yazılmış makaleleri kaynak gösteren Hakyemez, üniversite yıllarından itibaren Yahudi lobisiyle güçlü bağlar kuran, hayatını siyonizm sponsorlarının talepleri doğrultusunda dönüştüren bir Barack portresi çiziyor.
Barack’ın başkan seçildiği gün, Medyapolemik’in ”Füme rengi emperyalist“ manşetiyle bu portrenin adını koymuştuk.
Barack’ın Gazze’de katliamına ilişkin şu dehşetengiz yorumu, Allah’ın verdiği akılı kullanmak konusunda kimi zaman cimrice davrananları bir kere daha düşünmeye sevk eder belki: “Birileri iki kızımın huzurla uyduğu evime roketler gönderecek olsa, ben de bunu durdurmak için elimden gelen her şeyi yaparım!”
Ehud’un kuzeni; Daphne
Ve dünyayı Barack ile tanıştıran Defne... İşe bakın ki o da bir ’Barak’. Ehud Barak’ın kuzeni olduğu haberleriyle ilgili bizim kulağımıza gelen bir yalanlaması yok. ’Bayan yıldırım’ maalesef medyamıza düştü!
Barack’ın Kenya’daki sülalesni bulup ’Müslüman’ olduğu polemiğini başlatan kişi Defne Barak. Barack’ın Ortadoğu’nun gönlünü çelmesini sağlayan yegane özelliği Defne Barak’ın sızdırdığı bu ’şaibeli bilgi’.
Defne Barak, yaptığı her röportaj Hürriyet’te manşet veya sürmanşet olarak duyurulsa da, aslında bağımsız çalışan bir gazeteci. Biri İsrail, diğeri Amerika olmak üzere çift pasaport taşıyor. Türkiye’de Defne, İsrail’de Daphna, Amerika’da Daphne adıyla yazıyor. Bir ara Libya’dan sınırdışı edildiği söyleniyor.
Gazze’de çocuklar katledilirken, ’aynısını yapacağından kuşku duyulmamasını isteyen’ Barack’ın babaannesine güle oynaya elbise provası yaptırırken çekilen fotoğrafını görünce, Defne Barak’la ilgili benzer bir başka kare geldi gözümün önüne.
Barak, Irak’ta da çocuklar öldürülürken direnişçilere işkence yapan Ebu Gureyb canavarı Lyndee England ile ’cheeseeeee’ diye sırıtarak poz vermişti.
Hürriyet’in bu Defne’sini bir yandan İsrail’e bağlayan ’Barak’ soyadı, öbür yandan ’füme rengi emperyalist Barack’a bağlar mı? diye sormuştuk vakti zamanında...
O zaman fazla paronayakça bulmuş olanlar varsa, bugün verdiğimiz bilgiler ışıında bu soruyu tekrar cevaplandırsınlar lütfen...
Üç Barak’ın İsrail’de kesişen hikayesinin, birbirinden bağımsız yazıldığını düşünmek artık safdillik olmaz mı?
++++++
Annesinden bİle vazgeçmiş Obama Nasıl Yahudi Oldu?
”Obama’yı Obama yapan Yahudiler’dir.Geçmişinde hangi taşı kaldırsanız, altından Yahudiler çıkar.”
Pauline Dubkin, 24 Ekim 2008
Barack, siyonist misyon gereği hayatındaki önemli isimleri silmiş. Bunların ilki yetişmesinde önemli rol oynayan annesi. Obama’nın diğer çizdikleri;
Eski akıl hocası Peder Jeremiah Wright: Filistinlilerin kaderlerini tayin hakkı olduğuna inananıyordu.
Dış politika danışmanları Brzezinski ve Malley: İsrail sorununda Amerika’nın tarafsız siyaset izlemesi gerektiğini söylüyorlardı.
Hakyemez’in, Obama’nın ‘Yahudileşme’ serüveni hakkında aktardığı diğer bilgiler şöyle: “Jewish News’da yayınlanan makaleye göre, Obama’nın “Her şeyden önce İsrail ve çıkarları gelir” çizgisi, Harvard Hukuk Fakültesi’ndeki Siyonist profesör Martha Minow tarafından keşfedilmesiyle başlamış. Minow Obama’yı, Demokrat Parti çevrelerinde etkili babası ve avukatlık bürosu bulunan Siyonist arkadaşlarına tavsiye etmesiyle övünüyor. Barack’ın 1990’lı yıllarda güç birliği yapıtığı Salzman/Klutznick: “İsrail’e ve İsrail’in temsil ettiği çizgiye karşı olan birini destekleyecek değildim” diyor.
Illinois Senatosu’nda çalıştığı fanatik İsrailci Ira Silverstein onu ‘eğitmekle’ övünüyor. FKÖ bombalamalarını kınayan sayısız önergenin çoğuna Obama da imza atmış.
2006’da Obama’nın İsrail’e yaptığı kutsal ziyarete Chicago Yahudi Federasyonu başkan vekili eşlik ediyor ve sponsorlar ağı genişliyor. Illinois’daki finans kampanyasını yürüten James Crown bunlardan biri.
Crown, “Obama’nın İsrail’in savunmacı tutumunun ateşli bir savunucusu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim” diyor. Destekçilerinden Haham Arnold Jacob Wolf, Obama’nın Yahudi dünyasına “gömülmüş” bir başkan olduğunu söylüyor. Yahudi dünyasına “gömülmüş” liderler yabancı olduğumuz bir olgu değil. İsrail Büyükelçisi Gabby Levy, Olmert’in hem cumhurbaşkanına, hem de başbakana Hamas’a saldıracaklarını önceden haber verdiğini söylemedi mi?
* Deniz Hakyemez/ Odatv.com
++++++
Beki, Sabah’a mı gidecek?
Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki’nin görevinden ayrılması, dünün en çok konuşulan konularından biri oldu. Kimileri Beki’nin ’Başbakanlık’la medya arasındaki kirz’in sorumlusu sayılarak önceki gece Erdoğan tarafından görevden alındığını savunuyor.
Beki başta Başbakanlık muhabirlerinin akreditasyonu olmak üzere, birçok kararı ile tepki toplamıştı. Ama “kelle vermemekle” ünlü iktidardan böyle bir tavır beklemeyenler için asıl neden, Ergun Babahan’ın istifasıyla boşalan Sabah’ın Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna veya eski yeri Kanal’ye yerleştirileceği idi.
Beki’nin istifa haberinin duyulmasının ardından AA’na yaptığı açıklamada ’esas mesleğine’ dönmek istediğini vurgulaması da bu iddiaları güçlendirdi.
Arap Dili Edebiyatı mezunu olan Akif Beki, Zaman, Flash TV’de, Yeni Şafak, Yeni Yüzyıl, Turkish Daily News gazetelerinde çalışmıştı. 1998’de Kanal 7 Washington temsilcisi olan Beki, önce basın danışmanı, sonra da Başbakanlık Basın sözcüsü sıfatıyla 4 yıldır Erdoğan’la çalışıyordu.
Konuyla ilgili değerlendirmesi sorulan Tayyip Erdoğan “Ne istifadır ne görevden alınmadır. Şu anda, bir görev değişimi yapmayı kendileri arzu ettiler, biz de olumlu karşıladık. Olay bu. Herhangi bir şey söz konusu değil. Akif, benim gene kardeşim, gene can ciğerimdir” dedi. Bakalım Beki’nin görev yeri değişimi Ankara’dan İstanbul’un hangi mevkiine olacak. Eyüp mü? Beşiktaş mı?
Başbakanlık basın sözcülüğü görevinden istifa eden Akif Beki “Gazeteciliğe dönmek istiyorum” dedi.
++++++
İyi dans ettiğine şüphe mi var?
Güneri Civaoğlu Şeffaf Oda adlı TV şovuna davet ettiği Gül Çifti’ne “Dans ediyor musunuz” diye sormuş..
Sayın Cumhurbaşkanı cevap vermiş..
“Hayat zaten bir dans işte.. Hepimiz bir dans içindeyiz!..”
Gül’ün müthiş bir dansçı olduğuna şüphe mi var?..
Necmettin Erbakan’ın “Milli Görüş” fedailiğinden Laik Cumhuriyetin tepesine gelmek ve Atatürk’ün Köşküne yerleşmek için insanın ne müthiş bir dansçı olması gerektiğini şöyle bir düşünün hele!.
* Hıncal Uluç / Sabah
++++++
Gizli hayalperest mi?
Fehmi Amca, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "gizli bir AKP"li olacağını ima etmiş.
Diyor ki, "söyledikleri birer iddiadan öteye gitseydi siyasilerin koltuklarını kaybetmeleri gerekmez miydi?"
Fehmi Amca, canlı yayında Dengir Mir Mehmet Fırat'ın yüzüne yüzüne sallanan dosyaları yelpaze zannetmiş olabilir mi? Öyle ya, nezaket sahibi Kemal Bey düelloya tutuştuğu Fırat'ın boncuk boncuk terlediği düşününce, kendini sorumlu hissedip yellemek istemiştir belki!
AKP'de Bülent Arınç'ın beddualarına mazhar olan(!), güvendiği dağlara kar yağan ve istifaya mecbur bırakılan Şaban Dişli'nin üzerinden de çok deniz fenerleri, ASKİ'ler, Doğalgaz A.Ş.'ler, sayaçlar geçtiği için unutmuş demek ki Fehmi Amca!