Tutuklu askerler..
Sap ile samanı biri birine karıştırmaktaki ısrar, spordan siyasete, terörden mahkemelere kadar sürüyor. Bu konuda en mahir olan da şüphesiz medyamız... Ağzı olan konuşuyor. Klavyenin başında her türlü ahkam itina ile kesiliyor. Bir nevi fizik kanunudur nereye dönersen dön arkan açıkta kalır hani. Bir dönemin "Hasan Abi"si gözden düştüğünden bu yana var oluşunu ispatlama gayreti ile Diyarbakır'daki terör barikatlarının arkasında poz vererek aslına rücu etmiş. "Kimse kızmasın kendimi yazdım" dediğinde bir dönem tanıklık ettiği halde gizlediği gibi başkalarının üzerine yıkmaya çalıştığı cinayeti itiraf ettiğinde "Acaba?" demiştik (Muztafa Kuseyri cinayeti) Hasan Cemal için... Nedense hiç şaşırtmıyor. 1993 koşullarında "gerilla" tabirini kullanarak Cizre'de anayolların bile örgütün kontrolünde olduğunu vurgulayan Hasan Cemal bir yıl sonra 1994 yılında Milliyet Gazetesindeki, Güneydoğuda Seçimin Koşulları başlıklı başka bir köşe yazısın da ise, ''... CİZRE girişinde bu hemen fark ediliyor, Büyük bir hareketlilik var, tamirciler dükkânları açmıştı, kurşun delikleri kapatılıp izleri silinmiş... CİZRE'de bir zamanlar yaşam cehennemdi. 27 Marttan bu yana tek bir silah sesi duyulmamış, PKK'nın kalesi olan bu kentte günlük yaşantının olağan akışı dikkat çekiyor. Göç edenlerin büyük bir bölümünün CİZRE'ye geri döndükleri belirtiliyor. Bundan önceki gelişlerimde güvenlik güçleri çarşıdan ancak motorize geçerlerdi, başka türlü dolaşamazlardı. Buna kaç kez kendi gözlerimle tanık olmuştum. Şimdi durum değişmiş. PKK yok, büyük darbe yemiş ve buradakilerin deyişiyle dağa çekilmek zorunda bırakılmış. Geçen gün PKK imzalı bir bildiri dağıtılmış çarşıda 'Ölmedik geri döneceğiz' diye. Devlet büyük bir hata yapmadıkça PKK buralara bir daha dönemez!" diye yazmıştı. Cizre'de görev yaptığı sırada törörü bitiren yüzbaşı Cemal Temizöz, albay rütbesi ile Kayseri İl Jandarma Komutanı iken "faili meçhuller" iddiası ile tutuklandı ve 4 yıldan fazla hapis yattı. Geçtiğimiz ay berat etti. Ama Hasan Cemal 20 yıl sonra yeniden gittiği Cizre'de barikatların arkasında Temizöz'ü suçlamaktan beis duymuyor. Utanmasa Tahir Elçi'yi Temizöz'ün vurduğunu söyleyecek. Kimse kızmasın Hasan Cemal'i yazdım... Hepsi o kadar...
* * *
Öte yandan kumpaslar çöktüğü halde yıllardır içeride tutulan arslan yürekli Yüzbaşı Murat Eren'e halen tahliye yok. Masumiyeti kanıtlandığı halde bir insanı özgürlüğünden mahrum etmek en büyük suç. Hantal bürokrasi yüzünden Anayasa Mahkemesinde Murat için henüz bir kararın çıkmayışı hukuka olan güvensizliliğimizi artırıyor. İçeride neredeyse unutuldu Murat.. Dosyayı gündeme alıp tahliyesini gerçekleştirmek için ille de eylem mi yapılmalı? Murat'ın babası ve ailesi Anayasa Mahkemesi önünde çadır kurup açlık grevi başlatması gerekiyorsa kendi adıma ilk gönüllü olacağımı buradan ilan ediyorum. Ve yılbaşına kadar tahliye edilmez ise açlık grevi eyleminin başlayacağını duyuruyorum.
Gelelim Jandarma teşkilatında tezgahlanan tasfiye planlarına.. Dedik ya sap ile saman ayırma meselesi. Adana'daki MİT TIR'ları davasında tutuklananların arasında masumiyetine kefil olduğumuz Tümgeneral İbrahim Aydın ki geçtiğimiz hafta gazetemizde Servet Avcı İbrahim Paşa'yı yazdı. Osman Özbek de televizyonda "Türk ordusundaki örnek subay"lığını vurguladı. İbrahim Paşa'yı tanırım. Kelimenin tam anlamı ile "subay ve centilmen"dir. Şovalye ruhlu kahraman subaydır. Arazinin her koşulunda başarılı olduğu gibi karargahta titizliği ile tanınır. Jandarma İstihbarat başkanlığı görevini başarı ile yürüttü. Ankara Bölge komutanı olmuştu. Önümüzdeki Ağustos terfilerinde Korgeneral olması bekleniyordu. Jandarmanın yüzakı bu generali tutuklamak hele de Aydın'ı paralelcilerle aynı kefeye sokmak vicdansızlığın ötesinde alçaklıktır. Günün birinde gerçekler elbette ortaya çıkacaktır. Umarım adalet geç kalarak yeniden yaralanmaz. Bu arada jandarmayı etkisizleştirerek teşkilatta Aydın gibi güzide personeli tasfiye girişimi ile ilgili ciddi duyumlar alıyoruz. Önümüzdeki günlerde emekli olan eski Jandarma Genel Komutanı Servet Yörük dahil olmak üzere çok sayıda personelin tutuklanacağına dair bilgiler geliyor. Durum gerçekten vahim.. Paralel ile mücadele adı altında sürdüğü iddia edilen soruşturmalardan henüz ciddi bir netice çıkmış değil. Kurunun yanında yaşın yanma ihtimalini de göz ardı etmemek lazım. Evet, "yargı süreci" devam ediyor. Lakin biz bu yüzden yüzlerce subayın yıllarca hapiste tutularak Türk ordusuna kumpasın kurulduğuna birinci derecede tanık olduğumuz için bu gerekçenin iyi niyetten yoksun olduğu kanaatini taşıyoruz. Murat Eren'e ve İbrahim Aydın'a kucak dolusu sevgiler..