Tutanaklarla Hakkâri gerçeği...
Gazetecilik mesleğinin kaderinde vardır...
Yazdığınız bir yazı, haber; gerçekleri faş ediyordur, birilerinin işine gelmez. Belgeli, somut ve en güvenilir kaynaktan da olsa yalanlanır. Hele sivil darbecilerin yönettiği, baskıcı rejimin hâkim olduğu ülkede bürokratların kendilerini inkâr etmeleri bile söz konusudur. Yukarıdan emir geldi mi her şey biter. Hissedilen/hissettirilen her türlü korku yüzünden, koltuğun vazgeçilemez esaretiyle birlikte "1 numaradan" gelen talimat doğrultusunda doğruyu söyleyen, yazan tüm fikir insanlarına saldırılır, hakaret edilir, kodese atılır. Kendi yanlışlarının hiç görülmediği ve görülmeyeceği farz edilerek karşı taraf kamuoyunda küçük düşürülmeye çalışılır.
Biz gazeteciler, sivil vesayet rejiminin en ağır günlerini yaşıyoruz. Askeri vesayetten şikâyet ederek, dillerine pelesenk ederek, bunun korku ve kinini dalga dalga yayarak milleti sindiren, devleti felç eden, saltanatın sefası uğruna demokrasiye apoletsiz darbe yapanların ağır baskısı altındayız. Ağır bedeller ödüyoruz millet olarak. Devletimizin kıymetini bilmezsek -önümüzdeki en yakın örneği olduğu için- Iraklılarla, Suriyelilerle aynı kaderi paylaşmamız çok yakın.
Bu köşeyi kaleme alan fakiri yakından tanıyanlar bilir. Onun için kendimi anlatmama gerek yok.
"Hakkâri Gerçeği" başlıklı yazımıza Hakkâri Valiliğinden yapılan yazılı yalanlama her ne kadar suyuna tirit olsa da, onlar da yazdıklarımızın gerçek olduğunu iliklerine kadar bilseler de, yer alan bilgilere somut olarak cevap veremeseler de bir cümleye çok fena taktım;
"... devlet kurumlarımızı aciz göstermeye yöneliktir."
Kifayetsiz muhterislerin elinden kurtarana kadar mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız.
Şimdii!..
Hakkâri Valiliğinde 5.10.2015'te yapılan ve katılanların altına imza attığı il güvenlik ve asayiş koordinasyon toplantısı tutanaklarından devam ediyorum Hakkâri gerçeklerine;
"Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 05.08.2015 tarihli emir yazısı gereği: İlimizde İl Güvenlik ve Asayiş Koordinasyon Merkezi İl Valimizin Başkanlığında, Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı Vekili, İl Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürü ve MİT Bölge Müdürünün katılımlarıyla 05.10.2015 günü saat 11:00 Valilik Makamında yapılan toplantıda alınan kararlar aşağıda sunulmuştur.
ALINAN KARARLAR:
1. Terör amaçlı olaylara katılan çocuklara Kabahatler Kanununa göre yapılan (1 yıldır) uygulamaların daha etkin uygulamaya devam edilmesi.
2. Okulların açılması nedeniyle, yol güvenliği-trafik güvenliği ve terör güvenliği açısından okul, öğretmen ve öğrencilere yönelik tedbirlerin gözden geçirilmesi.
3. YSK'nın almış olduğu sandık bölgelerinin taşınmaması kararı İlimizde (özellikle jandarma bölgesinde) emniyet ve Jandarma bölgesinde seçimin sağlıklı yürümesini sağlamak için güvenlik alınmasının imkânsız/zor olduğu yerler bulunmaktadır. Seçimde güvenlik planlamaları yapılmakta fakat her şeye rağmen terör tehdidi ciddi gözükmektedir.
4. Özel güvenlik bölgelerine canlı kalkan olarak girip operasyonlara mani olunmaya çalışanlara karşı mevzuatta değişiklik yapılarak cezaların yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Canlı kalkanlara terör unsurlarınca ateş açılıp, öldürülüp, devlet yaptı propagandası yapılacağına dair duyumlar vardır."
Güvenlik güçlerimizin (eğer gerçekten imkân verilip müsaade edilirse) yapacağı operasyonlara sekte vurdurmamak için tutanakları burada kestim.
Fakat bazı noktalara dikkat çekip şunları soracağım.
Tutanağın 1'inci maddesine göre; açıkça görülüyor ki, kanunları uygulamakla mükellef olduğunuz halde Kabahatler Kanununu 1 yıldır uygulayabiliyorsunuz. Geçmiş yıllarda askıya aldığınızı kendiniz devletin resmi belgesine yazmışsınız. Demek ki, terör suçlarının işlenmesine göz yummuşsunuz. Kanunların emirlerini yerine getirmemişsiniz. Nedenini açıklayabilir misiniz?
Devlet kurumlarını aciz hale getiren kimmiş?..
Tutanağın 3'üncü maddesi ise dehşetli gerçeği tam gözler önüne serer nitelikte. Çok acı bir itiraf...
"emniyet ve Jandarma bölgesinde seçimin sağlıklı yürümesini sağlamak için güvenlik alınmasının imkânsız"
"terör tehdidi ciddi"
Bunları da o tutanağa ben yazmadım herhalde!.. Altına koyduğunuz imzalara ve isimlere tekrar bakın!..
Devlet kurumlarını aciz hale getiren kimmiş?..
Hâlâ benim olduğumu mu düşünüyorsunuz!..
Tutanağın 2'nci ve 4'üncü maddeleri ise bendenizin yazdığı "Hakkâri gerçeklerini" tam manasıyla teyit ediyor.
Eğer yazdıklarımız yalan ise, Sayın Hakkâri Valiliği;
"Başbakan", "terörün belini kırdık" dediği halde bu tutanağı niye tuttunuz?..
Yoksa!.. Korkudan birilerine söyleyemediklerinizi bizim üstümüzden mi iletmek istiyorsunuz?..
Bu tutanağı "Başbakan"a, "1 numara"ya gönderme cesaretiniz yok mu?..
Acaba gerçekten devleti kimler acz içinde bırakmış?..
Tekrar ediyorum; devletin bekasını gerçekten düşünüyorsanız, tutanaklara yansıttığınız bu acziyet itiraflarından sonra yapıştığınız o koltukları hemen terk edin. Zaten birileri sizi çok yakın zaman içinde satacak. Yalandan da olsa bir kereliğine devlet adamıymış gibi rol yapın!..
Bir de, etrafa çamur atmadan önce kendi önünüze iyi bakın...
Kral çıplak!..