Türk'ü seven General Nogales De Mendez'in anılarından...
General Nogales De Mendez, 1877 yılında Venezuela'nın Cristobol şehrinde doğdu. Atalarından birisi Cristof Colomb'un yüzbaşılarından olduğu için İspanya'ya hizmet etmek için 17 yaşında asteğmen rütbesiyle İspanyol Ordusu'na katıldı. Çeşitli üniversitelerde felsefe, edebiyat ve fen bilimleri okudu. I. Dünya Savaşı çıkınca, önce İtilaf Devletleri safında çarpışmak istedi, ancak bu devletler onun milliyetini değiştirmelerini şart koşunca, bunu reddedip Almanlara başvurdu. Almanlar, Mendez'i Türkiye'de görevlendirdiler. I. Dünya Savaşı'nda dört yıl boyunca, birçok cephede bizim askerimize tümgeneral rütbesiyle komuta etti.
Birçok kitaba imzasını atan Nogales'in "İkinci Türkiye Notları" adlı yapıtından bir bölümünü Mehmet Necati Kutlu dilimize çevirdi. O anıların önemli ve ilginç bulduğum yerlerini sizlere sunacağım bu yazımda.
Mendez'in ilk anısı Balkan Savaşı sonrasında ordumuz düzensiz olarak çekilirken, oluşturulan Çatalca Savunma Hattı'nın ilginç öyküsüne ilişkin:
"Edirne'de bozguna uğradıktan sonra, Türk Ordusu Bulgarlar tarafından izlendiği halde, İstanbul'a doğru çekiliyordu. Bu sırada açlıktan ve hızlı çekilmeden yorulan bir asker, arkadaşından bir sigara ister ve dinlenmek için yol kıyısındaki kayalardan birine sırtını yaslar. Bu askerin davranışı diğerlerine örnek olur ve sigara içmek için diğer askerler de yolun kıyısındaki kayalıklara otururlar. Bu arada birkaç el ateş etmek için Bulgarları beklemeye başlarlar. On beş dakika sonra Türklerin ünlü Çatalca Savunma Hattı kurulmuştu ve her şeye bir askerin sigara içme isteği neden olmuştu. Böylelikle bir Osmanlı askeri bir an için ardına dönüp bakmış, bir ordunun geri çekilmesini durdurmuş ve Bulgarlar Edirne'yi boşaltmak ve yeniden Türk egemenliğine bırakmak zorunda kalmışlardı."
Ve Mendez'in Türk askerine övgüleri:
"Hiçbir zaman Türk askerinin açlık ya da susuzluktan yakındığını görmedim. Bu askerler uzun yürüyüşlerini bazen sadece bir bayat ekmek ve bir avuç zeytinle beslenerek yaparlar ve asla şikâyet etmezler, yüzlerinde hoşnutsuzluk görülmezdi."
"Efsanevi kahramanlık sahneleri gözümün önüne geldikçe, bu müthiş askerlere dört yıl boyunca kumanda etmiş olmaktan gurur duyarım. Mızrakları ve kılıçları pas tutmuş, teçhizattan yoksun bu gençler, erkekçe dövüşmesini ve gerektiğinde erkekçe ölmesini bilirlerdi."
"Katıksız bir sevgi ve eli açıklık tüm gerçek Türklerin belirgin bir özelliğidir."
Bizi seven bu generalin hoşuna gitmeyen huy ve inançlarımız da var, onları da yazmış:
"Örneğin; (dinsel inançları gereği) savunmasız, zararsız hayvanları incitmemek düşüncesi... Karlı Kafkas Dağlarında (Sarıkamış'tan söz ediyor C.G), kamp ateşlerinin çevresinde askerlerimin iç çamaşırlarındaki tahtakurularını temizleyip yere attıklarını gördüm. Hayvancıklar, bu iyi kalpli adamlara şükran borçlarını hemen yanındaki askerin ayağına, oradan da bacaklarına doğru mutlu bir yolculuğa çıkarak ödüyorlardı."
Mendez, bu arada askerimizin içme suyu sağlanacak bir kuyu bulur bulmaz su sıkıntısı çekilmesi pahasına öncelikli olarak abdest almaya kalkıştığına da dikkat çekiyor.