Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Türklüğün tasfiyesi

Mustafa Kemal Atatürk ısrarla “Türk olana” değil “Türk’üm diyene”nin mutlu olacağını ifade etse de bu Türklük birilerine fena halde batıyor. Bir türlü mutlu olmaya niyetleri yok. Türk kelimesi bile alerjiye sebebiyet veriyorsa, doktora havale etmekten başa çare yok. Hekimler bu tür hastalar için “klinik vaka” derler. Eğitimle her şey olmuyormuş demek ki, tedavi de şart. Türklükle meselesi olan sadece AKP hükümeti değil. Yakın geçmişte “Türk dediğin nedir ki?” sözleri ile küçümseme, yok sayma gayretine girenlerden biri de Turgut Özal’dı. Nedense Özal gibi ulus-devlet ile, ülke bütünlüğüyle problemi olanlar her fırsatta da “Eyalet sistemi”ni gündeme getirirler, başkanlığı tartışmaya açarak bölünmeye çanak tutarlar. Özal ve Tansu Çiller hükümetlerinde bakanlık yapmış ve Türklük konusunda hassas olduğu kadar bilgi yüklü olan Sayın Namık Kemal Zeybek, defalarca anlattı. Özal’ın başkanlığındaki Bakanlar Kurulu’nda bakanlara söz vermek, Özal’ın kararlarını tartışmak imkansızmış. Bir Bakanlar Kurulu toplantısında “Bu işleri bu kadar büyütmeyin. Türk dediğin nedir ki?” sözünü Özal ortaya atınca, Zeybek dayanamayıp itiraz etmiş. Kemal Bey tarihi ve bilimsel kaynakları ile Türklüğü tanımlayıp, örnekler vermeye başlayınca, altta kalacağını anlayan Özal işi pişkinliğe vurarak: “Zeybek, senin bu Türklükle ilgili romantik tarafını bütün ülke biliyor. Haydi uzatmadan kararları imzalayalım” müdahalesi ile yaklaşık bir saat süren tartışmayı sonuçlandırır ve Zeybek için rezerv koymayı aklının bir köşesine yazar. Sayın Zeybek’in televizyon programlarında söyleyip, makalelerinde yazdığı bu konuyu devrin bakanlarına da doğrulattım. Türkiye’nin bugünkü durumunda vebali olan Özal’ın esamisi artık okunmuyor. Ölüm yıl dönümlerindeki haber süresi bir dakikayı aşmıyor. Tek başına iktidar tadını yaşayan partisi de tarihe gömüldü.
* * *
Gürcü kökenli olduğunu her fırsatta dile getiren Tayyip Erdoğan da Türk kelimesini pek telaffuz etmez. İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu da “Türklükten kurtulacağız” diye göbek atmıştı. AKP’deki Türklük alerjisi hiç de hafife alınmamalı. Bakanları, milletvekilleri, il ve ilçe başkanlarının önemli bölümü Türk kelimesinden uzak durmayı tercih ederler. Ahmet Davutoğlu, yeni Başbakanlık koltuğuna oturunca gittiği Söğüt Türkmen şenliklerinde kendisinin de Yörük ve Türkmen olduğunu vurgulayarak Hoca Ahmet Yesevi’den Alparslan’a kadar Türklük nutukları atmıştı. Doğrusu biz de Türkmen sanıyorduk. Türklüğe alerjisi olmayacağı kanaati taşıyorduk ki geçtiğimiz gün açıkladığı seçim beyannamesinde anayasadan Türk kelimesinin çıkarılacağı müjdesini(!) verdi yandaşlarına. Aynı anda çıtayı yükseltip oy oranlarının yüzde 55 ile 60 olacağını iddia etti. Titri profesör ama matematik ve siyaset biliminden sınıfta kalmış olmalı. Davutoğlu’nu keşfedip “danışman” yapan Abdullah Gül bile “Seçimlerde muhalefet güçlenecek” diyor. Başbaşkanı Erdoğan çıtayı, 400’den 330’a indirdiği gibi 276’ya razıyken yüzde 55-60’dan dem vurmak, stratejik derinliğin çukura saplanmasından başka ne anlam taşıyabilir ki...
Yandaşların “Manifesto” diyerek yere göğe sığdıramadığı seçim beyannamesinden çıka çıka Türklüğün tasfiyesi, yerel yönetimlere özerklik adı altında bölünme ve Erdoğan’ın düşlerini süsleyen Başkanlık çıktı. Ne diyelim... Bütün bunları geniş geniş hazmedenlere afiyet olsun. Sonuçta akıbetleri izinden yürüdükleri Özal gibi olacak... Zamanla hayırla yad eden bile bulunmayacak!..

Yazarın Diğer Yazıları