Türkiye'nin yeni rolü ve İsrail!
Amerika’da Obama’nın işbaşı yapmasından sonra Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinde büyük bir ivme yaşanıyor. Türkiye, gittikçe Ortadoğu’daki sorunlara daha çok dahil oluyor. Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan ile ilişkilerde büyük gelişmeler yaşanıyor. Türkiye ile Suriye arasında neredeyse sınır kalktı. Irak ile Türkiye hükümetleri arasında ortak toplantılar yapılıyor, ilişkilerdeki yoğunluk had safhadadır. Barzani yönetimiyle Türkiye arasında siyasi ve ekonomik ilişkiler ise iki sene öncesine göre hayal edilemez noktalara gelmiştir.
İyi şeylerin olması ABD’ye bağlı
İlginç gelişmeler yaşanıyor. Suriye, halen ABD tarafından “terörist devlet” kategorisi içinde görülüyor. Türkiye ise Suriye ile sınırları kaldıracak kadar ilişkileri ilerletmiş durumda. İsrail, ABD için her şeyden önemli ve öncelikli bir ülkedir. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler geçmiş dönemlere göre son derece kötü görünüyor. Halbuki ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerde balayı yaşanıyor. Doğrusal düşünen herkes bu işte bir terslik olduğunu düşünecektir. Türkiye Irak’ta ABD’nin yanında, Suriye’de karşısında gibi görünüyor. ABD ile Türkiye ilişkilerinin bu kadar iyi olduğu bir dönemde Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bu kadar kötü olması çelişkili görüntü veriyor.
Bir birine ters gibi görülen bu gelişmelerin mantıklı bir açıklaması olsa gerek. Öncelikle Türkiye’nin İsrail ve Suriye ile olan ilişkilerinin ABD’nin bilgisi dışında şekillendiğini düşünmek doğru görünmüyor. Barack Obama, Türkiye’yi bir “rol model” ülke olarak gördüğünü açıklamıştı. ABD’nin rol model ilan ettiği bir ülkenin İsrail ve Suriye ile olan ilişkilerini kayıtsız bir biçimde izlediği düşünülemez.
Obama’nın haritasının gereği yapılıyor!
İsrail ile Türkiye arasında yaşanan son gelişmeler durumun bundan ibaret olmadığını da ortaya çıkarmıştır. ABD, Türkiye’deki AKP iktidarının Müslüman kitleleri daha önce hiç olmadığı kadar ABD’ye karşı yumuşattığını görmüştür. “One minüt” çıkışı sonrasında Türkiye Başbakanı’nın Arap halk kitleleri arasında popülaritesinin yükselmesi de bu bağlamda ABD’nin dikkatinden kaçmamıştır. Türkiye’den İsrail’e yönelik her keskin tavır ve söz, Başbakan Erdoğan’ın Müslüman halk kesimleri üzerinde etkisini giderek artırmaktadır. ABD, Türkiye Başbakanının Müslüman halk kitleleri üzerindeki sempatisini de İsrail lehine nakde çevirmeyi planlamış gibidir. ABD Başkanı Obama, bir yandan bir türlü söz geçiremediği Musevi lobisini ve İsrail yönetimini Türkiye’yi kullanarak ikna etmeyi düşünürken diğer yandan da Türkiye üzerinden Ortadoğu’daki Müslüman halk kitlelerini yumuşatmaya çalışmaktadır. Bu yönü itibarıyla Türkiye ile İsrail arasındaki son gerilimler, aslında danışıklı dövüş türünden mizansen gibi görülmektedir. Yani olay, Türkiye’nin İsrail’e “Ermeni açılımı” yaptık lobi desteğinize, “Kürt açılımı” yaptık Heronlarınıza ihtiyacımız yok mesajı vermesi değildir. Bu anlamda Anadolu Kartalı olayı ve Ayrılık adlı dizi filmi bahane eden İsrail’in, Türkiye’ye silah satışlarını kesebileceği söylentileri yayması, Türk kahvesi satışlarını durdurma söylentileri psikolojik vakalardır. Gelişmeler üzerine Barack Obama’nın Türkiye Başbakanı’nı çalışma ziyareti için ABD’ye davet etmesi ise anlamlıdır. ABD’nin Türkiye’yi bir yandan bölgede İsrail’i dengeleyici, diğer yandan da Müslüman halk kitlelerini ılımlaştırmada önemli rol oynayabilecek bir faktör olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Bölgede yaşananlar hem birbiriyle ilgisiz, hem de göründüğü gibi değildir.