Türkiye’de savcılar var-mış!
Nesilleri tükenmemiş meğer... Türkiye’de “Cumhuriyet” Savcıları var-mış hâlâ; ve ne garip, ne hazin, ne manalı bir tesadüftür ki rahmetli Cengiz Akyıldız vesile oldu bunu anlamaya.
Hayattayken etrafına yaydığı iyi niyetlerinin neticesidir belki; hatırası ümit verici bir hale ile çevrildi.
Ne çok zaman sonra “gücüm vatandaşımı yaşatmaya yetmiyor, elim, kolum kırık, ayağım topal, iradem prangalı belki ama ölmedim ben” der gibi hukuk devleti.
Cengiz Abi gitti; yapılan hiçbir suç tanımı, verilen hiçbir ceza, ödetilen hiçbir bedel “hesaplaşma”ya, “ödeşmeye” yetmez, çünkü hiçbiri getiremeyecek onu geri ama en azından mücadele ettiği doğruların yeniden yeşermesini sağlar adaletin tecellisi.
***
Önceki gün Bakırköy Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan davanın iddianamesi yazdırıyor bunları bana.
Bütün o “siyasi değil”lere, “spontane”lere, “adi kavga”lara, “sizin bildiğiniz gibi değil başka şeyler var”lara en önemlisi “süreç”e rağmen, “açılım”a rağmen; saçılmamış işte Cumhuriyet’in savcısı; kılı kırk yarmış... İnce elemiş, sık dokumuş 6’sı çocuk 10 sanığın Cengiz Akyıldız’ın ölümüyle sonuçlanan saldırılarının “terör eylemi” olduğunu, “siyasi” boyutunu olduğunu ortaya koyacak sayısız veri sunmuş mahkemeye.
Her şeyden önce -olayın öncesi ve sonrasında hiçbir görüşme yoğunluğu bulunmayan- şüphelilerin saldırı günündeki olağanüstü görüşme trafiklerini; son vuruştan önce ısrarla yapılan -gerekçe oluştursun diye- tahrik saldırılarını belgelemiş ve işte ‘planlı, programlı, organize bir suç’demiş.
Eli sopalı, bıçaklı, keserli grubun saldırı öncesinde ve sırasındaki “Sizi burada barındırmayız”, “Sizi burada yaşatmayacağız”, “Vurun, vurun, buradan çıkmasınlar”, “Vurun, öldürün, bu gece buradan kimse sağ çıkmayacak” ifadelerini belgelemiş ve ‘işte öldürme kastı’demiş.
Saldırganların “toplumu ayrıştırıcı tehditleri, sloganları ve PKK terör örgütünün sözde bayrağını simgeleyen renklerdeki kapüşonlarını” belgeleyerek, ‘işte’demiş ‘suça sürüklenen bu çocuklar terör örgütü üyesi değilse bile sempatizanı’.
Ve eklemiş:
“Seçim öncesi Türk Milliyetçiliğini savunan bir partinin irtibat bürosuna, Esenyurt gibi değişik bölgeden insanın yaşadığı bir ilçede yapılan saldırının, seçim öncesi gerilimi artırmak, Türk-Kürt çatışmasına zemin hazırlamak için azmettirildiği aşikar...”
Savcı İbrahim Öcalan’ın bu iddialarının muhatabı “suça sürüklenen çocuklar” diye andığı, davanın 18 yaşından küçük sanıkları. Bir de onları azmettirdiği düşünülen büyükler var; onlar şimdilik Ağır Ceza Mahkemesi’nde ayrıca yargılanacaklar ama “iki dosya birleştirilebilir” diyor avukatlar.
MHP’nin kurumsal olarak davaya müdahil olup olmayacağı henüz kesinleşmiş değil ama Akyıldız ailesinin avukatı, MHP Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Metehan Özkan; “Bana hazırla deselerdi, farklı bir şey yazmazdım. Savcı iddianamesinde, saldırının terör örgütü adına yapıldığını ve Akyıldız’ın şahsında MHP’nin hedef alındığını çok net ortaya koymuş” diyor.
Özkan tek başına olmayacak davada, 150’ye yakın “milliyetçi” avukat davaya katılmak üzere adını kaydettirmiş, İMAG (İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu) da müdahil olacağını ilan etmiş durumda.
Eklemeden bitirmeyeyim:
“Bakırköy Adliyesi’ndeki kenetlenme halini görünce, uzun zamandır ilk kez bir ve beraber olduğumuzu bu kadar güçlü biçimde hissettim” dedi Özkan.
İşte hayattayken bir lokma bir hırkadan gayrısında gözü olmayan Cengiz Abi’nin servet değerindeki mirası da bu oldu kalan sağlara...