Türkiye ve Türk Dünyası

Aydınlar Ocakları'nın 48. Büyük Şurası, 12-14 Nisan 2019 tarihlerinde Antalya'da yapıldı. Aydınlar Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal ve Antalya Ocağı Başkanı Baki Küçükokudan'ın protokol konuşmaları Şura'nın sonuç bildirgesinin büyük bir bölümüne kaynak teşkil etmiştir.

Şura'da birbirinden değerli sunumlar kapsamında Türkiye ile ilgili olarak ekonomide yerli üretimin canlandırılmasıyla dışa aşırı bağımlılığın asgariye indirilmesi, millî eğitimde millîlik özelliğine önem verilmesi, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için sağlık sisteminin gözden geçirilmesi, çocukların internet bağımlılığı ile siber tehlikeler konusunda gerekli tedbirlerin alınması, kadına şiddet ve çocuk istismarı, aile yapısının ve Türk dilinin korunması, Millî Savunma Sanayii'nin yerel kuruluşlarla geliştirilmesi gibi konuların yanı sıra Türk Dünyası'nın hemen hemen her bölgesiyle ilgili içinde bulundukları durum, sorunlar ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alındı.

Günümüzde ülkelerin bekası için öncelikle her alanda Bilgi Teknolojisinin (knowhow) kullanılması, Hava Savunma Sistemi'nin geliştirilmesi, toplam nüfus içerisinde sağlıklı genç oranının yüksek olması yaşamsal önem arz etmektedir.

Bu bağlamda Şura'da sağlıklı nesiller yetiştirmek adına ülkemizde uygulanan sağlık sistemi ile ilgili olarak değerli bilim adamı ve mücahit Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu tarafından sunulan bildirinin, "ülkemizin geleceği açısından uzun vadede beka tehlikesi oluşturacak unsurlardan birisi olması nedeniyle sağlık ile ilgili bölümünü bu yazımda ele almak istedim."

Sn. Serdaroğlu'nun bildirisinde yer alan bazı önemli başlıklar aşağıda yer almaktadır;

-Yeterli öğretim görevlisi olmadan aşırı sayıda tıp fakültesinin açılması eğitim kalitesini düşürmüştür. -Tüm dünyada tıp fakülteleri hastaneler ile iç içedir. Ülkemizde yeni açılan tıp fakültelerinin büyük bir bölümünün hastanelerden uzak konumda olması pratiğin eksik kalmasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak uzmanlık eğitimi de aynı akıbetle karşı karşıyadır.

-Sağlık sektöründe ilaçta %54, malzemede %82, cihazda %84, aşıda %100'e yakın dışa bağımlıyız. Yerli ve milli ilaç sanayimiz mutlaka geliştirilmelidir.

-Şehir hastaneleri projesi sağlık sisteminde bir devrim yaratacak proje olarak takdim edilse de artık tüm dünyada çok yataklı büyük hastanecilik verimli olarak işletilememektedir. Bu modelin çıktığı İngiltere ve daha sonra da Kanada bile bu modelden vaz geçmiştir.

-Şehir hastaneleri Türkiye'de kamu-özel sektör ortaklığı yöntemi ile inşa edildiğinden, şehir hastanesi arazisini kamu bedelsiz olarak özel sektöre tahsis etmektedir. İhaleyi alan özel şirket projeyi tamamladıktan sonra devletten uzun bir süre (25 yıl) hem kira almakta hem de bakım, onarım, temizlik, bilgi işlem gibi tüm cari masrafları devlet karşılamaktadır.

- İhaleyi alan şirketlerle uygulanmakta olan sözleşmeye göre hastanelere Devlet tarafından % 70 doluluk garantisi verilmektedir. - Hastane çevresinde yapılacak AVM, otel, otopark, eğlence merkezi gibi yapıları yüklenici firma işletir ve her türlü vergi ve harçtan muaftır. - Açılan her şehir hastanesinin yatak sayısı kadar yatağın mevcut hastanelerden azaltılması ve bu hastanenin kapatılması söz konusudur. - Böylece şehir merkezinde oturanlar ya şehir hastanesine veya özel hastanelere gitmek zorunda kalacaklardır.

İster istemez insanın aklına "Acaba şehir hastaneleri insan sağlığı yerine rant ve kâr odaklı olarak mı faaliyet gösteriyorlar?" sorusunu getiriyor.

Bir diğer konu da "şehir içinde kapatılacak hastanelerin yeri ne olacak?" Örneğin İstanbul'da Haseki Hastanesi yıkılacak ve şehir hastanesi Sultangazi'de açılacak. II. Abdülhamid'in inşa ettiği Şişli Etfal Hastanesi de aynı akıbete uğrayacak. Bu ve bunun gibi tüm tarihe mal olmuş hastanelerin yok olması doğru mudur?

Bize göre bu tip toplantıların sonuç bildirgeleri dört duvar arasında kalmamalıdır. Sayın Serdaroğlu'nun sağlık sistemimiz adına sunduğu bildirinin Aydınlar Ocağı önderliğinde birkaç sivil toplum örgütü ile ortaklaşa TBMM'e sunulmasının yararlı olacağı kanaatindeyim. Türk Dünyası temsilcilerinin, uluslararası konjonktürel baskılar sonucu TC üzerindeki ağır yükün hafifletilmesi için Aydınlar Ocağı gibi kuruluşların yönlendirmeleriyle yurt dışında kurulması gerekli olan STK'lar aracılığıyla Evrensel İnsan Hakları çerçevesinde faaliyet göstermeleri yararlı olacaktır.

Türkiye, Türk Dünyası için bir ümittir. Ancak Türk Dünyası, Türkiye için her zaman bir güçtür.

Yazarın Diğer Yazıları