Türkiye Şemdinli'yi kaybederse sonu Irak ve Suriye gibi olur!..
MHP lideri Bahçeli’den “kurtarılmış topraklar” uyarısı
Çukurambar’da bulunan Teppanyaki Alaturka Restorant’ta gazetecilere verdiği iftar yemeğinde buluştuğumuz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 10 günü aşkın süredir Şemdinli’de devam eden olaylarla ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
BM eliyle bölecekler
Şemdinli’de yaşananların, Irak’la başlayıp Suriye ile uygulanmasına devam edilen “4 parçalı Kürdistan” projesinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini kaydeden Bahçeli, PKK’nın “kurtarılmış topraklar” yaratma girişimi karşısında gerekli önlemler alınmadığı takdirde işin “BM eliyle bölünme” ye kadar gidebileceği uyarısında bulundu:
“11 gündür yaşanan gelişmeler gösteriyor ki Şemdinli, Güney Doğu Anadolu’da oluşturulmak istenen bir özerk bölge, federal yapı veya tamamen bağımsızlık hedefiyle belirlenmiş olan coğrafyanın önemli bir ucu kabul edilmektedir. Kurtarılmış bölgeler oluşturma faaliyetinin baştaki kuşağıdır. Eğer Türkiye bu alanı kaybederse sonucu Suriye ve Irak gibi olur. Onun için burayı mutlaka halletmesi lazım. Neye mal olursa olsun halletmesi lazım. Suriye’nin bölünmesi halinde bunun Türkiye’ye yansıması bütünüyle ele alınarak; 1) Suriye’nin ülke bütünlüğünün korunması, 2) Suriye toprakları üzerinde bir güvenlik kuşağını oluşturulması lazım.
Eğer Şemdinli’de belli bir alanı PKK kendisi için “egemenlik hakkını kullanabilecek bir alan” olarak görmeye başlarsa, ondan sonraki aşama bu alanın genişletilmesi sürecidir. Bu da Türkiye’yi bir iç çatışmaya doğru götürür. O zaman ne olacak? O zaman Suriye’de veya başka yerlerdeki ülkelerde iç çatışma, iç savaş karşılığında alınması gereken tedbirler talebi Türkiye için de doğabilir. “Orada iç savaş var” deyip BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’ye dönük olarak alacağı bir müdahale kararı karşısında “Burada da iç savaş var. O zaman bize de gelin” çağrısı yapılabilir. Türkiye’yi ateşin içine atıyorlar.
O zaman ne yapacaksınız?
Kandil güllük gülistanlık
olduğu sürece terör bitmez
Oradaki bir avuç PKK’lıyı, “TSK ile çatışan bütün Kürtler” olarak tanımlayıp olayı bir iç savaşa doğru sürükleyecekler. Hükümetin çok dikkatli olması, Türkiye’nin üniter yapısını ve toprak bütünlüğünü bozmayacak tedbirler alması gerekiyor. İktidar bu nitelikteki bir mücadeleyi halkla paylaştığında, STK’lar da siyasi partiler de hükümete gerekli desteği vermelidir. Gün devlette kusur arama günü değildir. Memleket elden gittikten sonra iktidar olsa da olur olmasa da olur.
Oradaki terörist faaliyettir. Halka dokunmadan, halkı mağdur etmeden, terörle orada yaşayan halkı birbirinden ayırt ederek, bölücü terörün kökü tamamen kazınmalı ve Kandil operasyonu hiçbir zaman ihmal edilmemeli. Çünkü arka bahçesi orası. Orası güllük gülistanlık olursa dışarıdakiler her türlü şeyi yapar. Orayı tamamen rahatsız etmek lazım.”
Barzani ve BDP dahil Kürtçü yapılanmaların “ukalalık dönemi” içinde olduğunu söyleyen Bahçeli, PKK’lı Karayılan’ın “Türkiye Suriye’ye müdahele ederse tüm Kürtler savaşır” sözlerine karşılık da “Bir denesinler bakalım” demekle yetindi.
Barzani’nin ayağına giderek devletin ağırlığını sıfırladı
MHP lideri Bahçeli’nin hedefinde peşmergebaşı Barzani’nin ayağına giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da vardı. Davutoğlu’nun devletin ağırlığını sıfırlayan bir hata yaptığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Sayın Dışışleri Bakanı’nın yapması gereken, Barzani’ye talimat vermek suretiyle hem Orta Doğu’da üstlendiği misyonun devamını sağlamak hem de Türkiye’nin büyük devlet olma özelliğini
korumaktı.”
Irak’ın Davutoğlu’na yönelik “tutuklama hakkımız var” sözlerini de değerlendiren Bahçeli bu fırsatı yaratanın Dışişleri Bakanı olduğunu söyledi:
“Irak Hükümeti-Barzani -Türkiye arasında özellikle petrol boru hatları konusunda başlayan gerilimi tahrik edecek tarzda davranışlar içerisine girerseniz, bunu merkezi yönetim fırsat kabul edebilir. Türkiye’nin Barzani ile barış ve ittifak anlayışı içerisinde hareket ederken Irak’ın merkezi yönetimini karşısına alması büyük bir tehlike olur. O bakımdan Sayın Dışişleri Bakanı’nın Kuzey Irak’a gitme kararı büyük bir diplomatik hata olmuştur. Davet edip gereğini söyleyip ertesi gün göndermeleri lazımdı. Uyarsa mesele yok. Uymazsa gereğini yapması lazımdı. Büyük devlet budur.”
Oyun içinde olmadığımızdan Davutoğlu rol çalamaz
Ramazan Bayramını Kerkük’te geçirmeye hazırlanan Bahçeli, Davutoğlu’nun bu Türkmen şehrine yaptığı ani ziyaret için “Göstermelik değilse böyle bir ziyaret bizi memnun eder” dedi. Irak Parlamentosu’nda Türkmenler’in üçüncü topluluk olarak kabul edildiği ve Kerkük’ün statüsü için yeni bir başlangıç olabilecek süreçte bu tip temasların arkasının gelmesi gerektiğini savunan Bahçeli, Dışişleri Bakanı’nın kendisinden rol çalıp çalmadığı sorusuna manidar bir cevap verdi:
“Rol çalma olarak görmüyorum çünkü oyunun içinde biz yokuz.”
Kerkük gezisi hakkında yaratılan bilgi kirliliğine de değinen Bahçeli bütün girişimlerini Irak’taki merkezi hükümetle yürüttüklerini ve Erbil havaalanını da kullanmayacaklarını ifade etti.
Dış politika, riski
minimize etme sanatıdır
Bahçeli, kırmızı bültenle aranan Haşimi’ye Türkiye’de oturma izni verilmesine de tepki gösterdi:
“Irak hükümetini sanki bir mezhep karşılığı içinde mütalaa ederek Türkiye’yi orada bir mezhep tercihi yapıyormuş durumuna taşırsanız, buna alet olmuş olan bir kişiyi Türkiye’de kollamaya ve korumaya çalışırsanız, bu tabii bir başka problemi de beraberinde getirir. Şu an iki ayda bir, bir ayda bir 150, 80, 20 insanın hayatını kaybettiği bir Irak var. Bunun temeli oradaki mezhep çatışmasına dayalı. Kısa dönem tercihlerle Irak’ı yönlendirmeye kalkarsanız, bir başka yerdeki sıkıntı Türkiye’yi de farklı bir konuma sürükleyebilir. Dış politika, riski minimize etme sanatıdır. Bunun da karşılığı milli menfaati maksimize etmek demektir.”
Rakiplerine verdiği mesajla adaylığını resmen ilan etti
Benim de yarışta olduğumu unutmayın
Kasım ayında yapılacak 10. Olağan Büyük Kurultay takvimi işlemeye başladığı günden bu yana MHP Tüzüğü’nde belirtilmiş koşullara uyan her partilinin aday olma hakkı bulunduğunu ve bu hakkı kullanmak isteyenlere engel olmak gibi bir çaba içine girmeyeceklerini söyleyen Bahçeli, iftar yemeğinde de aynı tutumunu sürdürdü.
Rahat tavrıyla dikkat çeken Bahçeli, 12 Eylül 2010 referandumuna giden süreçte ülkücü camiaya yaptığı “güç birliği” çağrısına uyarak aktif siyasete dönen ve birinci sıradan aday gösterdiği Trabzon’dan milletvekili seçilen Koray Aydın’ın, Genel Başkanlığa adaylığını açıklayacağı yönündeki haberleri şöyle değerlendirdi:
“Millet ve güç birliği davetimize icabet ederek partiye katılmış olan değerli kardeşlerimizin, katılım gününden itibaren yönetimi paylaşma hakkı da doğmuş demektir. Bu sebepten dolayı aday olmaları en tabii haklarıdır.”
Aday olanlara ve adaylığı düşünenlere çalışmalarını MHP’ye yakışır bir üslup ve güzellikte sürdürmeleri çağrısı yapan Bahçeli rakiplerine yolladığı mesajla, hakkındaki “Çekilecek” iddialarına da son noktayı koymuş oldu:
“Kim aday olacaksa hepsine başarılar diliyorum. Ama yarışın içinde kendimin de olacağını kimse unutmasın diyorum.”
+++
Mezhebe dayalı
provokasyonlar için
çok ağır konuştu
Zihni sapıklığın da ötesinde
Malatya’da bir Alevi aileyi hedef aldığı iddia edilen olay ve sonrasında yaşananları Suriye’de yaşananı Türkiye’ye taşıma gayreti olarak nitelendiren Bahçeli, 1980 öncesi Maraş’ta yaşananlara atıfla Türk Milliyetçilerini mezhebe dayalı bir çatışmanın tarafıymış gibi göstermek isteyenlere çok sert çıktı:
“Bunlar ihanet içerisinde olan zavallılar. Türkiye’de mezhep temelli bir çatışmayı körüklemek insanlığa ihanettir. Alevi kardeşlerimize ihanettir. Sünni kardeşlerimize ihanettir. Bu insanların televizyonlara çıkıp bu tür yorumlar yapması utanç vericidir. Bunlar başkasının kanından beslenen zavallılardır. Böyle bir ortamda itidal tavsiye etmek, sabır tavsiye etmek lazım. Bir ufak provokasyonla Türkiye’yi kana bulayabilecek bir hataya düşmemek lazım. Irak’taki temel unsur, Suriye’deki teml unsur, oradaki Nusayrilerle diğerlerinin vahşice birbirlerini katlettikleri bir ortamda, benzerini Türkiye’de arzulamak zihni sapıklığın çok ötesinde bir durumdur. O insanlara ben acıyorum. O insanlar kendilerini kaybetmiş zavallılardır. Ama bunları televizyonlara çıkartan, halka bu zehri saçmalarına müsaade eden patronlara ise daha fazla acıyorum. Böyle şey olmaz.”
Krizlerin üzerine güllü bir şal
Türkiye’nin bu denli önemli tehditlerle karşı karşıya olduğu, her gün şehit verilen bir ortamda “danışmanların şövalyeliği” üzerinden başlayan Cumhurbaşkanlığı polemiğini önemsemeyen Bahçeli, Erdoğan ve Gül cephesinden yükselen seslerin “Türkiye’nin krizlerinin üzerine güllü bir şal örtmek” maksatlı olduğunu iddia etti.
+++
Mahalli İdareler Seçimi 2013’te yapılmalı
Mahalli İdareler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı yıl içinde, birkaç ay arayla yapılmasının istismar ve adaletsizliğe yol açabileceğini savunan MHP lideri, AKP’nin seçim kanununda öngörülen değişiklik kapsamında TBMM’ye teklif getirmesi halinde “erken seçim”e destek vereceklerini söyledi:
“Milletvekilliği ve Mahalli İdareler Seçimlerinde Hazine’den yardım alan partiler, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kendi partilerinden birini takdim ederlerse imkanlarını bu seçimde de kullanarak rekabet üstünlüğü sağlayabilirler. Mahalli İdareler seçiminin sonucunu Cumhurbaşkanlığı seçimleri için istismar edebilirler. Bu bakımdan Mahalli İdareler seçiminin en geç 2013 yılı Kasım ayında, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2014 yılı Ağustos ayında, Genel seçimlerin ise Haziran 2015’te yapılması hem Türkiye’ye dinamizm katar hem de iktidar partisi dışından adaylara Cumhurbaşkanlığı yarışına adil biçimde girme şansı doğar. Seçimden kaçan bir parti değiliz. AKP mahalli idareler seçimlerinin erkene alınması gibi bir öneriyi gündeme taşırsa MHP buna açık destek verir.”