Türkiye PKK’ya askeri yardımın önünü mü açıyor?
Bu başlık dün 21yyte.org’un ‘Fikir Tankı’ bölümünde Cahit Armağan Dilek tarafından yazılan haber yorumun başlığı idi. Cahit Armağan Dilek, tanındığı çevrelerde saygı duyulan ve haklı bir “iyi analizci” unvanına sahip emekli bir subay. Dilek şöyle diyor: “Star gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’taki açıklamalarını aktardığı “IŞİD’i bitirmek için Suriye’deki sorun da hesaba katılmalı” başlıklı bugünkü yazısında Erdoğan’ın “Havadan bombardıman yapılacak, aşağıdan da Iraklı ve Kuzey Irak’lı güçler girecek. Bu şekilde sonuç alınabileceğini sanmıyorum. Bütüncül bir plan lazım...Terörle mücadelenin uluslararası boyutunu hesaba katarak yürümek lazım. Suriye’deki sorunun hesaba katılması lazım. Irak’ı da böyle düşünmek lazım. Hatta bölücü terör örgütünün Suriye kolunun (PYD) da içinde bulunduğu bir çözüm olması lazım.” dediğini yazıyor. Bu noktada Cahit Armağan Dilek, haklı olarak sorgulamaya başlıyor. Çünkü PYD’nin de içinde bulunduğu çözüm derseniz ve Türkiye’de PKK ile müzakere halinde iseniz, PYD ile ilgili çözüm yaklaşımınız PYD’nin imhası üzerine kurulu değildir. Dilek şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı demek istiyor ki ‘IŞİD’e karşı sadece Irak’takiler (Irak Ordusu ve Peşmerge) yetmez, IŞİD’in Suriye’deki konumunu dikkate aldığımızda buradaki özellikle Esad’a karşı duran bazı silahlı grupları da çözüm planına almalıyız yani Irak’ta Irak ordusu ve Peşmergeye nasıl silah ve askeri destek veriliyorsa Suriye’de benzer işi yapacaklara da aynı destek verilmelidir’. Fakat bu noktada Türkiye açısından kritik bir husus var. O da Cumhurbaşkanının çözüm planına dahil olması istediği grup olan PYD’nin (dolayısı ile onun silahlı gücü YPG) PKK terör örgütünün Suriye’deki kolu olması. Hal böyle olunca PYD’ye yapılacak yardım PKK’ya yapılmış yardım demek değil midir? Cumhurbaşkanının bu önerisi PKK, Sincar bölgesinde Peşmergeye yardıma gittiğinde Kandil’in ve Selahattin Demirtaş’ın bu da olur mu dedirten teklifinden (Türkiye PKK’ya silah versin) farklı mıdır? Aynı cümlede (...bölücü terör örgütünün Suriye kolunun (PYD) da içinde bulunduğu bir çözüm...) birbirine aykırı iki düşüncenin ifadesi mantıklı mıdır? IŞİD terör örgütüyle mücadele için başka bir terör örgütünün desteklenmesini içeren bir terörle mücadele yaklaşımı mümkün müdür, Türkiye’nin çıkarlarına uygun mudur? Cumhurbaşkanının ABD’deki temas ve TV röportajlarında bir taraftan Batı dünyası bizim PKK ile mücadelemizde bize destek çıkmadı deyip diğer taraftan mücadele ettiğimiz terör örgütü ve uzantılarını IŞİD terör örgütüne karşı çözüm planına dahil edilmesini istemesi uyumlu bir politika mıdır? Bu yaklaşım “biz zaten çözüm süreci kapsamında PKK ile müzakere ediyoruz, PKK bizim açımızdan artık bir terör örgütü değildir” düşüncesini benimsediğinizin zımnen de olsa ifadesi değil midir? Türkiye’nin bu tutumu üzerine ABD “bizim kanunlarımız terör örgütleriyle irtibatı, görüşmeyi, müzakereyi ve tabii ki destek vermeyi yasaklıyor, önce PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarmalıyız” derse buna evet diyecek miyiz? Konu bu yönde gelişirse PKK 30 yıldır işlediği terör suçundan aklanmayacak mı ve PKK’nın kundaktaki bebekleri katletmesi dahil yaptığı vahşeti unutabilecek miyiz? ABD iki gazetecisinin başının kesilmesinden sonra “ABD bu yapılanları asla unutmayacak, teröristleri cehenneme kadar kovalayıp bulacak ve cezalandıracak” derken biz 40.000 canın sorumlusu en az IŞİD kadar vahşi bir terör örgütünü barış örgütü olarak mı kabulleneceğiz?
Dilek’in analizi burada sona eriyor. Ancak sadece bu kısa analizde ortaya konulanlar dahi AKP iktidarının ne kadar karışık bir durum yarattığını göstermesi açısından çok çarpıcı.