Türkiye orta gelir tuzağından çıkamaz
Türkiye''nin 2021 yılı ilk çeyreğinde (Ocak-Şubat- Mart) dolar olarak GSYH''sı 188,65 dolar ve yıllık GYSH''sı ise, 728,5 dolar oldu. Fert başına GSYH ortalama 8 bin 672 dolar demektir. Oysaki 13 yıl önce, 2007 yılında dolar olarak fert başına GSYH ortalama daha yüksek, 10 bin 931 dolar idi.
2010 yılında Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksine göre TL, dolara karşı yüzde 20 daha değerli idi. Bu gün ise tersine dolara karşı yüzde 38 oranında daha düşük değerdedir. Elbette fert başına GSYH hesabında dolar kuru etkilidir. Ancak dolar kuru aynı zamanda hayat pahalılığını da etkiliyor. Söz gelimi 2010 yılında çalışanlar taksitle otomobil alıyordu. Bu günkü şartlarda bu mümkün değildir.
Fert başına gelir, 2013 yılı 17-25 aralık olayları, Fetö terörü ve başkanlık sistemi ile düşmeye başladı. Türkiye 1950 sonrasında olduğu gibi, yeniden orta gelir tuzağına yakalandı.
Türkiye neden orta gelir tuzağına düştü?
Orta gelir tuzağına, ekonomilerde iç dinamiklerin dinamizmini kaybetmesi olarak bakabiliriz. Bu tabir ilk defa Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Ekonomi Profesörü Barry Eichengreen tarafından bir araştırmada kullanılmıştır. Eichengreen''e göre; fert başına ortalama gelir seviyesinin 16 bin dolara (2005 yılı dolar fiyatları ile) gelen ekonomilerde, büyümeyi hızlandıran kaynaklar dinamizmini ve dolayısıyla itici gücünü kaybederek hantallaşıyorlar.
Ancak Türkiye bu gelir seviyesine ulaşmadan, orta gelir tuzağına düştü.
Temel neden AKP iktidarının günübirlik politikaları ve kaynakları partizan hedefli dağıtmasıdır. Kaynaklar popülizm yolunda kullanıldı ve neticede etkin kullanılmadı.
Cari açıkla büyümenin sürdürülmesi imkansız olduğu halde, Türkiye aramalı ve hammadde ithal ederek üretimine devam etti. İthalatın finansmanı ve dış borçlanma, o gün görünmedi ve etkili olmadı. Fakat potansiyel büyümeyi engelledi. Eğer cari açık yatırım malı ve teknoloji ithali için verilmiş olsaydı, zaten yatırım sonrasında devam etmeyecekti ve yatırım ve teknoloji üretiminde artış yaratarak kendinden daha fazla katma değer üretmiş olurdu. Yatırım kendi borcunu öderdi.
Kamu ihaleleri, kamu-özel işbirliği ile yapılan yatırımların fırsat maliyetinin çok yüksek olması da baştan beri Ergenekon komplosu, Gezi Parkı olaylarında şiddete başvurulması, sıkı yönetim ve Başkanlık Sistemi hukuki ve demokratik altyapıyı tamamıyla hırpaladı. Eğer bu olaylara ve AKP karar organlarına bakarsak, AKP Genel Başkanı her zaman tek başına yönetmek eğiliminde olmuştur. Ancak parlamenter sistem kısmen yolunu kesiyordu. Parlamenter sistemin yetkisiz hale getirilmesi, Türkiye için güven şoku yarattı ve bundan sonra Türkiye''de yatırım beklemek safdillik olur.
Türkiye şartlarında orta gelir tuzağına düşmesinin nedenlerinden birisi de her zaman ve özellikle AKP iktidarını eğitimi siyasi islam çizgisinde kullanmasıdır.
1980 darbesinden beri Türkiye''de eğitimde, insan gücü planlaması yapılmadı. 1980 sonrasından bu güne kadar mesleğe yönlendirme yerine imam hatip eğitimine önem verildi. Beşeri sermayeyi verimli kullanamadı. Vasıflı işgücüne muhtaç kaldı ve sürekli beyin göçü yaşandı.
Aslında Türkiye''de beş milyon Suriyeli''den sonra, fert başına gelir hesabı da yanlış yapılıyor. Suriyeli 5 milyon göçmen adrese dayalı nüfus sisteminde kayıtlı değil. Ama Türkiye''nin Toplam GSYH''sından, kamu hizmetlerinden yararlanıyorlar, her türlü kamu yardımından pay alıyorlar. Kaçak çalışanlar katma değer de yaratıyor. Ama önemsiz kalıyor.
Söz gelimi 2021 yılı Türkiye''nin nüfusu ortalama 84 milyondur. GSYH''yı bu nüfusa bölersek, 2021 yılı fert başına GSYH 8 bin 672 doları buluyoruz. Oysaki Suriyelileri de katınca, GSYH''yı bu defa 89 milyona bölmek gerekiyor. O zamanda fert başına gelir, 8 bin 185 dolara geriliyor.
Siyasi İktidarın çok yönlü yanlışları devam ettiği sürece, orta gelir tuzağından çıkmamız imkansızdır.