Türkiye NATO’dan atılır mı?

“Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur” diyorlardı ya.. Türkiye’nin önünde artık şah niyetine mi, piyon niyetine mi, bilemeyiz, “kutuya konma” gibi emareler belirmeye başladı dersek, kızar mısınız?
Kızsanız da kızmasanız da elin oğlu açık seçik bunu telaffuz etmeye başladı bile...
Mesela Texas Valisi Rick Perry, Türkiye’nin birçoklarınca “İslamcı terörist” olarak görülen kişilerce yönetildiğini iddia ederek NATO’dan atılması zamanının geldiğini söylemiş. Bu adam, 21 Ocak’ta yapılacak ön seçimlerde Cumhuriyetçi Parti adayı olmak için yarışıyor. Varsayalım ki bu adam Cumhuriyetçi Parti adayı olarak seçimlere girdi, kazandı. Veya kazanamadı amma “İslamcı teröristlerce yönetildiğini” iddia ederek Türkiye’nin NATO’dan atılması gerektiğini, kampanya boyunca Amerikan halkına anlattı durdu. Dünyadaki her devletin iç ve dış meselesi bir şekilde Amerika ile bağlantılı olduğu için Amerika’da yapılan seçim süreci de ister istemez bütün dünyanın dikkat ettiği bir süreç oluyor. Böylece aylarca süren seçim sathı mailinde bütün dünya Amerika’dan, “Türkiye’nin İslâmcı teröristlerce yönetildiğini” ve “NATO’dan atılması gerektiğini” dinleyecek.
Dinleyecek ve Rick Perry’ye hak verecek.
Şayet “Şahlar ve piyonların kutuya konma zamanı geldi ise” diğer NATO üyesi ülkelerin farklı davranacaklarını mı sanıyorsunuz? Bu NATO değil miydi, üyesi Türkiye’nin arkasından, Rusya yıkılınca kurulacak Türk Cumhuriyetleri ile irtibat kurmaması için daha Rusya yıkılmadan planlar yapan ve bu NATO değil miydi Türkiye’den bir Kürdistan çıkartılmış haritalar bastıran?
Sonra Türkiye’nin NATO dışında kalma ihtimalini konuşan yalnızca Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Rick Perry değil ki..
The Times daha geçtiğimiz hafta, İran bir nükleer deneme yaparsa ABD’nin İsrail’in askeri misilleme yapmasını engellemek için bir savunma önerisi getirecek. Bu öneride İsrail’in NATO’ya dâhil edilmesi de bulunabilir. Bu durumda Türkiye NATO’dan çekilir, diye yazmadı mı? Dikkat ediniz, böyle bir öneri olursa İsrail’in NATO’ya kabulü mutlak oluyor, NATO üyesi Türkiye’nin NATO’dan çıkmasına göz yumuluyor. Yani tercih her zaman olduğu gibi yine İsrail lehine yapılıyor. Belki bu söylenenler “abartı” bulunur, belki önümüze, “NATO metinlerinde Türkiye’nin evet demediği şeylerin NATO’da hayata geçmesi mümkün değil” tezleri konur. Bu tür değerlendirmelerin, öyle bir gün geldiğinde hiçbir önemi yoktur. Çünkü olmaz denilen neler oldu, neler. Gelmez dediğimiz neler geldi başımıza neler...
Çünkü adamlar ve onların dostları adam
değil.
Bunların ne mal olduklarını en iyi Rahmetli Denktaş bilirdi. Her dediklerine son noktada “evet” dediği halde Denktaş’ı “uzlaşmaz” ilân edenler onlar değil miydi? Hadi onlar “uzlaşmaz” ilân etti, Denktaş’ın her türlü fedakârlığı yaptığını bile bile ABD ve diğerleri ile birlikte rahmetliyi “uzlaşmaz” lıkla suçlayan Türkiye’yi yönetenler olmadı mı? Londra ve Zürih Antlaşmaları çiğnenerek Rum kesimi adanın tamamını temsilen AB üyesi yapılmadı mı?
Velhasıl, bu dünya kaypak bir dünya, burada her şey olur, öte bile geçer... Şayet olmayacaksa bir şey olmaz. Domuzdan post, Perry ve cümle Haçlıdan dost olmaz. Çünkü onlar için Müslüman yok edilmesi gereken, şehidinin üzerine işenilen bir yaratıktır. Hele o Müslüman bir de Türk ise, kin ve nefret katlanır. Zira cümlesinin 600 yıllık kuyruk acıları vardır.
Bizim derdimiz nedir biliyor musunuz?
Bizim derdimiz, milletimizin haklılık ve mağduriyetini (duysalar da duymasalar da) Batı’ya anlatacak adam gibi adamlarımızın bulunmayışıdır. Bu siyaset dünyasında da böyledir, basın ve aydın âleminde de böyledir. Aksine, Türkiye’de mebzul miktarda, haksız ve tecavüzkâr o dünyanın haklı, Türkiye’nin her konuda haksız olduğunu bu millete yedirmeye çalışanların varlığıdır. Öyle olduğu içindir ki alnı secdeliler bile, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak istediklerini” gururla yazmışlar ve altına da imzalarını atmışlardır. Dışarıdan mızrakların sivriltilip fırlatıldığı, içeriden beyaz bayrakların kaldırıldığı bir Türkiye defterinin kalan sayfalarını dürmek için NATO’dan atılması lazım geliyorsa, atılacaktır.
Buna kim engel olacaktır?
Umudunu NATO’ya bağlayan, kafasını kuma gömmüş demektir. Kafayı kumdan kurtarma hamleleri var amma, görünmez eller kafa kumda kalsın diye ensemizden bastırıp durmakta. ASELSAN intiharlarına, daha doğrusu ASELSAN cinayetlerine bir de bu gözle bakın, olur mu?

Yazarın Diğer Yazıları