Türkiye kriz mağduru
IMF ve diğer uluslararası kurumlar Türkiye’de ekonomik krizin derinliğini tartışırken, bizim Başbakan ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı her şey yolunda mesajı veriyor.
Ekonomik krizden çıkışı hızlandırmak için, önce krizin hangi noktada olduğunu iyi tespit etmek gerekir. Dünyanın hangi önlemleri aldığını iyi bilmek gerekir.
Krizin boyutunu tespit etmek için önce göz önünde olup yaşananları değerlendirmek gerekir... Sonra, istatistiklere yansıyan boyutunu analiz etmek gerekir.
Ekonomik krizde reel sektörün durumunu ve talebin yapısını yansıtan ciro endeksleri medyada ve kamuoyunda yeteri kadar tartışılmayan rakamlardır.
Şubat 2009 ayında, sanayide ciro endeksi, geçen yıla göre yüzde 15.5 geriledi. Bu sektör içinde yer alan, sermaye malı (yatırım) imalatı ciro endeksi ise yine Şubat ayında yüzde 27.9 düştü.
Yatırım mallarının cirosundaki büyük düşüşler, krizin derinleştiğini ve krizden çıkışın uzayacağını gösterir. Zira krizden çıkış için önce talebin artması ve yatırımın artması gerekiyor. Yatırımlar aynı zamanda gelir artışı ve istihdam yaratarak, talep artışını destekliyor.
Kriz, siparişleri de düşürdü... Örneğin, sanayi sektöründe en önemli alt sektör olan imalat sanayiinde aylık sipariş, Şubat 2009’da geçen yıla göre yüzde 20.2 azaldı. İmalat sanayii içinde sermaye malı imalatında sipariş miktarı ise Şubat ayında yüzde 31.0 azaldı. Sermaye malı imalatında siparişlerin büyük oranda azalması da yatırımların düştüğünü gösteriyor.
Ekonomik krizin görünen boyutlarından birisi işsizliktir... Ne var ki çalışmaya devam edenlerin de ücretleri düşüyor.
Ocak 2009’da fiilen işsiz kalanların sayısı, 6 milyon 44 bine yükseldi.
Bu yetmedi... İşçiler işten atılmakla, ücret düşürme arasında sıkışıp kaldı.
Örnek: 22 Nisan 2009’da, Erdemir ve İsdemir’den 1400 kişinin çıkarılması gündeme geldi. Ancak işçiler, işsiz kalmak korkusu ile ücretlerinin yüzde 35 oranında düşürülmesine rıza gösterdi.
Türkiye’deki ekonomik krizi, diğer ülkelerden ayıran, Türkiye’nin kamu altyapı yatırımlarını satarak, sıcak paraya yüksek faiz vererek “bir saadet zinciri” yaşamasıdır. Yaşadığı bu saadet zincirinin maliyetini, şimdi toplum çekiyor. Türkiye dışarıya sürekli kaynak transfer ediyor... Bu nedenle de fakirleşiyor.
Türkiye elindeki varını yoğunu sattı. Yabancılar bu işletmelerin kârını dışarı çıkarıyor...
Özelleştirme ve satış yoluyla yabancıya satılan işletmelerden bazıları şunlardır:
Türk Telekom Arap,Telsim İngiliz, Kuşadası Limanı İsrail, İzmir Limanı Hong-Kong Araç Muayene İstasyonları Alman,
İETT garajı Dubai, Avea Lübnan, Garanti’nin yarısı Amerikan,
Eczacıbaşı İlaç Çek, İzocam Fransız, Rakı Amerikan, Finansbank Yunan, Oyakbank Hollanda, Denizbank Beçika,
Türkiye Finans Kuveyt, TEB Fransız, Cbank İsrail, MNGbank Lübnan, Alternatifbank Yunan, Dışbank Hollanda, Şekerbank Kazak, Turkcell’in yarısı Fin ve Rus, sermayesine satıldı.
Ve AKP iktidarında, 2003-2008 arasında yabancılar Türkiye’den 28.3 milyar dolar kâr götürdü.
Bugün iktidar, IMF’den 20 milyar dolar almak için ekonomiyi IMF’ye teslim ediyor.