Türkiye, Kıbrıs konusunda acil deklarasyon yayınlamalıdır
Anavatan Türkiye Başbakan’ı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde St. Petersburg’ta gerçekleşen G-20 zirvesinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a “50. yılına giren Kıbrıs sorununu 3 ayda çözelim” teklifi götürdüğü gelen haberler arasındadır. Rum tarafının son dönemde müzakerelere başlamamak için bin bir dereden su getirmeye çalıştığı düşünüldüğünde sorunun 3 ayda nasıl çözülebileceği merak konusudur. Kıbrıs anlaşmazlığına son vermek adına Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı olarak, KKTC’nin, gösterdiği tüm çabalar bugüne kadar sonuçsuz kalmıştır. Müzakerelerde sonuç alınamamasının tek nedeni Rum-Yunan ikilisinin bilinen uzlaşmaz tavrıdır. Bu tavrın değişmesi mümkün müdür? Rum anlaşma istiyor mudur? Bu doğrultuda olumlu çaba içerisinde midir? Maalesef bu ve buna benzer soruların cevabı olumsuzdur.
Aslında kritik soru şudur: Rum-Yunan ikilisi’nin Megali İdea ve Enosis ülkü ve hedeflerinden vazgeçmesi olanak dahilinde midir? Bu soruya da maalesef olumlu cevap vermek mümkün değildir. Rum tarafı bir Yunan adası olarak gördüğü Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayacağı günün hesabını yapmakta ve bu gerçekleşmesi mümkün olamayacak saçma fikirden de geri adım atmamakta ısrar etmektedir. Bu ve daha birçok neden sebebiyle Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın “3 ayda çözelim” fikri, Türkiye’nin gerekli radikal kararları almaktan imtina etmesi nedeniyle havada kalmaya mahkumdur.
Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Fileleftheros gazetesi “Türkiye Oyun Oynamak İstiyor” başlıklı haberinde, Ankara’nın, müzakerelerin yeniden başlamasıyla birlikte zaman takvimleri belirleyerek, Kıbrıs sorununda kendi oyununu oynamaya çalıştığını iddia etti.
Türkiye hükümetinin, Erdoğan’ın BM Genel Sekreteri Ban’a yönelik, “Ankara’nın Kıbrıs sorununda anlaşmaya varılması için üç aylık bir zaman takvimi belirlenmesini istediği mektubunu” basına sızdırmak için bu dönemi seçtiği yorumunda bulunan gazete, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in, şu an iki tarafla müzakerelerin yeniden başlaması sürecini görüşmekte olduğunu kaydetti.
Gazete, Ankara’nın, bir önceki dönem savunduğu şeyler temelinde bir zaman takvimi ortaya konulması hedefinde olduğunu, bu hareketiyle açıkça görülmekte olduğunu da öne sürdü.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer ise müzakerelerin yeniden başlaması konusunda taraflar arasında yoğun temaslarda bulunmaktadır.
Aleksander Downer, yaptığı açıklamada şu anda iki taraf arasında bir görüş ayrılığı olduğunu belirterek, içinde bulunduğumuz hafta içerinde bu anlaşmazlığın üzerine köprü kurulmaya çalışılacağını açıklamıştır.
Downer, gazetecilere yaptığı açıklama sonrasında, BM tarafından diyalogun başlamasıyla ilgili somut tarihin ne zaman açıklanacağına ilişlin bir soru üzerine “Müzakerelerle ilgili ön hazırlıklar tamamlandığında. Çünkü müzakerelerin başarılı olmasını güvence altına almak istiyoruz. İki taraf, müzakerelerin başarılı olmasını bizden daha çok istiyor, bu yüzden de uygun ön hazırlığın yapılması lazım” cevabını vermiştir.
Müzakerelerin Ekim ayı sonrasına ertelenip ertelenmeyeceği sorusuna karşılık ise Downer “Hiçbir somut tarih planlamıyoruz. Müzakereciler görüşmelerine devam edecek, şartlar olgunlaştığında liderler de görüşecek” diyerek baştan savma bir cevap vermiştir.
Kıbrıs anlaşmazlığının bir an önce bitmesi konusunda Anavatan Türkiye’nin alması gerekli bir dizi önlem vardır. Hemen atılması gereken ilk adım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en yetkili ağızdan Kıbrıs sorunu ile deklarasyon yayınlamasıdır. Yayınlanacak deklarasyonda Türkiye’nin sorunun çözümlenmesi için ilgili tarafları belirlenecek bir takvim çerçevesinde son kez ciddi ve samimi müzakerelere oturmaya davet etmesi gereklidir. Verilecek tarihten sonra Türkiye, Kıbrıs sorunu diye bir konunun muhatabı olmayacağını ve adadaki mevcut statükonun resmileşmesi için gerekenin yapılacağını da özellikle vurgulamalıdır. Başka seçenekler vakit kaybıdır ve bize birşey kazandırmayacaktır.