Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Türkiye-İsrail ilişkileri

Bir darbe girişimi daha millî iradeye mağlup oldu. Devlet, demokrasi ve halk kazandı. Hepimize geçmiş olsun. Huzur ve güvenliğin tesis edilmesi temel dileğimizdir.

Diğer taraftan ekonomi ve dış politika çok ciddi himmet ve hizmet bekliyor. Bu hafta dış politikaya değinelim...

Cumhuriyeti kuran kadro dış politikanın önemini ve icaplarını çok iyi biliyordu. Her hal ve şartta kendi kendine yeten bir Türkiye'yi gerçekleştirmeye çalıştı. Bu amacı hiç terk etmediler. Devleti yöneten kadro güçlü bir silahlı kuvvetler ve onu ayakta tutan ekonomi ile devletin inanç sağlayacağını, güven vereceğini biliyordu. Bunun için de huzur ve istikrar içinde bir devlet idaresi esastı.

Zengin insan malzemesi

Türkiye, Rusya ve İsrail ile ilişkilerini düzelme çizgisine çekip, ekonomide rahat nefes alma hazırlığında iken başına balyoz gibi bir darbe teşebbüsü indi. İsrail ve Rusya'nın açıklamaları ilişkilerdeki yumuşama sürecini devam ettirme arzularını gösteriyor.

Rusya'nın ne kadar önemli bir aktör olduğu malum. İsrail de O'nun kadar önemli. Harita üzerinde görülen İsrail devletini bu coğrafya ile sınırlandırmak eksik ve hatalı olur. Cumhuriyet idaresi ve Cumhuriyetin devlet adamları İsrail'in gücünü gerçekçi bir biçimde tespit etmiş yakın ve uzak geçmişte hiç bir önemli çatışma ve savaş yaşamadığımız Musevilerin devlet olmasını tabii kabul ederek ilişkilerini bu gerçek zemine oturtmuştur. Sadece Çanakkale'de İngiliz ve Fransızlara destek veren katırlı bir İsrail taburu yaptığı hizmetlerle Balfour Doktrini'nin kapısını aralamıştır. Türkiye'de çok partili hayata geçildikten sonra İsrail konusunda büyük sapmalar yaşanmamıştır. 1980 darbesini takiben Filistin Devleti Türk dış politikasının gündemine gelmiştir. "Filistinli kardeşlerimiz" sözüne sıkça rastlanır olmuştur. İsrail'e giden göçmenlerin çoğu geldikleri ülkelerin en iyi eğitim kurumlarından diplomalı, askerlikten tarıma, hemen her alanda zengin tecrübe birikimine sahip kadrolardır. Bu çok zengin insan malzemesi Amerika'daki Musevilerin sınırsız maddi yardımlarıyla İsrail'i çok güçlü bir tarım ülkesi ve ileri teknolojiye sahip sanayi gücü haline getirmiştir.

Mutabakat imzalandı

Türkiye-İsrail ilişkileri özellikle dış politikada verimli bir çizgide ilerliyordu. Dünya çapında teşkilatlanmış Ermeni lobisinin yalan propagandasıyla İsrail'le uğraşıyor İsrail lobisinin inkar edilmez destekleriyle Türkiye pek çok darboğazı aşıyordu. Ta ki Mavi Marmara olayına kadar. Bu talihsiz gemiye İsrail'in orantısız bir güçle saldırması 8 Türk vatandaşının ölümü ilişkileri alt üst etti.

İsrail'de bulunan doğal gaz yataklarındaki rezerv yaklaşık olarak 950 milyar metreküp. Bu miktar, Türkiye'nin sadece 2014 yılındaki 48,7 milyar metreküp doğal gaz tüketiminin 20 katına denk geliyor. İsrail'in önünde üç alternatif var. En kârlısı doğal gazını bir doğal gaz bağımlısına dönen Türkiye'ye ve oradan da Avrupa'ya satmaktır. Mavi Marmara'nın bozduğu ilişkiler Türkiye ve İsrail arasında gizli görüşmelerin yapılmasına sebep oldu. Rus uçağı düşürüldükten sonra Rusların Türkiye'ye karşı takındıkları tavır Türkiye'nin İsrail ile özellikle gaz konusunda sıcak ilişkilere girmesine sebep olmuştur.

İsrail ile yürütülen müzakereler açığa çıkmış ve İsrail ile bir mutabakat imzalanmıştır. Buna göre Türkiye ve İsrail 6 yıl sonra ilişkilerin normalleşmesi için Roma'da atılan imzaların Meclis onayına sunulması gündeme gelmiştir. 6 maddeden meydana gelen anlaşmada Türkiye'nin ilişkilerin normalleşmesi için şart koştuğu, Gazze'ye yönelik yardımlarla ilgili herhangi bir düzenleme bulunmuyor. İsrail uluslararası hukuk önünde Gazze ablukasına yönelik bir taahhüde girmezken Hamas şartı da açıklanacak metinde yer almıyor. Türkiye Gazze limanının açılmasından tamamen vazgeçerek, Ashdot limanına yardım sevkiyatını kabul ettiği mutabakat, anlaşma metninde yer almıyor...

Tarafsız dış politika

Demek ki iktidarın meydan muhaberesi kazanmış gibi bir üslupla ilan ettiği İsrail'le imzalanan mutabakat Gazze konusunda İsrail'in tam başarısıyla sonuçlanmıştır. Ne yazık ki uluslararası ilişkilerde çok güçlü bir ordu, bu orduyu ayakta tutan sağlam ve üreten bir ekonomi gerçeğini iktidar değerlendirmekten uzaktır.

Dış politikada akla, gerçekçiliğe ve tecrübe birikimimizi değerlendirmeye muhtacız. Mezhepçiliğe dayanan bir dış politika anlayışının ülkeye hiç bir şey kazandırmadığını görmek zorundayız. Dünyanın en karışık din, mezhep, cemaat ilişkilerinin yaşandığı Orta Doğu zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları sebebiyle emperyalist güçlerin her an patlatmaya hazır oldukları bir bomba gibidir. Bölgedeki kavgalardan dikkatlice uzak durmak, tarafsız dış politika çizgisini dikkatle takip etmek elzemdir. Türkiye'yi kavga ortamında tutarak devamlı kavgalara sürükleyerek hiç bir yere varamayız.

Yazarın Diğer Yazıları