Türkiye böyle çökertiliyor!..
Gericilikle geri kalmışlığın dörtnala koştuğu bir ülkede, sosyal yaşamdan cumhuriyetin kazanımlarına, ekonomiden eğitime kadar her şey hızla geriye gidiyor ve toplum da huzur açısından eski günleri aramak zorunda kalıyor...
Ancak buna rağmen, Türkiye''de AKP''nin iktidara gelişi ile birlikte her alanda yaşanan yozlaşma, erozyon ve yıkım belki onarılabilir;
- Elbette iktidar değiştiğinde, ekonomiyi düzeltebilecek etkili önlemler alınabilir...
- Türkiye''yi karpuz ve saman ithalatı ile tamamen dışa bağımlı hale getiren tarım politikası, olası yeni bir hükümet tarafından yeni tedbirlerle belki ayağa kaldırılabilir...
- Çevremizde tek dost ülke bırakmayan skandal diplomasi ilişkileri de Atatürk''ün "Yurtta sulh cihanda sulh" politikasını şiar edinecek yeni bir iktidar tarafından elbette rayına sokulabilir...
- "Açılım, çözüm" iddiasıyla, PKK''yla masaya oturulması sonucu, yüzlerce Türk askeri ve polisinin hendek çatışmalarında şehit olmasına da yol açan terörle mücadeledeki hatalar milli birliğe sarılacak bir iktidar tarafından daha etkili sürece çekilebilir...
- Ve tabii ki Atatürk''ün mirasını yerle bir eden özelleştirme yağmasıyla çöken tarım, sanayi ve ekonominin bütün kurum ve kuralları da, ülke kaynakları ile kalkınma stratejisini belirleyecek bir hükümetin çabasıyla eski günlere döndürülebilir...
Yani bu ülkede AKP''ye karşı seçenek olabilecek yeni bir iktidar göreve geldiğinde, laik demokratik cumhuriyete sarılarak, Aydınlanma Devrimi''ni rehber edinerek, ulusal bütünlüğe önem vererek son 20 yılda memleketin kangrenleşmiş bütün sorunlarına önemli ölçüde çareler bulabilir... Peki, asıl sorun nedir?..
Eğitimin temeline dinamit!..
Bir dönem ulusal kaynaklarıyla dünya üzerinde "kendi kendine yeten yedi ülkeden biri" olan, ancak son dönemde kalkınma hızı açısından neredeyse Afrika ülkelerinin düzeyine inen Türkiye''de, şu anki en önemli sorun, memleketi büyük bir erozyona sürükleyen iktidar gafletinin yanı sıra, bu gaflet siyasetini ortadan kaldıracak, cumhuriyetçi bir "yönetim seçeneği"nin halen kargaşa içerisinde yönünü bulamaması...
Türkiye; çalmayan- tüketmeyen, milli kaynakları ulusun kalkınmasına harcayacak bir iktidara kavuştuğunda, işte yukarıda saydığımız sorunların büyük bir bölümü önemli ölçüde giderilecek ama geride kalan bir enkaz var ki, onu ayağa kaldırmak belki de 50 yıl alacak!..
Çünkü onlarca siyasetçi, bilge insan ve bilim adamının yüzyıllardır dile getirdiği bir gerçek var ki; "Bir ülkeyi çökertmek istiyorsanız, işte onun eğitim sistemiyle oynamanız yeterlidir.."
Türkiye''de, cumhuriyetin kazanımlarını yok etmenin ve laik eğitimi çökertmenin tek yolunun eğitimi darbelemekten geçtiğini anlayan zihniyetin son yıllarda yaptığı en büyük faaliyet Tevhid-i Tedrisat''ın temeline zincirleme şeklinde dinamitler yerleştirmek!..
İşte bu ihanet siyaseti sadece bürokrasiye mürit militan yetiştiren ve siyasetin arka bahçesine dönüştürülen imam hatiplere öğrenci devşiren tarikat ve cemaatlerden kaynaklanmadı...
Bu yıkımda, 12 Eylül sonrası sağı- solu ezme uğruna, emperyalizmin Yeşil Kuşak Projesi ile bir yandan "ılımlı İslam" yalanıyla devletin içerisine Fethullahçıları yerleştiren, diğer taraftan da tarikat ve cemaatleri destekleyen ihanet siyasetinin de büyük büyük katkısı var...
Harf Devrimi''ne karşı bürokrat!..
AKP ise son 20 yılda kendisini destekleyen büyük bir kitlenin, inanç sömürüsüne teslim olmasının sonucu olarak, yalnızca Atatürk''ün mirası olan ulusal kaynakları özelleştirme rezaleti ile yok etmedi, aynı zamanda Türkiye''yi iğneden ipliğe dışa bağımlı hale getirdi, diğer yandan da ekonomiyi- diplomasiyi- sağlık sistemini- tarımı, velhasıl ülkeyi ayakta tutan bütün unsurları ağır biçimde tahrip etti...
Bu tahribat sırasında en büyük darbeyi de "laik eğitim" aldı...
Bir gecede 5 bin eğitim kurumunun imam hatibe dönüştürüldüğü bir ülkenin her köşesinde tarikat ve cemaatlerin medreseleri açıldı, sübyan mektepleri adı altında küçücük kızlar tesettüre sokularak cumhuriyet düşmanı yetiştirildi ve bir kara plan Türkiye''yi kuşattıkça kuşattı...
Laik sistemle kavgalı bürokratların işgali altındaki Milli Eğitim''de tarikatların cirit atması yetmezmiş gibi, Tevhid-i Tedrisat''a sürekli müdahalelerle eğitim müfredatında bağnazlık sergilendi, tarikat ve cemaatlerin yüzünü güldüren yasalarla- genelgelerle eğitim sistemi iyice karanlığa sürüklendi...
İçinden Atatürk''ün, Kurtuluş Savaşı''nın, laikliğin, Aydınlanma Devrimi''nin çıkarıldığı eğitim müfredatındaki tahribat ve ders kitaplarındaki yozlaşma yetmemiş olacak ki, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk''un görevden alınmasının ardından yeni bakan koltuğa oturunca, gazetelere yansıyan ürkütücü haberler eğitimdeki tehlikenin hızlıca ilerlediğini gösterdi...
Bakınız, medyaya yansıyan son haberde neler yazıyor;
"Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu''nun 5 üyesi görevden alındı, yerine 6 üye atandı. Kurula üye olarak atanan Prof. Dr. Mustafa Gündüz Harf Devrimi''ne ilişkin açıklamaları ile gündeme gelmişti. Gürbüz, Harf Devrimi''ni hedef alarak ''Yeni neslin ancak iktidar yanlılarının yazdıklarını okuyacak olması, gelecek adına büyük bir avantaj ve güven vermişti. Alfabe değişikliği geçmişi unutturmak amacı yanında, yeni neslin neyi, nasıl okuyacağını planlamıştı. Bir de 1930 sonrasında, tarih öncesi mitolojiye sığınılarak kurgulanan dil ve tarih kültürüyle düşünceyi kötürüm haline getiren gelişmeler oldu'' ifadelerini kullandı."
Muhalefet, ülkeyi çöküşe götürecek milli eğitimdeki derin tahribata karşı durmayı düşünüyor mu?..