Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Türkiye ABD'nin Suriye'den çıkmasını istiyor mu?

Soçi'deki İdlib mutabakatı... Erdoğan yönetimini koşulsuz destekleyenler büyük başarıdan bahsediyor. Konuyu sorgulayanlar Türkiye'nin felaketle karşı karşıya kalacağını düşünüyor. Çünkü, hem Türkiye'nin desteklediği silahlı gruplar hem de Nusra-HTŞ grupları mutabakata uymayacaklarını açıkladılar bile.

Krizin zamana yayıldığı, çatışmanın kısa bir süreliğine ötelendiği, mutabakatın kırılgan olduğu aşikâr. Mutabakat yürüse de yürümese de eli silahlı sözde ılımlı-terörist grupların sınırımızın hemen dibinde bir terör kantonu oluşturacağını görmemek imkânsız. Açmaz ve çıkmazdayız.

Son MGK bildirisinde "İdlib çatışmasızlık bölgesine yönelik saldırıların durdurulması konusunda Rusya Federasyonu ile varılan mutabakatın önemine işaret edilmiştir" deniyor. Yani Türk tarafının mutabakatla hedefi Suriye'nin İdlib'e saldırısının önlenmesiymiş. İdlib'de terörle mücadeleye atıf yapılmamış.

Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ise mutabakatla İdlib'den Rus üslerine ve Suriye ordusuna saldırıların önlenmesinin sağlanacağını ifade ediyor. Suriye ve İran yönetimleri de memnuniyetle(!) karşılamış mutabakatı.

Tarafların farklı hedef ve beklentileri olan bu mutabakattan sonuç almak mümkün mü?

MGK bildirisinde Münbiç ile ilgili ifade de dikkat çekici. "Münbiç'in terör örgütünden temizlenmesi için mutabık kalınan yol haritasının hassasiyetle uygulanmasını beklediğimizin..." deniliyor. Sözcü İbrahim Kalın da ortak devriyenin çok yakında başlayacağını ifade etti. Ortak devriye olsa şimdi durumdan farklı ne olacak ki.

Münbiç'le ilgili ABD'nin açıklamalarına bakıldığında Türk tarafının açıklamalarının boşa çıktığını görürsünüz. Çünkü ortada ne yol haritası ne bir mutabakat var. Tamamen bir oyalama. Kimse üç maymunu oynamasın.

İdlib'le birlikte Fırat'ın doğusu konusu konuşulmaya başlandı. Ancak burada da tarafların hedef ve beklentileri farklı.

İran ilk kez 07 Eylül'deki üçlü zirvede Fırat'ın doğusundan sorundan bahsetti ancak dikkat çektiği konu yine ABD'nin varlığı oldu ve ABD'nin çıkarılmasından bahsetti.

Rusya da İran gibi ABD'den bahsediyor ama Rusya'nın tavrı ABD'nin çıkarılması yönünde değil. Rusya daha önce de defalarca söylediği hususu önceki gün Lavrov'un ağzından Fırat'ın doğusu ifadesiyle tekrarladı. Lavrov, Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik ana tehdidin Fırat doğusunda ABD kontrolünde oluşturulmakta olan özerk ve bağımsız yapılardan geldiğini, ABD'nin bu faaliyetlerinden vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye, Fırat'ın doğusundaki sorun olarak PKK terör örgütünün o bölgedeki varlığı ve kontrolünü kastediyor. Erdoğan dün şöyle söylüyordu: Şu an Suriye'nin geleceği için en büyük sorun, Fırat'ın doğusunda kimi müttefiklerimizin himayesinde büyüyen terör bataklığıdır.

MGK bildirisinde "güney sınırlarımız boyunca uzanan Suriye'nin diğer bölgelerinin de bir an önce terörden arındırılmasına yönelik faaliyetlerin artırılarak sürdürülmesi..." deniliyor ancak ne Fırat'ın doğusu ne PKK/YPG ne de ABD'ye atıf yapılmış.

Erdoğan yönetimi ABD'nin terör örgütüne verdiği desteği dile getirmekte ancak ABD'nin Suriye'deki varlığını sorgulamıyor.

İran gibi "ABD, Suriye'yi terk etmeli" ve Rusya gibi "ABD özerk yapılar oluşturarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit etmemeli" konularını gündeme getirmiyor.

Ve ABD, İdlib'de Türkiye'nin sınır güvenliğiyle ilgili tampon bölge oluşturması dahil her türlü tedbiri almasını anlayışla karşılayacağını ve destekleyeceğini bildiriyor.

Bu açmaz ve çelişkiler şu soruları akla getiriyor:

Fırat'ın doğusunda sadece terör bataklığı mı var yoksa sadece özerk bir yapı mı oluşuyor? Her ikisi mi?

Fırat'ın batısında İdlib'den Cerablus'a oluşacak Sünni bölgede Türkiye'nin söz sahibi olması havucuna karşılık Türkiye de ABD'nin Fırat doğusundaki faaliyetlerini görmezden mi gelecek?

Eğer ABD, YPG ile PKK'nın bağını kestiği konusunda Türkiye'yi ikna ederse oluşan PYD yapısını kabullenecek mi?

Fırat'ın doğusunda da uygulanacağı söylenen Münbiç'teki sözde yol haritasının, hiç ilerleme olmamasına rağmen, iyi gittiği bunun için mi sıkça vurgulanıyor?

ABD, Münbiç'te birkaç YPG'li kaldı derken sözde çekilmeleri gözlemleyemeyen, sınırından içeri giremeyen Türkiye bu boş lafları görmeyip Fırat doğusu için de aynı açıklamaları kabullenecek mi?

Türkiye bunun için mi ABD'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini, Suriye'yi terk etmesi gerektiğini hiç ifade etmiyor?

Birbirlerinin kazanımlarına laf etmeyen ABD ile Türkiye arasında, Rusya ile ABD arasında olduğu gibi, de facto bir mutabakat mı var?

Türkiye kontrolünde de olsa Suriye'de özerk bir bölge önce Suriye sonra Türkiye'ye tehdit oluşturmaz mı?

Yazarın Diğer Yazıları