Türkçülük yapayım derken kutsal kitap icat etmek...
FiruzQurbanî, Azerbaycanlı bir yazar, kocaman bir kitap yazmış “Hürremilerin kurtuluş inanç kitabını Cazim Kardeşime sunarım” diye de yazarak imzalamış ve değerli bir Türkçü dostum aracılığı ile bana yollamış.
Evet “Qurtuluş İnanç/Hürrem İnanç” bu kitabın adı. İslam tarihindeki Hürremileri ve Babek’i anlatıyor, ama bu anlatım, tarihsel boyutları dışına taşarak yeni bir din, vahiy, peygamber ve Türkçe bir kutsal kitap olarak karşımıza çıkartılıyor. Ve bu çıkartmalara kaynak ve kanıt da göstermeye çalışıyor yazar. Güney Azerbaycan’ın Culfa şehrindeki Keçi Kalesi’nde bulmuş güya bu kutsal metinleri, bunlar korunuyormuşlar emin bir yerde, şimdilik gösterilmeyecekmiş kimseye.
Yazarın sunduğu din, Arap düşmanlığını esas alıyor. Bu öyle bir düşmanlık ki, Hazreti Muhammed ve Kur’an da hedef alınıyor.
İşte bir örnek: “Ay Bay Bek! O Araplara de ki, siz nece özüze (nasıl kendinize) hak verebilirsiz ki, bir kadını mal varlığı teki (gibi) göresiz ve onları mal teki alıp kullanasız ve hoşuza gelmeyende de onları eli boş küçeye (sokağa) atasız, siz öz yaptıklarınızın ne qeder canavarca olduğunu bilir misiz?”
Evet, sanırım anladınız, bu dinin peygamberinin adı da Babek’in Türkçe versiyonu: Bay-Bek. Bay-Bek diyor ki: “Tanrı meni yeryüzüne elçi seçti ve görev verdi ki, Arapların acımasız zorbalığına son verelim. (...) Arapları Turan yurdundan kovup çıkaralım.”
Bay-Bek’in ya da yazar FiruzQurbanî’nin “Kutsal Kitabı” 19 bölüme ayrılmış. Bu bölümler Kur’an’ın cüzlerine karşılık geliyor, Başlangıç Sözleri ile başlıyor. Kıvram Sözleri, Şire (içki) Sözleri, Soy (Aile) Sözleri, Gülseren Sözleri, Güvenç Sözleri, Dan (Tan) Sözleri, Güneş ve Axar Sözleri ile devam edip gidiyor...
Bu sözlerde hep Kur’an’a karşılık veriliyor, kendi yaklaşımları sergileniyor. Söz gelimi şire sözlerinde şunlar deniyor: “Yirmi yaşından önce şire içmeyin”, “Şirelere çok vergi koymamız gerekir”
Bayram sözlerinde Yenigün (Nevruz) Bayramı’nın tek dini bayram olduğu işleniyor...
Kıvram sözlerinde ise “Heç kimin Tanrı üçün kimseni öldürmesi gerekmez” deniyor. Yine Bayram sözlerinde bu biraz daha ayrıntılanıyor: “Onlar o Kur’an adı verdikleri kitapta menim (Tanrı) dilimce yazmışlar ki savaş sizin hoşuza gelmese de sizin üçün yararlıdır, Tanrı üçün ölün, Tanrı üçün öldürün. Düzü (doğrusu) bu ki, bele bu söz sadece pozqunculuq yapan adamların sözleridirler, savaşmak veya savaş sözü Tanrı’ya yakışmayan bir sözdür”
Böyle diyor ama sıra Araplarla mücadeleye geldi mi ağzı ve tavrı değişiyor Firuz’un ya da Bay-Bek’in o kitapta: “Goşunlar gurun (silahlı birlikler kurun), Araplarla savaşın. Tanrı gökten inip sizi zorba Arapların zorbalıklarından kurtarmayacak.”
Evet uzatmaya gerek yok, bu kadar örnek yeter... Yazar, İslam’a alternatif, Türkçe ve Türkçü bir din yaratmak isterken kendisi ile çelişkiye düşüyor. Yukarıya aldığım “sözlerde” görüldüğü gibi üslup Kur’an üslubu, öyle Kur’an üslubu ki, “Esirgeyen ve başlayan Tanrı’nın adıyla”, demek yerine “Sevgili Tanrı’nın adı ve yâdı ile... Tanrı sevgi sahibidir” denilerek bir mukallitlik yapılmış olunuyor.
Yazık... Firuz Qurbanî Türkçülük yapmak istiyorsa, binlerce yol bulabilirdi, İslamiyet’le bu yol ve yöntemle uğraşmasına gerek yoktu. Hiç iyi etmemiş...