Türkçülük ve Kürtçülük kardeşliği!
Türkiye’de pek çok “sorun” ve o sorunların “kendi içinde sorunları” var.
Meselâ pek çoğumuz yok desek de hem bir “Kürt(çülük) sorunu” hem de “Kürtlerin sorunları” var.
Yine Türkiye’de bir “Türk(çülük) sorunu” ve yine Türkiye’de “Türklerin sorunları” var, hem de büyük ölçüde.
İsterseniz azıcık “Kürt(çülük) sorunu” ve “Kürtlerin sorunlarından” bahsedelim.
Kökleri neredeyse iki yüzyıla uzanan “Ayrı devlet istiyoruz” diye başlayan ve bugün sayısı 32’ye ulaşan Kürtlerin isyanı bu topraklarda bir “Kürt sorunu” olduğunun elle tutulur delilleri değildir de nedir? Hiç bu isyanlar olmamış olsa bile Kürtlerin bin yıldır birlikte yaşadıkları Türklerden farklı pek çok sorunu yok mudur? Meselâ toprak ağalığı, töre cinayetleri, biraz daha fazla işsizlik, biraz daha fazla eğitimsizlik, biraz daha fazla “kayıt dışılık” Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı coğrafyanın realitesi değil midir ve Kürtlerin bu sorunları bir bakıma “Kürt sorunu” dediğimiz “ayrılıkçı sorunları” tetiklemiyor mu? Yahut en azından “Kürt(çülük) sorununu” kaşıyanlar “Kürtlerin sorunlarını” değirmenlerine su olarak taşımıyorlar mı? “Kürt(çülük) sorunu”na da “Kürtlerin sorunlarına” da kayıtsız kalan Türkler varsa, ki olmuştur, olmasa idi Türkiye bugünleri yaşamazdı, onlar bir Türk olarak “sorun” ve “sorunlu” değil midirler?
Şimdi belki can sıkacak ama bütün kalbimle inandığım bir şey söyleyeceğim: Bu ülkede “Türk sorunu” ve “Türklerin sorunu” çözülmeden ne “Kürt(çülük) sorunu” ne de “Kürtlerin sorunu” çözülebilir. Şimdi biraz daha sıkı durun çünkü daha can sıkıcı bir şey söyleyeceğim: Bu topraklarda “Türk sorunu” ve “Türklerin sorunları” Kürt sorunu ve Kürtlerin sorunlarından daha çok, daha derin, daha zor ve çözümü daha masraflı iki sorundur. “Türk sorunu” ve “Türklerin sorunları” çözüldüğünde Türkler dünya için sorun olmaya başlıyor, öyle olduğu için de dünya, daha doğrusu Batı “Türk sorunu” ve “Türklerin sorunları” çözülmesin diye bütün maharet ve imkânlarını sürekli servis ediyor. Hatta “Kürt(çülük) sorunu” ve “Kürtlerin sorunları” da “Türk sorunu ve Türklerin sorunları” çözülmesin diye, Türkler sorun olmasını isteyenler tarafından beslenip
durmaktadır.
Velhasıl Türk olmak, zordur!
Hem de çok zordur.
Çünkü bir Türk hem Türklük sorununu, hem Türklerin sorununu, hem kendisini sorun olarak gören bütün Batı’yı, hem kendi içerisinde Türk ve Türklüğü sorun gören etnik unsurların sorunlarını çözmek (veya Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi ezmek) mecburiyetindedir. Ülke, bunlardan bir tanesini bile halledemediğinde koskoca bir bünyede bir diş ağrısı nasıl kişinin hayatını kâbusa çevirirse Türk’ün ve Türklüğün hayatı da anında kâbus halini alıveriyor, bugün yaşadığımız “sorun(lar)” işte böyle bir şey maalesef.
Pekiyi, şu günlerde olan ne?
Açık söyleyelim bugün “Türkçülük ve Türklerin sorunlarında” da Türk ve Türkçüler, “Kürtçülük ve Kürtlerin sorunlarında” da Kürt ve Kürtçüler başat değil. Nereden biliyorsun diyecek olursanız, ortaya “öneri” olarak sürülen cümle “çözüm”ler “ayrılık üzerine” de, ondan deriz.
Oysa bu ülkenin Türk’ü de, Türkçüsü de, Kürt’ü de, Kürtçüsü de geçmişte yaşanan 32 isyana rağmen bir arada olmayı bir şekilde başarmışlarsa, bu, ayrı gayrılığın her iki unsura da zarar vereceği şuurunu taşımaları sayesindedir.
Bugün bu şuur, gerçek Türk ve Türkçüler ile gerçek Kürt ve Kürtçülerde yine vardır ama “masadakiler” ve onları “masaya oturtanlar” artık ve maalesef onlar değildir ve asıl tehlike de işte buradadır.