Türkçü-İttihatçı Küçük Kâzım (Yurdalan)
Harbiye yıllarında Ömer Naci ile tanıştı ve oradaki Türkleri uyandırıp ayaklandırmak için İran’a gitti. Sapına kadar Türkçüydü. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Doğu’da 6 numaralı fedaisiydi. Uzun yaşamında büyük ülküsü hep “Turan”dı. Nihal Atsız’a Kars’tan ve Erzurum’dan destekler veriyordu aşk ile: “İşte bu hakikatlerdir ki, Nihal’in makalesinde belirttiği gibi dost ve düşmanın anlaşılması ve geç kalınmadan sinsi ve maskeli müfsidlerin meydana çıkarılması noktasında durulması gerekmektedir.”
Özel evrakı arasında çıkan arkadaşı Fahri Kantaroğlu’nun “Erzurum Dadaşları Bar Oynarken” adlı şiiri, Türkçülüğünün belirgin bir ifadesi: “Galip gelir her zaman akımız karamıza/ Kahpe ruhu taşıyan giremez aramıza/Çal zurna oynayalım sekme barını hele/Mert delikanlılar tutuşun el ele/Nağra sesi çınlasın ufuklarında yurdun/Yalan değil gerçekten torunuyuz Bozkurd’un”
Alevileri çok seviyor, niye biliyor musunuz? “Çünkü İslam’ın en kahraman adamını seviyorlar.”
“Küçük Kâzım” ya da “Komitacı Kâzım” olarak bilinen Kâzım Yurdalan, 1881 Erzurum doğumlu bir Türk subayı. Birçok yerde görev yaptıktan sonra Jandarma sınıfına ayrılıyor. Muş ve Rize’de başarılı görevler, sonra Trabzon Alay Kumandanlığı. Çok seviliyor Trabzon’da, çevredeki Ermeni ve Rumlara gün verip ışık vermiyor. Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul ve bazı yerli işbirlikçileri onun hakkında soruşturmalar açıp görevden aldırmak istiyorlar. Aldırmıyor, Trabzon’daki milliyetçileri örgütlüyor, Trabzon Muhafazai Hukuk Cemiyeti’ni kurdurtuyor. Bir Ermeni Savcı yolluyor İstanbul, Kâzım Bey’i ve milliyetçileri halletsin diye, Trabzonlular onu hallediyorlar bir gece. Fakat mutlaka tutuklanacağı haberi geliyor, emekliliğini istiyor, Erzurum’a kaçıyor.
Erzurum’da Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyeti’nin kuruluşu için uğraşıyor. Erzurum Kongresi toplanacak fakat Mustafa Kemal Paşa delege bile değil, Kâzım Bey istifa edip yerini ona bırakıyor.
1920 Eylül-Ekim ve Kasım aylarında yapılan Doğu Harekâtı için seferberlik ilan ediliyor, Kâzım Bey, ihtiyat subayı olarak yeniden orduya katılıyor, çok sevdiği 9. Tümen Komutanı Deli Halit Paşa’nın emrinde 29. Alay Kumandanı olarak çarpışıyor, Kars’a ilk giren birlikler onların birlikleri. Halit Paşa bu mutlu olay nedeniyle daha sonra “Karsıalan” soyadını, Kâzım bey de “Yurdalan” soyadını alacaktır.
Sonra ayrılır yeniden askerlikten. 1921-1935 arasında Kars’ta ticaretle uğraşır. Hayatı fırtınalıdır, geçim sıkıntısına düşer, yurdun çeşitli yerlerinde görevler yapar. 1945-1950 arasında Erzurum Belediye Başkanı olur, değerli hizmetler verir. 1958’te geçim sıkıntısı sebebiyle Erzurum Belediyesi ona yaşam boyu yardım kararı alır.
En büyük övüncü Atatürk’ün büyük nutkunda birkaç yerde kendinden söz etmesi ve aldığı kırmızı şeritli İstiklal Madalyası olan bu değerli Türk evladı 1962 yılında ölür. Mezarına şu sözünü yazarlar: “İnkılapçının maddi varlığı, içinde yattığı toprak olmalıdır”.
Bütün bu yazdıklarımın ayrıntıları, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü tarafından yayımlanan 620 sayfalık “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir İttihatçı Kâzım Yurdalan” adlı kitapta var. Kitabın yazarı
Dr. İsmail Eyyüpoğlu.