Türkan Saylan'ın annesi!
Türkan Saylan’ın annesi Hıristiyan mı?
Tirajı on binleri, yüz binleri aşan ve okurlarının, “Benim gazetem doğru yazar” inancında olduğu gazeteler, “Türkan Saylan’ın annesi Hıristiyan” diye manşetler attıkları için, bugün, yazımızı, üç ilde başlatılan El Kaide operasyonuna değil de, bu konuya ayırdık.
Oysa tam da bugünlerde Avrupa Birliği bir rapor hazırlayarak, “PKK tehdit değil” diyor, yâni, “Beni sokmayan yılan bin yaşasın, PKK mâdem Türkiye’yi bölmek için silaha sarılmış durumda ve mâdem öldürdüğü insanlar Türkler ve Kürtler, öyleyse, bulaşmaktansa, çalıyı dolaşayım” yaklaşımı sergiliyordu.
Pekâla Türkiye de Avrupa ve ABD’nin yaptığını yapar, “El Kaide Türkiye için bir tehdit değil” der, hatta, AB ve ABD’nin PKK’ya davrandığı gibi davranır, El Kaide’li militanlarla görüşür, “Sakın ola Türkiye’de eyleme kalkışmayın, canınızı yakarım, biliyorum ki, şu anda şöyle bir eylem hazırlığı içersindesiniz, ben sizi, iyisi mi Avrupa’ya geçireyim, ne halt yiyecekseniz orada yiyiniz!” diyebilirdi.
Türkiye bunu yapmadı, yanardöner Avrupalı gibi değil, devlet gibi davrandı.
Neyse..
Gelelim, Türkân Saylan’ın annesinin Hıristiyanlığı bahsine.
İşin başında sapla samanın karıştırılmamasının altını çizelim.
Evet, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, PKK’lı militanlara burs verdi ise ve hele bunu o kişilerin PKK’lı olduklarını bilerek yaptı ise, dernek bu millete hesap vermelidir. Yine bu dernek Kiliseler Birliği’nden yardım alıyorsa, bu da bilinmeli, sebebi sorulmalı, soruşturulmalıdır. Eğer Türk Milli İstihbarat Teşkilatı, ÇYDD hakkında, “Misyonerlik yapıyorlar” raporu verdi ise, işin peşi bırakılmamalıdır. Hiç kimse, “Misyonerlik yapmak suç değildir” diyemez. Sen milletten para toplar, o paraları burs olarak verdiğin öğrencilere Hıristiyanlık telkininde bulunursan, bu, misyonerlik olmaz, para vererek din değiştirmeye zorlamak, hadi zorlamayı bir kenara bırakalım, ikna etmek olur. Evangelist Kilise, Irak’ta böyle yapıyor. Bunu, aç, açık, anne-babasız, devletsiz, yani sahipsiz kalmış Iraklı çocuklara yeşil dolarlar vererek yapıyor.
Yine.. Asker içerisinde kimi generaller, askeri öğrencileri ÇYDD’den burs alan kızlarla tanıştırarak cumhuriyete sahip çıkan gençler olarak yetiştirmek istedilerse, bunun da hesabının hukuk yoluyla sorulması gerekir.
İddia doğru ise, çok çirkindir. Her türlü iddia araştırılmalı, hiç kimsenin kanun karşısında dokunulmazlığının olmadığı, iftira atıldı ise de, müfterinin erinde geçinde hesap vereceği cümle âleme kanunlar çerçevesi içersinde ispat edilmelidir.
Ben başka bir şeyden, üstelik, din kardeşliği adına, bahsediyorum. Türkan Saylan’ın annesi İsviçreli bir Hıristiyanken, Türkiye Cumhuriyeti uyruğuna geçmiş, Saylan’ın babası ile evlendikten sonra Müslüman olmuş, Müslüman olarak ölmüş ve Müslüman mezarlığına gömülmüştür.
“Kalplerde olanı yalnızca Allah bilir”
Yani, o bir Müslüman’dır. Nüfus kayıtlarında bu görülmektedir. Bir Müslüman, bu gerçeği bile bile, nüfus kaydının Hıristiyanlıkla ilgili ilk yarısını görüp, Müslüman olduğuna dair ikinci yarısını okurlarından gizleyerek, bunu, tirajı yüz binleri, on binleri bulan gazetesinde haberleştirirse, o haberi kaç kişi okudu ise, işte o kadar kişiyi bir iftiranın tarafı yapmış olur. İslâm’a göre, sebep olan yapmış gibi olduğundan, o haberi o şekilde yapanlar, milyonlarca kişinin işlediği, işlettirdikleri günahı da sırtlanıverirler..
Bu, altından kalkılmaz bir kul hakkıdır.
Kardeşler, bu akıl işi değildir. Bilinmelidir ki Peygamberimizin eşleri de önceleri müşriktiler, sonradan bizim annelerimiz oldular. Meselâ Safiye Validemiz bir Yahudi kızı değil miydi?
Rabbim bizleri annelerimizin şefaatlerine nail eylesin ve gazetecilik yapıyorum diye dinini ve bütün hayır amellerini çöp sepetine attığının ve başkalarına ait günahları kendi eliyle kendi sırtına yüklediğinin farkında olmayan meslektaşlarımıza da, basiret ve kendi haberlerini, o haberi yaptıkları el ile tekzip ederek, helalleşmeyi nasip etsin.