Türk ve İslam’ın lider kadınları
Ahmet Vehbi Ecer, sözüne ve ilmine en çok güvendiğim ilahiyatçı-yazarlardan biridir. Onun İmam Matûridî adlı değerli eserini, geçtiğimiz yıllarda bu köşede tanıtmış, ’Kartal Gözüyle Laiklik’adlı kitabımda da yararlanmıştım çokça.
Ecer’in Yesevi Yayıncılık tarafından yayımlanan yeni bir yapıtı var şimdi elimde. Yeni bitirdim, yine beğendim, yine bilgilendim, yine herkese hararetle tavsiye etmekteyim.
“Tarihte Lider Kadınlar ve Fatma Bacı” adını taşıyan bu kitapta Ecer, önce İslam’ın ilk dönemindeki lider kadınları, tüm yönleriyle, abartıdan ve safsatadan uzak olarak anlatıyor. Hazreti Hatice, kadının çalışabileceğine ve gerektiğinde erkeğe evlenme teklif edebileceğine dair güzel ve yeterli bir örnek, Hazreti Fatma onun ve Peygamber’in kızı, babasının mirasını vermediği için Hazreti Ebubekir’e biat etmiyor, ölünceye dek muhalefet ediyor, doğru bildiğini savunuyor ödünsüzce. Hazreti Ayşe, siyasi konularda başarısız, ama ilim konusunda ileride, yanlışları doğrultacak kadar güçlü bir belleğe ve yorum yeteneğine sahip.
Adı güzel Muhammed “Allah dünyada bana kadınları ve güzel kokuları sevdirdi; gözlerime teselliyi de duada buldum” diyor. Prof. Dr. Hüseyin Atay “Kur’an’da kadınlığın erkeklikten daha az değerli olduğunu bildiren hiçbir ayet yoktur” diyor.
Ve Türk Tarihi... Kadın, İslam öncesinde baş tacı, İslam’ı da önce böyle algılıyoruz, fakat sonra işler değişiyor, kadına, İslam’a göre değil, Arap örf ve adetlerine göre bakmaya başlıyoruz zaman zaman, yer yer. Bakmadığımızda, önemli ve görkemli örnekler çıkıyor karşımıza. Bu kitapta bunlara ilişkin çok örnek var. Hayme Ana, Kadıncık Ana, Türkân Hatun, Altuncan Hatun, Saide Hatun (ve İslam öncesinden Bug Arık Hatun, İlbilge Hatun ). Bayrak kadınlar... Bunları bilmek ve örnek almak, Türklüğün farzı...
Gizemli Kadın Efe
Etem Oruç dostum, Aydın’ı ve efeleri yazmaya devam ediyor. Yeni kitabının adı: “Gizemli Kadın Efe” (Berfin Yayınları).
Efelerin yalnızca erkekler arasından çıktığını sananlar yanılırlar fena halde. Türk Kadını, Yörük Kadını, haksızlık ve zulüm arşa çıktığında ve bu zulmün hesabının sorulma yeri olan dağlar boş kaldığında, kuşanıp silahı, atına atlamış, çıkmıştır yurdunun dağlarına.
Etem Oruç, işte bunların öykülerini anlatıyor o güzelim, akıcı ve gökçek betimlemeli üslubuyla. Yalnız bunları mı? Hayır, bilge kadınları da... O bilgeler ki hâlâ şamanlar... Bunlardan Ulugış Ana, bakın neler diyor: “Yükseklerden kimseye zarar gelmez oğul. Kartal bile yükseklere yuva yapar. Yüksekler hak yeridir. Tanrı dileklerini çabuk kabul eder. Can taşıyan her insan hareketli olmalı... Hareketsiz su bile kokar kirlenir.”
Ve “Ay Şöleni” , Ayçin Nine’nin kaçırılma öyküsü... Bir efe kolundan tutup kaçırıyor onu genç kızken. Varınca menzile, anlaşılıyor ki kardeşinin oğlu için kaçırılmış. Diyor ki Ayçin “Bu oğlan beni kaçırsaydı onunla seve seve evlenirdim. Beni kaçıracak kadar yüreği olmayan bu oğlan bana nasıl sahip çıkacak?” Hak veriyor Efe Ayçin’e, evine geri götürüyor.
Gizemli Kadın Efe, bir değil, birkaç... Öyküleri gerçekten gizemli... Sarı Kız’ın, Hafsa Hatun’un, Gördesli Makbule’nin, Emir Ayşe Efe’nin, Çiftlikli Kübra Efe’ninkiler de öyle.
Ve söylenceler bunlara değgin... Gizemli Kadın Efe’nin kendisini attığı çağlayandan, sabah akşam ışık demeti yağıyor, halk bu Efe’nin ışık olup göğe yükseldiğine inanıyor.
Bu ışık aydınlatıyor Aydın lini bence, Etem Oruç’un kalemi de bu ışığı saçıyor.
Ne güzel...