'Türk sorunu' aynasında mankurtlaştırma taktiği
Türkiye’de Kürt sorunu, şu sorunu, bu sorunu yoktur. Türkiye’de Türk’ün kimlik ve kişiliğinin iğdiş edilmesi, Türk’e Türk düşmanlığı propagandası yapılması, Türk’e kendi eliyle kendi idam fermanını, kendi tasfiye sürecini imzalattırma sorunu vardır!
Türk’ü mankurtlaştırmanın usturuplu yöntemlerinden biri, onun önüne suni, gerçekdışı, sanal, hayalî bir takım sorunlar koyarak onu oyalamak ve kendine dönüp bakmasını engellemektir. Dışarıdan emperyalist odaklar, içerden onların işbirlikçileri uzun zamandır bizi böyle sanal sorunlarla yordular, sersemlettiler, kafamıza vura vura bunları gerçek sorunlar sanmamızı sağladılar. Gece gündüz bu gerçekdışı, hayalî sorunları tartışıp duruyoruz. Türk, bir türlü kendi gündemine ve kendi asıl sorunlarına gelemedi.
Türkiye’de Ermeni sorunu yoktur. Türkiye’de Atatürk’ün bu vatanı çok büyük çoğunluğuyla Müslüman Türklerin yaşadığı bir ülke hâline getirmesinin sindirilememesi ve Türk vatanının kilise ve misyoner açılımlarıyla tekrar Müslüman ve Türk olmayanlar tarafından doldurularak Türk’ün boğulmak istenmesi sorunu vardır.
Türkiye’de Kürt sorunu, şu sorunu, bu sorunu yoktur. Türkiye’de Türk’ün kimlik ve kişiliğinin iğdiş edilmesi, Türk’e Türk düşmanlığı propagandası yapılması, Türk’e kendi eliyle kendi idam fermanını, kendi tasfiye sürecini imzalattırma sorunu vardır...
Türkiye’de Türk kimliğiyle derdi olan, ilminin irfanının ne olduğu belirsiz, kerameti kendinden menkul bir takım adamların şeyh diye, cemaat lideri diye Türk’ün tepesine oturtulması ve Türk’ün İslam adı altında İslam’la alakası olmayan bir takım ruhbanlık törenleri ve ritüelleriyle mankurtlaştırılması sorunu vardır.
Türkiye’de Türklük karşısında alerjisi olan bir takım adamlara, alavere dalavere ile, politika oyunlarıyla, eş dost, aşiret, ağa, dayı, hemşehri, partidaş iltimaslarıyla bolca paralar, fonlar, krediler, imkanlar, bilmem neler verilerek patron yapılıp gariban Türk halkı da işçi ve müşteri konumuna itilerek az bir ücretle onların kölesi yapılması sorunu vardır.
Türkiye’de sinsi bir şekilde Türk düşmanlığı yapıp öbür taraftan etnik ırkçılık yapmayı siyaset diye yutturan bir takım kişileri Türk milletine seçtirerek başlarına siyasetçi diye dikilmesi ve onların da oylarını aldığı Türk’ü sinsice tasfiye etme çabası sorunu vardır...
Türkiye’de Atatürk’ün öncülüğünde Türk milletinin tam bağımsız ve bağlantısız hür bir devlete sahip olmasının Türk düşmanlarında hazımsızlık
meydana getirmesi, bunun için ne
yapılıp edilip Türk milletinin elinden devletinin, sosyal, ekonomik, kültürel müesseselerinin alınmak istenmesi
sorunu vardır.
Türkiye’de Türk milletinin iç ve dış siyasetinin Avrupa Birliği, Amerika, İsrail gibi emperyalist sömürgeci güç odaklarının siyasi organizasyonlarına teslim edilmek istenmesi, böylece Türk’ün bağımsızlıkçı millî siyasi
iradesinin yok edilerek köleleştirilmesi sorunu vardır.
Türkiye’de Türk milletinin kendine olan özgüveninin yitirilmesi, güdükleştirilmesi, Türk milleti adam olmaz denilerek bu özgüven aşımının sürdürülmesi, adam olmamız için gavurların güdümüne ve yönetimine girmemiz gerektiği
yolundaki sefil sözlerin büyük fikir
ifadeleriymiş gibi ortalıkta dolaşması
sorunu vardır.
Türkiye’de Türk ordusunun değişik bahane ve gerekçelerle etkisiz hâle getirilmesi, yıpratılması, olur olmaz şeylerle suçlanması, hatta tasfiye edilmesi, eşkıyabaşının paşa yapılması istek ve çabaları ve böylece Türk milletinin savunmasız hâlde bırakılıp kolayca emperyalist sömürgen dünya devletine teslim edilmek istenmesi sorunu vardır.
Hasıl-ı kelam Türkiye’de Türk’ün kendi varlığından habersiz, kendi
diline, dinine, kimliğine, tarihine,
ecdadına, kültürüne, bağımsız millî
siyasi iradesine, yer altı yer üstü zenginliklerine, toprağına, devletine tamamen yabancılaştırılarak mankurtlaştırılması sorunu vardır.
Bütün bu sorunların kaynağı da, Türk’ün değişik yöntemlerle mankurtlaştırılma operasyonuna maruz bırakılışını idrak edememesidir.
Prof. Dr. Nurullah Çetin
+++
Dün gece biz uyurken...
2010’u 2011’e bağlayan gece..
Şırnak’ta operasyon vardı, tam da
açılım konuşulurken, 2 dil özerklik
masalları anlatılırken..
Siz hiç 12’ye beş kala sırtınızda
taşıdığınız yaralı arkadaşınız ölmesin
diye dua ettiniz mi?
Ya da yılın son havai fişek gösterisi
başınızın üzerinde uçuşan izli mermiler
oldu mu? Sabahın ilk ışıklarıyla şehidi
almaya gelen helikopteri umutla
beklediniz mi hiç?
Yeni bir yıla girdiğinizi anlamadan, VATAN SANA CANIM FEDA diyebildiniz mi?
Gazi ordumuza ve askerimize yapılan hakaretlere ne kadar daha dayanabileceğiz bilemiyorum, ama bu ordu da bu askerler de bizim evlatlarımız. Onlar olmaz ise biz de olamayız. Bu bayrak dalgalandığı müddetçe nefes alabiliriz çünkü.
Uğur Mumcu’nun dediği gibi galiba “Vurulduk ey halkım!”
Dün gece biz uyurken, sahip olduğumuz değerler biraz daha yitip gitti.....
Bülent Selçuk
+++
Eeey vicdan sahipleri!..
2011 seçiminde AKP’ye oy vermek isteyenler, 2011 yılı başından itibaren gerçekleştirilen bu tahliyeleri unutmasınlar, vicdanlarının sesini dinlesinler, kendilerini bu katiller tarafından öldürülmüş insanların ve acı çeken yakınlarının yerine koysunlar, ona göre oylarını kullansınlar diyorum.
Sefer Çetinkaya
+++
Conk Bayırı’nın “ana dili”
Benim de bir dilim vardı. Sadece
“bizim” konuştuğumuz.
Mesela; Trablusgarb, Sarıkamış, Viyana gibi.. Bilmediğiniz Çanakkale gibi... Sizin hiç bilmediğiniz Kırım gibi. Arkamızdan bilmediğiniz dillerde söylenen ağıtların koptuğu yerler. Parayla alınamayan, torpilin şarapnel anlamı taşıdığı vicdanların dili!
Sizin adını bile unuttuğunuz siperler kazan insanların dili. Conk Bayırı’nda çürüyen etin kokusu üstümde. “26 Ağustos” Reşat Bey’in onuru bizim dilimizde hala dillerde.
Sizin unuttuğunuz bir dilde hala söyleniyor.
Ali Han Kaçar
+++
Çıktığı son sefermiş
TCDD Akyaka Trenini seferden kaldırdığında da vatandaşa yalan konuşmuştu. “Yolları tamir ediyoruz, tekrar sefere koyacağız” demişlerdi. Kars Milletvekilleri de bu doğrultuda açıklamalar yapmışlardı.
Lojistik merkez açıklamasında da aynı filmi seyrediyoruz. TCDD’nin açıklaması neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Şöyle ki,
1. Kars’ın içinde bulunan Ambar Müdürlüğünü dışarıya taşımayı düşündüklerinden söz ediyorlar. Bunun adı da “Yük merkezi” dir. Bize “lojistik merkez” diye yutturmaya çalışıyorlar.
2.Kars’ın bütün yolların kesişme noktasında olduğu vurgulanıyor, ancak Lojistik merkezin şimdilik 12 merkezde kurulacağını belirtiyor.12 Merkezden birisi neden Kars değil de Erzurum?
3.Kars-Tiflis Bakü., Kars Trabzon. Kars-Iğdır demiryolları tamamlandığında Kars’ın önemi artacakmış.
Peki, Erzurum’un şimdiki öneminin kaynağı nedir? MÜSİAD’ın devrede olması mı?
4.Bütün demiryolları tamamlandıktan sonra yapılması zorunlu hale gelecekmiş. Bu merkezin planlanması, projesi, ihalesi ve yapılması kaç yıl sürer? Oysa en azından Kars-Tiflis-Bakü demiryolu bitmek üzere. Bu tren Kars’a geldiğinde işlemleri nerede yapılacak?
2011 seçimleri için bizi kandırıyorlar.
Settar Kaya / Kars
+++
Böyle bir Türkiye mümkün müdür dersiniz
Yürüyorum... İnsanlar görüyorum, başları dimdik, güler yüzlü..
Mağazaların tabelalarına bakıyorum... Hepsi ulus dilim Türkçe ile yazılmış.
Gazete manşetlerine şöyle bir bakıyorum. Sürmanşetten bir haber...
İncirlik üssü kapatıldı.
NATO’dan çıktık...
Haberler devam ediyor...
Türkiye “İkiz Yasalar”, “Vakıflar Yasası” ve benzeri tüm AB Uyum yasalarını iptal etti..
Tüm ABD Büyük elçileri ve AB komserleri istenmeyen adam ilan edildi...
Türkiye’nin dış borcu SIFIR !
Ergenekon Davası nedeniyle tutuklu bulunan tüm yurtseverler özgürlüğüne kavuştu.
Ergenekon savcıları “Atatürk’e Hakaret” ten mahkum oldu.
ADD yurt savunmasında “TARAF” olduğunu ilan etti.
Başbakan “AB emperyalist bir Haçlı kulübüdür. Türkiye AB’ye girmeyecektir” dedi.
Yabancılara toprak satışları durduruldu.
Tarım ürünlerindeki kota kaldırıldı.
Yabancılaştırılan bankalar Türkleştirildi...
Özelleştirmeye “DUR” denildi.
Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıl dönümü halkın katılımı ile büyük bir coşkuyla kutlandı. Geleneksel Garnizon Koşusu yapıldı.
Ulusalcılar kavga etmekten vazgeçti. Tüm Atatürkçüler ve yurtseverler bir araya gelerek “MİLLİ CEPHE’yi kurdular.
TBMM’deki tüm vekiller ”DOKUNULMAZ“lıklarının kaldırılması için önerge verdiler. Türkiye yolsuzluk ve işsizlikte dünya sonuncusu!..
Gazetelerde okuduğum haberlerle içim aydınlanıyor. Yüreğim hızla atıyor.
Önümde yürüyen bir kadın, yanındaki arkadaşına oğlu için Sümerbank’tan aldığı ayakkabıyı gösteriyor.
Cumhuriyet Meydanı’nda iniyorum. Atatürk Anıtı’nın önünde başım dik duruyor, Gazi Paşa’mın yüzüne utanmadan bakıyorum.
Güneş gökyüzünde parlıyor.. Antalya mis gibi turunç kokuyor.
Sonra...
Sonra bir ses duyuyorum. Derinden ama endişeli bir ses..
”Anne, anne uyan... Sayıklıyorsun..
Figen Özen
+++
Kabusta da olsa yandaşlık utandırıyor
Hep karşı çıktım bu hükümete.. 8 yıllık icraatlarında birtek doğru görmediğimi söyleyip durdum hep!.. Açılımlar dediler!.. Kürt, Alevi, Roman, yetmedi, Ermeni... açtılar da açtılar. Yolsuzluklara çanak tutuldu, yandaşlar korundu, görünmez milyarderler türedi!..
Benzine %70 vegi uygulanırken, altından mücevherden, yakuttan elmastan vergiler kaldırıldı. İşsizlik, kriz, yoksulluk maden kazaları halk çocuklarının kaderi olurken, yandaşlara, bakan çocuklarına, başbakanın çocuklarına fırsat oldu!. “Hepsi burada”lar kuruldu!.., gemicikler oldu, medya oldu, mücevher oldu.. mısır, yumurta, maden işletmeleri, ithalat, ihracat... devlet bankalarından kredi.. yolsuzluklara kalkan, kefalet.. daha da olmazsa yandaşlara makam oldu! Halka da, yoksulluk, iaşe torbası, üç-beş torba kalitesiz kömür, kağıt üzerinde 15.000 dolar milli gelir, yarınlara kaygılı bakış, ayda benzine üç zam..umutsuzluk..çaresizlik kaldı!..
***
Bunları düşünerek yattım gece yarısı. Dalmışım!... Ne göreyim!.Yandaş olmuşum!..
Başbakana, Atalay’a, Çelik’lere, Arınç’a, Bağış’a, Şahin ve Şimsek’e, Gül’e bile sahip çıkar, korur kollar olmuşum!.. Bay Günay bile nasibini almakta övgülerimden!..
Nutuk atmaktayım halka!.. alkış da almaktayım!..
“Kendilerini polisin önüne atan öğrencileri polis yerden kaldırmamalı mıydı!?..
Kirlenen ceketinin davacısı olmamalı mıydı bay Bağış!.. Hem velinimetini, hem kadıya mülk üniversitesini kirli sloganlardan korumamalı mıydı bay Rektör!.. Ne olmuş Başbakan 500 milyoncuk kadar örtülü ödenekten para harcamışsa, 1000’lerce koruması, ve korumalarının onlarca en son model cipleri varsa!..
Bay Arınç, göz mü yumsaydı kendisi memleketindeyken, Ankara’daki evinin önünde suikast tertipleyenlere!..Patates soğan yerine ya silah çıksaydı!?.. Şeyinin şey ettiği şeyini, şey etmese miydi!..
Alkış sesiyle, ürpererek uyandım!.. Kan-ter içinde kalmışım!..Evimin önündeki çam ağacına toplanan kargaların yaygarasıymış beni uyandıran..
Teşekkür ettim kargalara beni bu kabustan kurtardıkları için!..
Uykuda yaşanan bir anlık yandaşlıktan bile utandım!...
Halil Arık
+++
Anahtar cümle
102. Madde gereği yapılan tahliyeler kamu vicdanını epey rahatsız etti. Böyle olunca da sorumlular topu birbirine atarak rahatlamaya çalıştılar. Bu konuda en çarpıcı cümleyi Hizbullah’ın avukatı söyledi:
Yakında Apo’nun da tahliyesini konuşacağız. Bana göre anahtar cümle işte bu.
Av. Selahattin Sekban / Trabzon