Türk Silahlı Kuvvetleri teyakkuz haline geçti..
İmralı’ya, Kandil’e, Avrupa’ya gidip gelen heyetler..
Terör örgütünün inlerine giden ve oralardan gelen mektuplar..
Heyetlerin açıklamaları, mektupların ip uçları..
Kandil’den “sürece evet” başlıkları altında savrulan “savaş” tehditleri..
Bilinçli bir propaganda ile kamuoyunu cani Öcalan’ın Nevruz açıklamasına kilitlediler.
Beklenti ve merak eşiğini yükseltip olumlu algılama için her türlü “bayram havasını” gayet ustaca organize ettiler.
Yazılı ve görsel basının üzerinden sıkılan palavralara inanılmaması gerektiğini bu köşeden dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Kurulan sinsi tuzakları aklımın erdiğince izah etmeye gayret ediyorum.
“Süreç” içinde kamuoyundan saklanan ve de sansürlenen olaylar yok mu?
Var!..
Hafta içinde iki sınır karakolumuza terör örgütü ayrı zamanlarda roket atarlarla saldırılar düzenledi. Rabbime şükürler olsun ki zayiat vermedik.
“Silah bırakma”dan, “sınır dışına çekilme”den bahsedilirken istihbarat ve güvenlik birimleri her gün rapor veriyor; “sınırlarımızdan devamlı teröristlerin içeriye geçiş yaptığına” ilişkin. En son verilen bir rapora göre, Cilvegözü sınır kapısındaki patlamanın ardından önemli sayıda PKK’lı terörist Türkiye’ye giriş yaptı, hem de Özgür Suriye Ordusu kimlikleri ile.
Güvenlik birimlerinin tespit ettiği bu yığılma neyin hazırlığı olabilir ki?
Öcalan’ı dinleyip gaza geldikten sonra Nevruz’da meydanlarda halay mı çekecekler?
...
Bizler, Rio Karnavalı’nın Türkiye versiyonuna(!) hazırlanırken hafta içinde gözlerden uzak çok önemli bir gelişme oldu;
Türk Silahlı Kuvvetleri teyakkuz haline geçirildi.
Gelen emirler kapsamında ülke çapında tüm birliklerden “teyakkuz halinde olmaları” istendi. Birliklerimizdeki nöbetler ve nöbetçi sayıları arttırıldı. Tüm askeri personelin servis saatleri değiştirildi. Özellikle sınır karakolları takviye edildi. Kritik tüm birliklere “daha duyarlı” olunması konusunda sürekli “emirler” gönderiliyor.
TSK’da gergin bir bekleyiş, bu bekleyiş ile birlikte en üst düzeyde alınan tedbirler ve yapılan hazırlıklar var.
Burada bırakalım..
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle ülke çapında şehit ve gazi ailelerine yaptığı ziyaretlerden kısa not aktaralım;
Ziyaretlerde bulunan komutanlardan aldığım bilgilere göre acılı ailelerden “sürece” öyle kuru sıkı atıldığı gibi destek-mestek söz konusu değil. Tam tersi tepkiler var ama “kamuoyuna duyurulamıyor”. Bunun gerekçesi de, “iktidarın her türlü baskısı”..
Bir komutan, yaptığı ziyaretten şu notu anlattı;
“Evlerine gittiğimiz şehit ailelerinden biri aynı zamanda dernek yöneticisiydi. ‘Sürece’ ilişkin sıkıntılarını anlatırken, hesap yaptığını ve Türkiye’de 71 bin birinci derece şehit yakını olduğunu fakat bunların organize olamadığından duyduğu sıkıntıyı dile getirdi.”
Güvenlik birimlerindeki bir istihbarat ile yazıya nokta koyalım. Kaynakların verdiği bilgiye göre; DHKP-C terör örgütü Ankara’da İngiltere ve İsrail Büyükelçiliği ile Başbakan’ın yakın çevresinden birine ses getirecek eylem hazırlığı içinde.
Not’a bir son not da ben düşeyim; Amerikan Büyükelçiliğine yaptığı bombalı saldırıda ölen Ecevit Şanlı ile birlikte Ankara’ya giren iki canlı DHKP-C’li bombacı ve ayrı iki PKK’lı canlı kadın bombacı güvenlik birimlerinin tüm çabalarına rağmen hâlâ yakalanamadı.