Türk Ordusu terhis edilir mi?
Kelimenin tam anlamıyla “Sivil darbe” dir bunun adı... Haklarını aramak için üst mahkemeye müracaat ederek terfi eden üç generali açığa almak aslında AKP’nin açığa düşmesinden başka bir şey değil. 12 Eylül referandumu öncesi darbecilerden hesap sorulacağını, YAŞ kararları ile ihraç edilen askeri personelin haklarının iade edileceği gibi bir yığın vaade bulunan AKP bu memlekette hak arayanın özellikle de asker ise buna hakkı olmadığını kanıtlamış oldu. Dünyanın hiçbir ülkesinde hukuk böylesine çiğnenmemiştir. Dünyanın hiçbir ordusu kendi memleketinde böylesine hakir görülmemiş, böylesi taarruza uğramamıştır.
Herkese günün birinde lazım olacak hukuka başvurmaktan başka suçları olmayan üç generalin üniformasının gasp edilmesinin sebebinin intikam olabileceğine dair duyumlar, karanlığa doğru sürüklenmekte olan ülkenin perişan halinin de göstergesidir. Ne yapmış bu üç general?... Neymiş efendim haklarında soruşturma varmış! Doğrudur hakkında soruşturma olan bu memlekette binlerce insan var. Dokunulmazlık zırhına büründükleri için Başbakan, bakanlar milletvekilleri hakkındaki soruşturmalar bekletiliyor ama... AKP’nin bürokratları için yargının açtığı soruşturmadan çok ne var! Bakan, Müsteşar, Genel müdür, Vali, kaymakam izin vermiyor diye binlerce dokunulmaz yok mu? Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir hakkında 100’ün üzerinde soruşturma var. Ama onu görevden almaya hükümetin gücü yetmiyor. Sırf Adana’yı kaybettikleri için 28 soruşturmanın 27’sinden aklanan MHP’li Belediye Başkanı Aytaç Durak görevden alınıyor. AKP’li olmayana hayat hakkı yok yani...
Ne yapmış bu üç general? Terfi işlemlerinin yerine getirilmesi için yüksek İdare Mahkemesi’ne başvurmuşlar ve yürütmeyi durdurma kararı aldırmışlar. Bakanlığın itirazına rağmen mahkeme yani hukuk kararında direnmiş. Kesin karar bugün-yarın açıklanacak iken generallerin üniformalarını soymak hukukun kararını hiçe saymak değil mi?
Recep Bey Lübnan’a giderken “Bakanlar Kurulu’nun yetkisinden” dem vuruyor. Allah rızası için bu Bakanlar Kurulu’nun yetkisi ayet midir ki tartışılmaz. Bakanlar sonuçta Recep Bey’in emri ile orada oturmakta, yine Recep Bey’in ifadesi ile “İstendiğinde kapıya koyacak” ları kişiler hata yapamaz mı? Nitekim aldıkları hukuk dışı kararlar defalarca Anayasa Mahkemesi duvarına çarparak geri dönmedi mi?
Söz konusu TSK’nın üç generali olduğu için kamuoyunun tepkisine sebep olan bu hukuksuzluk aslında sekiz yıldır memleketin her yerinde, her gün yaşanıyor. Erzurum Milli Eğitim Müdürü tam 20 defa görevden alındı. Her birinde mahkeme göreve iade etti. Sonunda adamcağızı takılan bir kulp ile içeri attılar. Yavaş işlese de hukuk serbest bıraktı... Erzurum Milli Eğitim Müdürü gibi devlet denetleme Kurumu’nun bazı üyeleri de sürgüne gönderildi. Tek suçları AKP’li olmamak.... Verilen yasa dışı emirleri yerine getirmemekti. Değil padişahların, tiranların bile elinde olmayan yetkilerle donanmış bu yönetimin bugün üç generale reva gördüğü uygulama yarın öbür gün Türk Ordusu için “terhis” kararı alırsa şaşırmayacağım. “Terhis” kelimesinin altını bir defa daha çiziyorum... Sevr’de Türk Ordusu’nun terhisi istenmemiş miydi? Terhise karşı başkaldırarak Anadolu’ya geçen, Kuva-ı Milliye’yi teşkilatlandıran Türk generalleri ve subayları “hain” ilan edilerek, haklarında idam kararı çıkarılmamış mıydı !
Burnuma kötü kokular geliyor yine... Sevr’i yırtıp atan Mustafa Kemal’in ordusuna yapılan bunca saldırının arkası kesilmeyecek. Sadece yasal haklarını talep eden üç general kurban edilirse ardından onlarcası, yüzlercesi gelebilir. Terhis ile ilgili düşüncelerime devam edeceğim.