Bundan 37 yıl önce bugün Anavatan Türkiye’nin Kıbrıs’taki kardeşleri olarak bizleri çağımızın en büyük soykırımından, son anda imdadımıza yetişerek, kurtardığı günün şanlı yıldönümüdür. Bugün, soylu bir direniş sonrasında Kıbrıslı Türkler olarak bizlerin, Anavatanımız tarafından özgürlük ve bağımsızlığımıza kavuşturulduğumuz çok anlamlı bir gündür.
Bugün Kıbrıs Türkünün Anadolu’ya, Anadolu’nun ise Yavruvatan’daki biz Kıbrıslı Türk kardeşlerine tekrar kavuştuğu gündür.
Bugün, adanın küçük bir bölümünde, yıllarca insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda bırakılan, göçe zorlanan, horlanan, aşağılanan ve canına-malına kastedilen Kıbrıs Türklerinin mezalimden kurtularak egemenliklerine kavuştukları gündür.
Bugün, yıllarca hayatları tehlike içerisinde cehennem azabı çekerek yaşamak zorunda bırakılan Kıbrıs Türklerinin esaretinin sona erdiği gündür.
Bugün, kilise destekli Rum-Yunan ikilisinin, Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapma sevdasına, Megali İdea ve Enosis emellerine son verildiği gündür.
Bugün, Kıbrıs Türkünün insana yaraşır, onurlu ve şerefli bir hayata yeniden başladığı gündür. Bugün asırlardır adada şehitler vererek,canla, kanla koruduğumuz Müslüman Türk varlığının Kıbrıs’ta sonsuza dek yaşayacağının ilan edildiği gündür.
37 yıl önce bugün, Anavatan Türkiye ile birlikte yürüdüğümüz aydınlık yolda, devletimiz KKTC’nin ilk temelinin atıldığı gündür.
Bugün 20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtının gerçekleştiği Barış ve Özgürlük Bayramıdır.
Kutlu olsun.
Kıbrıs’ta Türk varlığını hazmedemeyenler masa başında bin bir ayak oyunlarıyla Kıbrıs’ın tamamına sahip çıkıp, Türk varlığına ve egemenliğine son vermek istemektedirler. Bunu yaparken de diplomasi, baskı, tehdit, yalan ve dolan dahil her yolu mübah görmekten çekinmemektedirler. Emperyalist planlarla Kıbrıs’ın Yunan yapılmasına asla müsaade etmeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışlarının yoğunlaştığı bu hassas dönemde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hâlâ daha entrika peşinde koşmakta, uzlaşmaz tavrını sürdürmekte ve samimiyetten uzak davranışlar sergilemektedir.
Sözde barış meleği, Enosisçi-faşist Rum lider Hristofyas’ın, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile sürdürdüğü müzakerelerde hedefi tek halka, tek egemenliğe, tek temsiliyete dayalı üniter yapıda, iki bölgeli, iki toplumlu Federal Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. Bu hedefle yaratılmak istenen “tek millet” Kıbrıs Türkünün sonudur. Kıbrıslıca çözüm dedikleri bu formüle göre Kıbrıs Türkü azınlık hakları ile yetinmek zorunda kalarak Rum’un egemen olduğu Rum devletine yama yapılacak ve zaman içerisinde ozmosis yolu ile yok edilecektir.
Cumhurbaşkanı Eroğlu liderliğinde ve Anavatan Türkiye’nin desteği ile Kıbrıs Türkü iki ayrı egemen devlete ve Kıbrıs Türkünün eşit varlığını tanımayan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyecektir.
Kıbrıs Türkünün self determinasyon (kendi geleceğini belirleme) hakkından taviz verilmeyecektir. Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olmazsa olmazımızdır.
Ne yazık ki Rum tarafı adada yaşanan acılardan ders almasını ve tarihsel gerçeklere saygı duymasını öğrenememiştir. Sonsuza kadar Rum tarafının insafa gelerek gaspettiği haklarımızı iade etmesini bekleyerek, sonuç alınması mümkün olmayacak müzakere süreçleriyle vakit kaybedilmemesi gerekmektedir.
20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı ile kazandığımız özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi taçlandırarak kurduğumuz devletimiz KKTC’nin tanınmasını istemek hakkımızdır.
Rum tarafı bugün elektriğimize, yarın suyumuza, ileride de ekmeğimize muhtaç olduğunun bilinci ile hareket etmesini biran önce öğrenmeli, bu gerçeği içine sindirmesini bilmelidir.
Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 37. yıldönümünü coşkuyla kutladığımız bu gururlu günümüzde, 20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtında canlarını seve seve veren şehitlerimize, kahraman gazilerimize, mukavemetçi Kıbrıs Türküne,varoluş mücadelemizin lideri merhum Dr. Fazıl Küçük’e, Barış Harekâtının Başbakanı merhum Bülent Ecevit’e, KKTC’nin Kurucusu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Anadolu’daki vefakâr kardeşlerimize minnet ve şükranlarımı sunarım.
