Türk kimin umurunda
Muhacir kardeşlerim diyerek kucak açtığınız Suriye ve Irak'tan kaçan Arapları Türkiye'ye doldururken ülkenin demografik yapısının bozulacağını, Türk Milleti'nin hak ve hukukunun zedeleneceğini hiç mi hesap edemediniz.
Türkiye'de sadece kendi hegemonyasını kuran, sat kazan ilkesiyle kamu işletmelerinin tamamına yakınını satarak, üretimden vazgeçen, Yap İşlet Devret modeli ile Türk topraklarını ecnebiye ipotek eden zihniyetin Türk'e sevdalı yüreği olabilir mi?
Bu insanlarla değil ülkeyi yönetmek yüz metre ileriye gidemezsiniz..
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu İş Bankası'nda bulunan yüzde 28 hisselerine göz diken Recep Tayyip Erdoğan'a ''Oraya sakın dokunma. Orada Atatürk'ün vasiyeti var'' çıkışını yapıyor. Oysa Atatürk'ün vasiyeti Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilkelerine sahip çıkmaktır. Sayın Kılıçdaroğlu ve partisi Atatürk'ün Devletçilik ilkesine hiç yakın olamadı. Türk Devleti'nin şeref ve namusuna göz diken Cumhuriyet düşmanlarına karşı gerekli mücadeleyi hiç veremedi.
Sayın Kılıçdaroğlu, CHP'nin ana ilkelerinden birisi olan Milliyetçilik fikriyatına hep yabancı kaldı. Daha çok insan hakları ve evrensellik gibi klişe kelimelerin peşine takılıp gitti. Türk Dünyasında yaşayan soydaşlarımızla ilgili bugüne kadar tek kelime etmedi.
Sayın Kılıçdaroğlu, Van Mülteciler Kampı'nda bulunan ve İran'a iade edilmek üzere tutsak olarak tutulan büyük Türk düşünürü ve edebiyatçısı Rahim Cavadbeyli hakkında duygusal bir hassasiyet bile ortaya koyamadı. Doğu Türkistan'da 1 milyon Uygur Türk'üne zulüm fırtınası estiren Çin Devletine karşı en ufak bir tepkisine şahit olmadım. O zaman sorarım ben de; Sayın Kılıçdaroğlu sizler Atatürk'ün hangi vasiyetine sadakat gösterdiniz de şimdi İş Bankası'nda tutulan hakkımızı elimizden alamazsınız diye bas bas bağırıyorsunuz.
Atatürk sağ olsaydı bu CHP'ye kör kuruş vermezdi bundan emin olunuz. Bugünkü CHP, Atatürk'ün hiçbir mirasına sahip çıkamadığı gibi Türk Dünyasına da sırtını dönmüş bir siyasi partidir.
Adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir ama hiç bir zaman halkın partisi olamamıştır. Suriye'de ESED'e ayırdığı zamanın üçte birini Orta Asya'da yaşayan Türk soydaşlarımıza ayırmamış, orada olup bitenlere kafa yormamıştır.
Türk kimin umurunda ki...
***
Demokrasi kahramanı kim...
Rahmetli babam Demokrat Parti kökenliydi. Evimizin duvarında merhum Menderes'in halıya işlenmiş motifli bir resmi hep asılı dururdu. Çocuk yaşta olmamıza rağmen babam onunla ilgili hatıraları bir bir anlatır, bizde dramatik bir ruh hali oluşurdu. Hatta Sevgili Berrin diye yazdığı duygusal mektupları okurken çok hüzünlenirdim. Ortaokul yıllarında Ülkücü hareketle tanıştıktan sonra bazı büyüklerim Adnan Menderes'in demokrasi kahramanı olmadığını, hatta ülkeye zararlar verdiğini anlattılar bana..
Kafam karışmış, zihnim bulanmıştı. Bu konuyu okuyup araştırmaya başladım. Ve orada Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyetin, Adnan Menderes zamanında etkisizleştirildiğini gördüm. Bazı tarikat ve cemaat bu dönemde palazlandırılmış muhalefetin sesi kısılmış. Tıpkı bugün olduğu gibi basın yayın yasakları getirilmiş, örtülü ödenek paraları zimmete geçirilmiş, döviz yasası ihlal edilmiş, Kırşehir haksız yere ilçe yapılmış, CHP'nin mallarına haksız yere el konulmuş, Devlet radyosunu siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmış ve neticede dönemin mahkemesi tarafından suçlu bulunup idam edilmiştir.
İşin hukuksal boyutu elbette garabettir. Belki de idam edilmelerinin yanlış olduğunu ifade edebilirim. Ancak Adnan Menderes'i asla bir demokrasi kahramanı olarak kabul edemem. Ona demokrasi şehidi demek en başta aziz şehitlerimizin ruhuna saygısızlık olur.
Bu ülkede kimi demokrasi kahramanı ilan edip adına anıt dikerlerse oraya bir soru işareti koyunuz.
Kimin milletin adamı, kimin zilletin adamı olduğu konusundaki samimi hükmü sadece tarih verecektir.