Türk Katliamının Son Durağı Hocalı

Azerbaycan’ın vazgeçilmez parçası Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinde 600’ü aşan sayıda Türkün öldürüldüğü Hocalı soykırımının üzerinden 22 yıl geçti. Bu soykırımı yapanlar halen Ermenistan devletini yöneten kadronun içinde yer alıyorlar. Ermenistan Devlet Başkanı Serkosyan, Dağlık Karabağ soykırımının sorumlularından birisidir. Ne yazık ki, toplum ve devlet olarak Hocalı soykırımını yeterince anlamış ve önemsemiş değiliz. Oysa Hocalı soykırımı Türk Milletine yönelik gerçekleştirilen tarihin en büyük ve en uzun soykırımında bir aşama. Bu aşamaya nasıl gelindiğini anlamalı, hatırlamalı ve aklımızdan çıkarmamalıyız.
16. Yüzyıl Türk yüzyılıdır. Dünyanın en büyük dört devleti, Osmanlı Türk, İran Türk, Orta Asya Türk ve Hindistan Türk devletleridir. Bu dört devletin egemenlik sahası batıda Viyana önlerine, doğuda Çin içlerine, kuzeyde Sibirya derinliklerine ve güneyde Hindistan’ın derinliklerine uzanmaktadır. 85 milyon kilometrekareden oluşan Afrika-Asya-Avrupa’nın 55 milyon kilometrekaresi Türk etki alanı içinde değerlendirilmekteydi.
Türk devletlerinin gücünün zirvesinde iken gerçekleşen iki önemli olay, daha sonraki yüzyıllarda Türk devletlerinin Hıristiyan Batı tarafından kuşatılması sonucunu vermiştir. Bu gelişmelerden birisi Batılı denizci ulusların Amerika kıtasını keşfetmeleri ve Afrika’nın güneyinden Hindistan’a giden yolu bulmalarıdır. Diğeri ise Kazan Hanlığını yenen Rus devletinin Sibirya içlerine yönelerek, Türk devletlerini kuzeyden geniş bir kuşatmaya almalarıdır. Bu kuşatmanın devam ettiği 17. Yüzyılın çok önemli bir bölümünde başta Osmanlı Türk devleti olmak üzere Türk devletleri dünyanın en güçlü devletleri olmaya devam eder. Batı, Osmanlı ile eşitliği ilk kez sembolik anlamda 17. Yüzyılın son senesi olan 1699’da imzalanan Karlofça Anlaşması ile sağlamıştır.
18. Yüzyıl sadece Osmanlı Türklüğü için değil diğer Türk devletleri için de artık gerileme yüzyılıdır. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması, sadece Osmanlı Türklüğü için değil, Doğu Türklüğü için de bir dönüm, felaketlerin başlangıcı sayılır. Çünkü, Küçük Kaynarca sonrasında 16. Yüzyılda düşen Kazan ve Astragan’dan sonra büyük Türk yurtları düşmeye başlamıştır. 1774 sonrasında Birleşik Avrupa ve Rusya’nın Osmanlı, Kafkas, İran ve Türkistan Türklüğü’ne yönelik amansız saldırıları başlamıştır. İngiliz gücü Hindistan Türk devletini yıkmanın ilk çalışmalarına 18. Yüzyılda başlamıştır.
Avrupalı ulusların ve Rusların 18. Yüzyılda başlayan saldırısı 19. Yüzyılın başından itibaren 100 sene sürecek olan TÜRK SOYKIRIMI politikasına dönüşmüştür. Bu soykırım, tarihin gördüğü en uzun ve büyük soykırımdır. İlk belirtileri Kazan’da ve Astragan’da ortaya çıkan Türk Soykırımı politikaları 19. Yüzyılda sistemli ve sürekli hale gelmiştir.
100 Yıl süren soykırımın ilk günü 26 Mart 1821’dir. 26 Mart 1821’de başlayan ve 22 Nisan 1821’e kadar devam eden Yunan isyanının ilk aşamasında 15.000 Türk katledilmiştir. 1821’de Mora’da başlayan katliam, 1915-1921’de arasında Doğu Anadolu ve Kafkaslarda Türklere karşı gerçekleştirilen Ermeni soykırımı ile sona ermiştir. Bu yüz sene içinde 5 milyon Türk Balkanlarda, Anadolu’da ve Kafkasya’da yok edilirken, 4.5 milyon Müslüman Türk de Anadolu’ya sığınmak zorunda kalmışlardır. Bu rakamlara Türkistan Türklüğüne yönelik Rus ve Çin soykırımı dahil değildir.
Tarihin bu en uzun ve en büyük soykırımı nerede ise unutulmuştur. Hemen hemen her Türk ailesinde bu soykırımın izleri yaşanırken, bu soykırım milli ve toplumsal hafızamızdan adeta silinmiştir. Soykırımın üstü örtülmüş, değil toplumsal, aile hafızalarında yaşatılmasına bile izin verilmemiştir. Türk aydınları dahi, soykırımın ne kadar büyük olduğunu, Amerikalı tarihçi Justin McCarthy, “Ölüm ve Sürgün-Osmanlı Müslümanlarının Etnik Kıyımı (1821-1922), Türk Tarih Kurumu Yayınevi”, adlı kitabını yazınca öğrenmişlerdir.
Dağlık Karabağ’daki Hocalı 100 sene devam ettikten sonra duran Türk soykırımının 70 sene aradan sonra ilk kez fırsat bulduklarında Ermeniler tarafından tekrar başlatıldığı yerdir. Hocalı soykırımı, Balkanlardan Doğu Türkistan’a, Tuva’dan Afganistan’a uzanan coğrafyada yaşayan Türk Milletinin kendisine yönelik tarihsel soykırımı anması, ortak bir yasın merkezi olur ise gerçek tarihsel önemine kavuşacaktır. Hocalı’yı anarken, Kazan’ı, Astragan’ı, Kırım’ı Mora’yı, Erzurum’u, Dağıstan’ı bu coğrafyalarda TÜRK SOYKIRIMINDA şehit düşen, bebek, çocuk, kadın erkek, şehitlerimizi anmalıyız.
Bu kolay değildir. Uzun, ısrarlı ve sistemli bir çalışmayı gerektirir. Okul kitaplarına, romanlara, filmlere, dizi filmlere gerek vardır. Tarih kitaplarından hareket ederek, popüler kültüre girmesi gerekir. Kazan’ın, Astragan’ın, Kırım’ın Mora’nın, Erzurum’un, Dağıstan’ın ve Hocalı’nın milli-toplumsal hafızamızın bir parçası olması Türk Milletinin manevi savunma cephesinin kurulması anlamına gelecektir. Unutmayalım kendisine yapılan haksızlıkları unutan milletler başka haksızlıkların yapılmasının önünü açarlar. Bu vesile ile size yukarıdaki kitap ile birlikte, Bilal Şimşir’in “Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri, Kırımlar-Kıyımlar-Göçler, (1821-1913), Terazi Yayıncılık” adlı eserini hassasiyetle öneriyorum.

Yazarın Diğer Yazıları