Türk hekimlerine emanet...
“Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız...”
“Sen Bozkurtlar ile mi dolaşıyorsun, ben insan ile dolaşıyorum...”
“Bu sosyalistlerin çoğu şimdi Bodrum’dalar...”
“Çığırtkanlık yapanlar var ya yeri geldiğinde Boğaz karşısında viskiyi yudumladıklarını çok iyi biliyoruz...
“Birbiriyle bankta yan yana oturmak... Siz bunu saygıyla karşılayabilirsiniz. Tayyip Erdoğan olarak ben karşılamam...
“Kadıköy’den gelip vapurdan inenlerin durumunu görüyorum. Bunlar benim değerlerimle uyuşan şeyler değil..”
“Siz kimsiniz?.. Artık bu ülkede ulusalcı, mulusalcı diye bir şey yok...”
“Mustafa Kemal’in böyle askeri yok...”
“Tencere tava hep aynı hava...”
“Orada 3-5 gün bunlar vardı. Yurtdışından döndüm, baktım hala duruyor. İçişleri Bakanı’na şunu dedim: 24 saat içinde AKM’yi temizleyeceksiniz. Meydanı temizleyeceksiniz ve anıtı temizleyeceksiniz. Arkasından da Gezi Parkı’nı temizleyeceksiniz dedim. Diyorlar ki polise talimatı kim verdi...”
“Gece gündüz içip kafa kıyak gezen nesil istemiyoruz...”
Sonra:
“11 yıl boyunca kimsenin siyasi görüşüne, fikrine, yaşam tarzına bakmadık!..”
***
“Manşetlerle çarpışarak büyüdük...”
“Ananı da al git...”
“Kes ulan...”
“Cahil...”
“Zavallı...”
“Alçaklar...”
“Terbiyesizler...”
“Satılıklar...”
“Eyleme devam ederseniz anladığımız dilden yanıt veririz...”
“Bunların hesabı sorulmayacak mı?..”
“İzansız...”
“Densiz...”
“Namert...”
“Şerefsiz...”
“Kaleminden pislik akıyor...”
“Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var...”
“Ahlaksızlar...”
“Çapulcular...”
“Teröristler...”
“Darbeciler...”
“İki ayyaş..”
“Cibiliyetsiz...”
“Siz kimsiniz...”
“Marjinaller..”
“Aklıevveller...”
Sonra:
“11 yıldır dilimiz yapıcı dil oldu, sanal gerilimlerden özenle sakındık!”
***
Bu aşamadan sonrası Türk hekimlerinin uzmanlığı!
Bir zamanlar Başbuğ da çok “özel”di
Vatan Ankara Temsilcisi Murat Çelik’in Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile yaptığı “sivilleşme” sohbetini, üzerine bir de Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin Özel’i “demokrasinin askeri” ilan ettiği yazısını okuyunca, zamanında dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la konuşan gazetecilerin yazdıkları geldi aklıma.
Ülkenin en liberal, en AKP’yle içli dışı, en “okyanus ötesi”yle bağlantılı yazarları dahi;
“Kürt sorununun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini söyleyen ilk komutan!..”
“EMASYA onun döneminde lağvedildi...”
“İrtica kelimesi onun döneminde unutuldu...”
“TSK başörtüsü ile onun döneminde barıştı...” diye yere göğe koyamıyorlardı Başbuğ’u.
***
Hiç unutmam Başbuğ’un bir konuşmasından sonra, TSK’daki büyük değişimin delili olarak seçtiği kavramların “çetelesi”ni tutmuştu Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı:
- Tam 61 kere “din” dedi Paşa...
- 44 kere “demokrasi” dedi Sayın Başbuğ..
- Tam 28 kere “sivil” kelimesine başvurdu...
- 4 kez Obama’ya atıfta bulundu...
O günkü tavrı özetlemek gerekirse, kısaca “vaooouuuv”du!
***
Başbuğ;
“Dikkatli bir dil kullanıyor” du...
“Konuşması sıcak ve kuşatıcı bir dil uyandırıyor”du.
“Radikal bir adım atarak, ’Terörist de neticede insandır’ diyor” du, “daha ne olsun” du!
“Ortaya koyduğu genel hava, daha demokrat, daha liberal, daha özgürlükçü bir yol haritası gibi algılanıyor”du!
***
Gelin görün ki, ne her fırsatta ’Gerekirse Cumhuriyet devrimlerini korumak uğruna, irticaya karşı hepimiz Kubilay oluruz’ diye esip gürleyen Hilmi Özkök, ne “27 Nisan e-muhtırası”nı veren Yaşar Büyükanıt;
Şimdi “terörist” ve “darbeci” olduğu gerekçesiyle, özel yetkili mahkemece “müebbet” e mahkum edilmiş halde Silivri Cezaevi’nde tutulan da, yandaş medyanın dahi uzun dönem “demokrat”lığına toz kondurmadığı aynı Başbuğ!
Neden mi hatırlattım bunları;
Meteorolojik uyarı sayın!
“Rüzgar” a aldanmamak lazım. “Aman ne güzel üfül üfül” derken, farkına bile varmadan alıp götürür;
Silip süpürür!
İnsana “Keşke zamanında Ahmet’i, Mehmet’i dinleyeydim” diye dizlerini dövdürür!
Bu haberi yapan muhabir ne içtiyse ondan istiyoruz
Sabah gazetesinin dünkü birinci sayfasından aktarıyorum:
İstanbullular Marmaray’da aile keyfi yaptı... Hatıra fotoğrafı çektirdi... İki kıta arasında mekik dokudu... Şehir hatları vapurları boşaldı...
Sabah’ın haberine bakarsanız;
Elektrik kesintisi olmadı... Kimse Boğaz’ı “tabanvay”la geçmek zorunda kalmadı... Sinyalizasyon arızası yaşanmadı... Sirkeci’de ineceğini sanan binlerce insan gözünü Yenikapı’da açınca şoka uğramadı... “4 dakikalık” yol nazardı, imdat kolu çeken meraklı vatandaştı vs.. derken 1.5 saati bulmadı...
Haberi yazan arkadaşa; Türkiye’nin gözü önünde “naklen” yaşanan bu skandalları “gördürmeyen” her neyse ondan istiyoruz; o vakit, bir “bataklık” ta, “uçurumun kıyısı”nda gibi filan değil de “harikalar diyarı”ndaymış gibi hissedebiliriz belki biz de!