Türk halkı AB'den neden soğudu
Mülteci akınının yavaşlatılması için Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmada Türkiye'ye vizesiz seyahat hakkı verilmesi de var. Ancak AB, vizesiz seyahat için ayrıca 72 şart koydu.
Bu şartlardan en önemlisi Aralık 2013'te AB ve Türkiye tarafından imzalanan Geri Kabul Anlaşması'ndaki yükümlülükleri yerine getirmesi şartıdır.
Türkiye, kabul edeceği kaçaklar için, birçok ilde kamplar ve barınma merkezleri yapacak. Bu merkezlerde yapılan incelemeler sonucu kaçaklar Türkiye'ye hangi ülkeden geldilerse o ülkeye geri gönderilecekler. Türkiye geri gönderilişte de 'geçiş ülkesi' olacak.
Bir başka şart, Türkiye Cumhuriyeti pasaportlarının AB normlarına tam uyumlu hale getirilmesidir.
Ayrıca, Türkiye uyguladığı elektronik vize sisteminden vazgeçecek; AB'nin vize istediği, Türkiye'nin vize istemediği ülkelere de yeniden vize uygulayacak.
AB, Türkiye ile olan ilişkilerinde, demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda hassas davranıyor. Bu sorun hem Türkiye raporlarında yer alıyor, hem de yetkililer aynı sorunu sık sık dile getiriyorlar.
Söz gelimi, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, ta temel hak ve özgürlüklerin Kopenhag kriterlerinde zaten yer aldığını vurguladı. Parlamenter Martin Schulz da başlık açılmamasının bu nedenlere bağlı olduğunu açıkladı.
Türkiye için ise en hassas konu, Avrupa Birliği özerklik şartıdır. Türkiye bu anlaşmanın bazı maddelerine çekince koymuştur. Zira Türkiye açısından bazı şartlar istismara açıktır.
Şart'ın 6. maddesi, merkezi yönetimlerin aldığı kararlar ve yaptığı düzenlemeler ile yerel yönetimlerin kendileri için uygun gelen örgütsel yapıları oluşturmalarını ve kendi personelini çalıştırabilmelerini hiç bir şekilde sınırlandırılmamasını istemektedir. Ne var ki PKK, bu özerkliği ayrı bir devlet yönetimi gibi istiyor. HDP'nin ne istediği de açık değil.
AKP, ilk iki seçim döneminde AB'yi demokrasi ve serbest piyasa kozuyla oyladı. Sonraki dönemlerde önem vermedi. Hatta bir Mısırlı dergi, Al Ahram dergisi, Davutoğlu için, "Bu kişi, Türkiye'nin büyük ekonomik olanaklarının, AB üyeliğine bağlanması için haklı bir neden olmadığına, ilerleme ve refaha olan özleme, Arap ve Müslüman ülkeleri ile ve diğer bölgeler veya ekonomik bloklar ile ilişkileri geliştirmek gibi başka kanalların aracılığıyla daha iyi hizmet edilebileceğine inanıyor" diye yazdı
Avrupa'nın ve Türkiye'nin karşılıklı yanlışları sonucu Türk halkının AB'ye ilgisi de azaldı. O kadar ki 2003 yılında halkın yüzde 93'ü AB'ye girmek isterken, 2015 yılında bu oran yüzde 28'e geriledi. (Aşağıdaki tablo)
Gerçekte ise eğer zamanında Türkiye Avrupa Birliği'ne girmiş olsaydı, bu gün demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda yaşadığımız krizler olmazdı. Yine Türkiye Orta Doğu bataklığına girmezdi. Avrupa Birliği açısından ise Avrupa'nın bir mülteci krizi olmazdı. Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusu ve müteşebbis ruhu, Avrupa'nın kalkınmasında manivela etkisi yapardı.