Türk çiftçisinin çilesi
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'ydü. Ankara'da da yurdun dört bir yanından gelen çiftçilerimiz miting yaptı. Dileriz yürek yakan feryatlarını ilgililer duymuştur.
AKP'nin "Kalkınma Anlayışı" Türkiye'ye çok pahalıya mal olmuş ve çok büyük değerlerimizi kaybettirmiştir.
AP, tarım ve sanayi arasında takdir edilmesi gereken bir denge kurmuştur. Bu başarıda partinin kalkınma anlayışı ve DPT'nin büyük ağırlığı vardır. Tarım politikası doğrudan çiftçinin desteklenmesini amaç edinmiştir.
DP'nin 27 Mayıs askeri darbesiyle devrilmesinden sonra askeri yönetimin Türkiye'ye getirdiği DPT ve MGK iki önemli kurumdur. DPT'nin hazırladığı I. Kalkınma Planı Türkiye'yi tarım toplumu olarak ele almıştır. Böylece tarım kesiminde kooperatifçilik öne çıkmış, destek görmüş ve kooperatif birliklerinin kurulmasına büyük önem verilmiştir; Tariş, Antbirlik, Fiskobirlik, Çukobirlik, Yerfıstık Birliği vb. böylece çiftçiyi güçlendiren, onu ekonominin dalgalanmalarına ezdirmeyen kurumlar olmuştur. Merhum S. Demirel bu birliklere büyük önem vermiş, birlikler çiftçiyi destekleme politikalarının güçlü bir aracı olmuştur.
Gelir maliyeti karşılamıyor
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) 15 yıllık AKP'nin tarıma felaket getiren politikalarını açıklamıştır. Bu raporda çiftçiler: "Üretmek istiyoruz zarar ediyoruz. Bu yüzden üretemiyoruz. Ürettiklerimizin satışından elde ettiğimiz gelir, maliyeti bile karşılayamıyor" demektedir.
Tarım alanları AKP iktidar olduğu zaman, 2002'de 26 milyon 579 bin hektar iken, 2016'da 23 milyon 900 bin hektara indi. 3 milyon hektar arazide çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti.
Çayır ve meralar 2002'de 14 milyon 617 bin hektar iken, 2016'da 14 milyon hektara geriledi. Bu talan büyük şehir yasasıyla devam ediyor. Köylerin ortak mal varlıkları olan otlak, mera ve tarlaları satılmaya başlandı. Aynı zamanda Büyük Şehir Yasasıyla çiftçilerin üretim hakları ellerinden alınıyor. 2004-2016 yıllarını kapsayan süreçte tarıma sağlanan destek sadece 3,7 kat artarken, bankaların verdiği nakdi kredi miktarı 13,5 kat artmıştır. Çiftçilerin takibe düşen kredi miktarı ise 9 katına çıkmıştır. Bütün bu şirket ve bankalar yanlısı tarım politikasından dolayı çiftçi, üretemez duruma getirildi.
Nüfusumuz 45 milyon iken hayvan sayısı 83 milyondu. Kişi başına yaklaşık 2 hayvan düşüyordu. Şimdi nüfusumuz 80 milyona dayandı ancak hayvan sayısı 50 milyon civarında. AKP hayvancılıkta ihracatçı olan ülkemizi ithalatçı duruma getirmiştir.
Çiğ süt fiyatları 2014'ten bu yana artırılmadı. Yem fiyatları ise her yıl sürekli yükseldi.
Türk tarımının iflas ilanı
Çiftçi tohumuyla çiftçidir. Hükümet 2018'den sonra sadece şirketlerin sertifikalı tohumlarıyla üretim yapanlara teşvik verileceğini ilan etti. Yerel, atadan kalma tohumlarla üretim yapanlara teşvik verilmeyecek. İşte size tohum şirketlerini kayıran, onların lehine nefis(!) bir politika. Bu uygulamayla çiftçiler tohum şirketlerine göbeğinden bağımlı hale getirilecektir.
Bu yıl narlar toplanmadı. Ağaçlarda kaldı. Denizli'de elma kazandırmıyor diye elma ağaçları söküldü. Narenciye üreticileri portakal ve mandalinalarını yollara dökmeye başladı. Tarımı hiç düşünmeden verilen maden arama ruhsatlarıyla ürün kalitesi düşürülmeye devam ediyor.
2016 yılında hükümet Millî Tarım Projesi'ni açıkladı. Projeyle Türkiye tarımının iflası ilan edildi.
Buğday üretim alanı 2002'den 2016'ya 1,5 milyon hektar daraldı. Türkiye bugün buğday ithal ediyor. Hükümetin yanlış fiyat politikaları sebebiyle çiftçi arpa ekmiyor. Yemde ithalatçı olundu.
2002'de 492 binin üzerinde aile şeker pancarı ekiyordu. 2016'da 106 bin aile ancak pancar ekebiliyor.
2002'de 7 milyon 210 bin 770 dekar arazide pamuk ekiyorduk, 2016'da 4 milyon 800 bin dekara düştü.
Çayda üretici tamamen gözden çıkarıldı. Çaykur, Varlık Fonu'na devredildi.
Fabrikaların mezar taşları
Hükümet fındıkta çiftçiyle bağını kesti. Tütün üreticisi 10 kat azaldı. Zeytinlikleri şirketlerin lehine yok etmek için Meclis'te bekleyen bir yasa tasarısı var. Aynı durum bütün vahametiyle üzümde görülüyor. Bizim savunduğumuz, kurulup birliklerin hizmetine verilecek "soğuk hava depoları zinciri" olsaydı Antalya'da üreticiden 80 kuruşa alınan domates İstanbul'da 5 lira olmazdı. Görüldüğü gibi tarım hayatımız perişan edilmiştir. Köylü açtır, sefildir, perişandır. AKP durmadan gökdelenler dikmeyi kalkınma zannediyor. Gayrimenkul üreterek kalkınmanın sağlandığı dünyada görülmemiştir. Bu gökdelenler olsa olsa Cumhuriyetin ışıklı birikimi, satılan fabrikaların mezar taşları olabilir.
Yarın Türk Milleti'nin bahtını karartmak isteyenlere karşı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Samsun'a çıkış günüdür. Onları rahmet ve şükranla anıyor, yasaksız 19 Mayıs kutlamalarının coşkusuyla dirileceğimiz günlerin yakın olmasını bekliyoruz.