Türk-ABD ilişkilerinde ters açı
Sevgili okurlar, uzun zamandır, dış politika konularına girmek istemedim. Bir süredir, dış politika aldı başını gitti. İçeriden karışık görünen, dışarıda, gayet net ve açık. Cumhuriyet döneminden bu yana uygulanan, politikalardan çark eden Türk dış politikasındaki başarısızlık, düşüş sürecini başlattı. Uzun süredir, Necmettin Erbakan'ın, ulvi fikir ve fetvalarda öğütlediği İslam birliği ve Arap kardeşliği, çöktü, yıkıldı. İslam ülkeleri yanıyor, şehirleri yıkılıyor.
Ülkeyi uzun süredir yöneten, Ankara'daki iktidar, kendini akıllı, Batılıları salak gördü ve Osmanlıyı canlandırma ve Batı'yı kandırma oyunu oynadı. Herkes enayi, herkes salak, biz herkesi kandırırız hesabı. İşin aslı öyle olmadı. Yiyen yalnız ülke içindeki, yüzde 51... Ona oy veren her annenin yakarışı, her babanın gözünden süzülen yaş, her eşin ağıdı, yetim kalan her çocuğun baba tabutu çevresinde oynayışı beni yaktı, yıktı. Bütün bunların, gerçek nedeninin, iş başındaki iktidarın kötü dış politikaları olduğu bilinemedi.
İlk sinyal Oval Ofis'te
Gelelim söz ettiğimiz kötü dış politikaya. Neler oluyor dış politikada? Hani birilerini iktidara taşıyan politikalar ve verilen tavizler, destek yatırım sermayeleri, kaçtı gitti, yandı kül oldu. Türk-Amerikan ilişkileri ve çıkarları yol ayrımında. ABD artık Ankara'daki iktidarın kendi çıkarlarıyla uyuşmayan politikalara itirazını saklamıyor. Yani birileri ile yollar ayrılıyor, ayrıldı.
Türkiye ile ABD'nin yollarının ayrılması yeni değil, oldukça eski. Biz tez canlılıkla, olayları, dün oldu, bugün bozuldu sandık. İlişkilerin bozulması, yıllar önce, Beyaz Saray'da Obama-Erdoğan görüşmesi ile bozulma sinyali verdi. Mayıs 2013'te, 2,5 saatlik Oval Ofis toplantısında Hakan Fidan'ın hazırladığı kırmızı dosya içindeki istihbarat raporunu, Amerikalılar dinlemek bile istemedi. İşte ilk resmi sinyal buydu. Ankara anlamadı veya anlamazlığa verdi.
Amerika başka yol denedi. Önceleri, yönetime yakın haber kaynakları, düşünce üreten kurumlar, yolsuzluklar ve dışarıya kaçırılan servetler konusunda haber yaptı. Anlamadılar, anlamak istemediler. Ardından, Ankara'nın IŞİD ile ilgili mali kaynak yarattığını anlatan haberler yayınladı. Ankara yalanladı ve devam etti. Ankara'daki Amerikalı diplomatların, Washington'a çektiği telgraflar yayınlandı. Ankara, diplomatları protesto etti, ABD'yi değil.
Amerikalılar mezhep kavgası dedi. Ankara hayır deyip, Sünni birliğine girdi. Ankara, Esad kaka dedi. Moskova ve Washington Esad'ın gitmesine, karar verdi. Amerikalılar, IŞİD ile mücadele dedi. Ankara YPG dedi. Ankara YPG düşman dedi. Washington YPG adamımız, dost dedi. Rusya ABD'den sonra gitti YPG ile anlaştı. Rus uçakları IŞİD ve muhalif güçleri vurdu, YPG'yi vurmadı. Rus uçakları IŞİD tankerlerini vurdu. Bizimkiler de Rus uçağını vurdu. Şimdi de Suriye hava sahasında Türk uçağı uçamıyor. Rusya son golü, Ankara'nın gizlice IŞİD ile görüştüğünü açıklayarak attı.
Ricacılar Moskova'ya gidiyor
ABD Başkanı Obama'nın danışmanı PKK'dan ödül aldı. Ankara protesto etti, dostunu düşmanını seç dedi. Washington, o düşman değil dost dedi. Ankara o dostsa, ben dost değilim dedi. Anlaşılan, bu ilişkinin kopma noktasına geldiğini ilk açıklayan, gene taraflar oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsüne, ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü de katıldı. Resmen açıklanmayan, ancak Amerikalı yetkililer, Başkan Yardımcısı Biden, Savunma Bakanı Carter bunu tekrarladı.
Kötü haberi önce, Washington'u ziyaret eden, AKP'li milletvekilleri verdi. Washington'da Ulusal Basın Kulübü'nde taraftar katılımlı toplantıda, ABD politikaları eleştirildi. Buna, Latin Amerika dönüşü Erdoğan da, uçakta katıldı. (Hoş o, fırsat buldukça son aylarda bunu yapıyor.) Dışişleri Bakanı, Amerikan Büyükelçisini Bakanlığa çağırıp fırçaladı. Amerikan elçisi Bass, geri adım atmadı. Ardından Washington, elçiyi ve sözcüyü destekleyen açıklamalar yaptı. ABD politikalarını eleştirmek durumu kurtarmaya yaramadı. Gerçekte iki ülke ilişkilerinde dostluk lafları edilse de ara açılmaya devam etti.
Şimdi, Kazak liderinden sonra, Suudi Kralı da Putin'den Ankara için ricacı olmak amacıyla Moskova'ya gidiyor. Hayırlı işler ne diyelim.