Turizm sektöründe gözyaşı var

Turizm sektörü için en iyi yakıştırma “Altın Yumurtlayan Tavuk”tur. 2003 yılından beri Türkiye yüksek oranda dış ticaret açığı veriyor. Bu açığın bir kısmı turizm sektöründen kazanılan dövizlerle karşılanıyor. Geride yine de cari kalıyor. Eğer turizm geliri olmasa cari açık yüzde 30 dolayında daha yüksek olacaktır.
1980 sonrası rahmetli Özal turizmde seferberliği başlattı. Yatırım yapacaklara arsa tahsisi yapıldı. Bugün turizm altyapısı olarak Türkiye birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumdadır. Türkiye’de turizm çeşitlemesi için daha elverişli doğa şartları vardır.
Avrupa ülkelerinden, Fransa’ya yılda 82 milyon, İspanya’ya 56 milyon ve İtalya’ya 47 milyon yabancı turist gidiyor. Bize ise 2014 yılında 36.9 milyon yabancı turist geldi. Turizme gözümüz gibi bakarsak, aynı sayılara çıkabiliriz.
Bugüne kadar gelen yabancı turist sayısı da her yıl arttı ve fakat 2014 yılında bu artışta bir yavaşlama oldu. Gelen yabancı turist sayısı:
* 2002-2007 arasındaki beş yıl için yılda ortalama yüzde 15 oranında arttı.
* 2007-2012 arasındaki beş yıl için ise yılda ortalama yüzde 8 oranında arttı.
* 2013 yılında yüzde 9.7 oranında arttı.
* 2014 yılında ise artış hızı azaldı, yüzde 5.4 oldu.
2015 yılında da daha büyük artış olmayabilir. Çünkü, aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi gelen turistin önemli bir kısmı Avrupa ve Rusya’dan geliyor.

Avrupa ve Rusya’da 2014 yılı kötü geçti. 2015 yılının da iyi geçmeyeceği açıktır. Ancak bu krizler kalıcı değildir.
Muhakkak olan birkaç yıl sonra bu ülkeler ekonomisinde iyileşme başlayacaktır. Önemli olan kendimizin turizm için tehdit oluşturan tutumumuzdur.
Maalesef turizm sektöründe yatırım yapmanın şartları ağırlaştırıldı.
* Arsa ve arazi tahsislerinde, süre kısaldı, yatırımın dönüşü riske girdi. Turizm sektörünü cazip bir yatırım olmaktan çıkardı. Ayrıca irtifak hakkı bedellerinde bir çok işletme için on katına varan, fahiş artışlar yapıldı. Kira tespitinde yapılan yatırımın irtifak hakkı hitamında devlete kalacağı göz ardı ediliyor. Tesis sahipleri bu tür sorunları, mahkemelerde çözmek zorunda kalıyor.
* 1980 sonrası, bu sektörde bürokrasi azdı. Çoğu işlemi Turizm Bakanlığı yapıyordu. Bugün Belediyeler, Başbakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Maliye Bakanlığı (Milli Emlak), Ulaştırma Bakanlığı (Deniz Turizmi), hepsi müdahale ediyor. Bir tesise neredeyse beş ayrı ruhsat almak zorunda kalıyorsunuz. Bu baskı ve aşırı bürokrasi, yerli ve yabancı ciddi yatırımcıyı caydırıyor.
* Türkiye’nin Orta Doğu politikasındaki çıkmaz yol ve çıkarcı Batı’nın yanlış algılama ve yorumu ile İslami terör turizme büyük darbe vurabilir. Bu algıyı doğru yönetmek zorundayız.
* Maalesef Hükümet tasarrufu olmasa da bazı belediyeler turizm bölgelerinde içki ruhsatı vermiyorlar. Bu sorumsuzluk turizm için tehdit oluşturuyor.
Özet olarak Türkiye’nin petrolü yok ve fakat turizm potansiyeli yüksektir. Bu potansiyeli değerlendirmek zorundayız. Turizmde söz konusu tehditler devam ederse, altın yumurtlayan tavuğu kesmiş olacağız.

Yazarın Diğer Yazıları