Tuncer Kılınç da Çevik Bir'in yolunda yürümüş!

Meğer “Ergenekon suçlusu” olarak sorgulanan MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç da, 28 Şubat’ın mimarlarından Çevik Bir gibi, İsrail’le gizli anlaşma yapanlardanmış.
1994 yılında Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmayı ile İsrail arasında “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzalanıyor. Anlaşmayı İsrail adına Milli Savunma Bakanı, Türkiye adına ise 28 Şubat’ın sivri isimlerinden Org. Çevik Bir imzalıyor. Bu anlaşma ile İsrail savaş uçakları Konya üzerinde eğitim uçuşu yapma imkânına kavuşuyor. Böyle bir anlaşmadan TBMM’nin haberi yok, Erbakan hükümetiyse, “Biz bu anlaşmayı kucağımızda bulduk” savunması yapıyor.
28 Şubat süreci böyle ilginç bir süreçti.Tankların yürüdüğü günleri hatırlıyorum. Sincan’da Filistin’le dayanışma gecesi tertiplenmesi gerekçe gösteriliyordu. Filistin halkı ile dayanışma ve İsrail’i eleştirme birilerini niye rahatsız etmişti, anlayamamıştık.
O dönem MGK’sının “beyni” olarak isimlendirilen kişi ise Mustafa Ağaoğlu idi. Ağaoğlu MGK’nın 1. Hukuk Müşaviri ve Başdanışmanı olarak görev yapıyordu. En büyük özelliği ise Defne Mason Locası Üstad-ı Muhteremliği görevini uhdesinde bulunduruyor olması ve bu özelliğiyle, “Başbakanlık İrticayı Takip Kurulu” üyeliği yapmasıydı. Ağaoğlu, “MGK’da mason olduğumu herkes biliyordu” diyordu.
“Mason” deyince bizim aklımıza hep İsrail gelir. Birileri ise, bu sizin vehminiz der, başka bir şey demez. Lâkin mason localarında İbraniceden gelen “Şibbolet, Boaz ve Jakin” kelimelerinin “Parola” olarak kullanıldığını ve Tevrat’tan alınan “Teşrin” bayramının Türkiye’deki mason localarında “Ayîn” biçiminde yaşatıldığını biz, eski bir mason olan Yüce Katırcıoğlu’ndan öğrendik.
Neyse konumuz bunlar değil..
İsrail’le gizli bir anlaşmanın da Erbakan’ın başbakanlığı döneminde Tuncer Kılınç tarafından imzalandığını, geçtiğimiz pazar Yenimesaj gazetesinin tertiplediği “Filistin Sempozyumu” nda, dünyada pek çok ülkenin kurtuluş reçetesi olarak gördüğü Milli Ekonomi Modeli mimarı Prof. Dr. Haydar Baş’ın okuduğu Hürriyet gazetesine ait 29 Ağustos 1996 tarihli, “İsrail’le gizli anlaşma” başlığı taşıyan kupürden öğrendik. Hürriyet’in haberine göre Tuncer Kılınç’a Erbakan, “Bu duyulmasın, millet bize ne der!” demiş ve bu anlaşma da Çevik Bir’in İsrail’le imzaladığı diğer anlaşma gibi “gizli” kalmış.
Sayın Kılınç son zamanlarda, “Ulusal çıkarlarımızın gereği olarak, Türkiye’nin artık NATO’dan çıkması gerektiğini ve ABD’nin Türkiye’nin dostu ve stratejik ortağı olmadığını; Türkiye’nin İran, Rusya ve Çin’le Avrupa Birliği benzeri bir örgütün içinde yer almasının ulusal çıkarlarımıza çok daha uygun olduğunu, terörün de bu suretle büyük ölçüde bertaraf edilebileceğini” dillendirmekte.
“NATO’dan çıkalım, İran, Rusya ve Çin’e yaklaşalım” demek, “İsrail’e sırtımızı dönelim” demektir. Sayın Kılınç hangi düşüncesinde samimidir, merak ediyoruz. İçimize bir kurt düşmedi dersek yalan olur. Nedir o kurt?
Türkiye’de gayet samimi, mantıklı ve haklı bir ABD, İsrail ve Avrupa Birliği aleyhtarlığı yükselen bir değer haline gelmişti. İşte birileri Türk halkının Kuvayı Milliye ruhunu andıran bu uyanışından oldukça rahatsızdı ve “Yükselen milliyetçiliğin önüne geçilmesi” isteniyordu. Yahudi Douglas Feith, “Türkiye’deki Amerikan aleyhtarlığı önlenemezse bu hükümetle ilişkilerimiz sürdürülemez” tehdidinde bile bulunmuştu.
İşte bu ortamda birileri yükselen bu Kuvayı Milliye ruhunu Türk halkının elinden alarak, bu ülkede Amerika, Avrupa Birliği ve İsrail aleyhtarlığı yapılacaksa, onu da biz yaparız dedi ve öyle de oldu... Saf Anadolu çocukları da bu işe pek sevindi...
AKP bitecekti..
Millet zannedecekti ki ABD, AB ve İsrail dostları gitti; Kuvayı Milliye Ruhu geri geldi..
Ayılmamız için bir on yıl daha geçecekti..

Not: Aziz dostlar, sağlık sorunları sebebiyle yazılarıma kısa bir müddet ara vermek zorunda kalacağım. “Rabbim tekrar kavuştursun” diyor, helallik diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları