Tüketici panik yaşıyor

Merkez Bankası ve TÜİK tarafından ortaklaşa ve aylık anketlerle hazırlanan Tüketici Güven Endeksi; tüketicilerin ekonomik duruma ilişkin geçmiş yorumlarını ve beklentilerini, kişisel mali durumlarını, yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerini gösteriyor. Üretici de aynı zamanda bir tüketicidir. Bu nedenle Tüketici Güven Endeksi, ekonominin barometresidir.

Ekonomik konjonktürü etkileyen çok sayıda değişken olmakla birlikte, tüketici güveni bunların başında gelmektedir. Ayrıca Tüketici Güven Endeksi, ekonomide en önemli yol göstergesidir.

Tüketici Güven Endeksinde 100 güven sınırını, 100 üstü güveni, 100 altı güvensizliği gösterir.

Ayrıca sermaye ve para piyasası, yatırım sermayesi, tüketici güvenine ve tüketici beklentilerine göre hareket eder, strateji ve yatırım planlaması yapar. Hükümetler de Tüketici Güven Endeksine göre, iyileştirici istikrar kararları alır.

Haziran ayı Tüketici Güven Endeksi, 44,8 ile dip yaptı. Endeksin bu seviyeye inmesi, tüketicinin panik içinde olduğunu gösteriyor. (Aşağıdaki tablo ve grafik)

Kaynak: TÜİK

* Tüketici hane halkının maddi durumunun da giderek bozulduğunu söylüyor. Geçen sene Haziran ayında yüz 62 olan endeks değeri bu sene 44,8''e düştü.

* Ankete göre tüketici; bir yıl sonrası içinde genel ekonomik durumun daha da çok bozulacağını söylüyor. Ekonomik durum beklentisi 2017 yılından beri düşüyor. 2021 Haziranda 86 iken bu haziranda 61,6''ya geriledi.

Ekonomide olumsuz beklentilerin Türkiye için oluşturduğu en önemli sorun yatırımları engellemesidir.

Aslında yatırım yapma isteği, yalnızca mevcut talep yapısı ile ilgili değildir. Gelecekte olumlu beklentiler varsa, kriz dönemlerinde yatırım yapmak daha rasyonel olur. Ama Türkiye''de beklentiler de olumsuz… Dahası Türkiye''de yatırım yapmayı talep dışında hukuk altyapısı ve bürokrasi de engelliyor.

Hukuk reformu ve idari reform yapılması şarttır. Aslında reforma da gerek yoktur. Türkiye yeniden parlamenter sisteme dönerse, yatırımlar da kaldığı yerden devam eder.

Nerden bakarsak bakalım ekonomik kriz ağırlaşıyor. Hatta Cumhuriyet döneminin en ağır krizini yaşıyoruz. O kadar ki, kriz paniğe dönüştü. Ama bu krize karşı hükümet, zorunlu karşılıkları artırma, gelire endeksli borçlanma senetleri çıkarma, kredi kartlarında vadeleri ve taksitleri sınırlama ile ihracattan gelen dövizlerde bozdurma limitlerini artırma gibi, daha da ötesi Arap ülkeleri ile Swap yapmak gibi marjinal önlemlerle çözeceğini zannediyor.

Siyasi iktidar Türkiye gerçeklerinden koptu. Söz gelimi dünya enflasyona karşı faizleri artırıyor. Türkiye düşürüyor. Dünya dış ticaret savaşı veriyor ve dış açıkları düşürmek istiyor. Biz geçen yıl Çin''e karşı 28,5 milyar dolar dış açık verdik ve fakat hiçbir kısıtlayıcı önlem almadık. Dünya tasarrufa gidiyor… Bizde, itibardan tasarruf olmaz diye, saraylar, konvoylar ve lüks araba harcamaları devam ediyor.

Bu şartlarda ekonomik kriz derinleşecektir.

Yazarın Diğer Yazıları