TSK’daki tasfiye...
2 Aralık 2010 tarihinde bu sütunlardan “Bin subay daha tutuklanacak” diye yazmıştım. Prof. Dr. Ümit Özdağ 1 Mart 2011’de alıntı yaparak hem Yeniçağ’daki köşesinde hem de televizyon programlarında defalarca duyurdu. Soner Yalçın’ın deyimi ile “özel yetkili medya” bu gerçeği görmezden geldiği gibi “servis edilen ifadeler” le itibar infazıyla beraber tutuklama zeminini hazırlıyor bile... 28 Şubat dalgasıyla gözaltına alınıp, tutuklanan emekli ya da görevdeki subayların sayısına yetişmek zor. Bu gidişle üçüncüden sonra onüçe kadar devam edecek dalgalarda intikam alınacakların rakamını Genelkurmay karargahı bile hesaplayamayacak. Hazır Exeter’den mezun olan Açılım Koordinatörlerinden Hakkari Valisi Muammer Türker, MGK Genel Sekreterliğine atanmışken, “Cadı avı” Jitem soruşturması, faili meçhuller diye genişleyerek 1000 rakamını çoktan aşacak gibi görünüyor.
Halıhazırda Başbakanlığa bağlı olan Genelkurmay Başkanlığı fiilen Mili Savunma Bakanlığına bağlanmış bile. NATO’ya katıldıktan sonra “Türk Genelkurmayı”ndan Türk kelimesi çıkarıldığı gibi adından başka milli yönü pek kalmayan Milli Eğitim Bakanlığıyla beraber belki Milli Savunma’daki “Milli” kelimesinin de ruhuna yakında Fatiha okuyacağız. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’tan sonra tasfiye edilen ordu içerisindeki “milli güç” lerin sayısı yeterli görülmüyor. Ne de olsa 27 Mayıs’taki “EMİNSU” tasfiyesinde dört bine yakın personel biçilmişti. 12 Mart ve 12 Eylül süreçlerinde de bir o kadarına tanık olduk. Dolayısı ile ABD’nin eski Büyükelçisi Robert Pearson’un 22 Mart 2003 tarihli raporunda “Amerikan menfaatlerine karşı çıkan komutanlar” listesine dahil olanların şu ya da bu sebeple tasfiye edilmeleri normal. “Güçlü bir müttefiğimizdir” ya da “sadakatli duruşu mutlaka sahiplenilmelidir” denen personel sınıfına girmeyenler de mercek altında. WikiLeaks Belgelerine kadar giren tasfiye bitecek gibi değil. 2003’ten bu yana köprünün altından çok sular aktı. Her daim “dünya barışının teminatı” olarak gördüğüm Türk Ordusu içinde Türklük gurur ve şuuruna sahip personelin yok edilmesi hedefi şaşmaz. “İnsiyatif sahibi, kişiliği oturmuş, sömürgeye karşı uyanık olmak” suçunu işleyen her asker şüphesiz Amerikan menfaatlerine uymayacagından “özel yetkilerle, özel göreve getirilenlerin elleri” ile tasfiye edilecek. Ağustos ayına kadar devam edecek olan biçme operasyonuna direnenler olacak elbet. Bir de “lanet olsun...” diyerek emekliliğini isteyen personeli hesaba katın. Türk Ordusunda bu güne kadar rastlanmayan miktarda istifa ve emeklilik dilekçeleri yağıyor.
Bunlar resmi istatistiklere girmediği için buzdağının görüneninden bile ürkenler, alttaki vehametten habersiz. Jandarmanın tasfiyesi, sahil güvenliğin pasifize edilmesinin yanında şimdi Askeri Okulların devri gündemde. Kuleli Askeri Lisesi dahil yedi okulun devir sözleşmesinin imzalandığı haberine şu ana kadar yalanlama gelmediğine göre, yandı gülüm keten helva...
Silivri’de devam etmekte olan davalan hızlandırıldı. Delillerin diğerlendirilmesi yerine esas hakkında mütalaaya geçildiğine göre mahkeme hüküm vermekte gecikmeyecek. Bunun da Temmuz ayına kadar gerçekleştirileceğine dair ciddi duyumlar alıyoruz.
Gelelim AKP hariç her kesimin beklediği tutuklu milletvekilleri olayına
TBMM’de ciddi çalışma var. Yakın tarihte tutuklu milletvekillerinin salıverilerek, mahkemelerinin dışarıdan devam etmesine yönelik çalışma bitmiş olacak. MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, CHP’li Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın karşılığında beş BDP’li de meclise gelecek. Kamuoyu araştırmalarında halkın büyük çoğunluğunun seçilmiş milletvekillerini mecliste görme arzusu değil ABD ve AB’nin talepleri yerine getirilmiş olacak. Kendi adıma millet iradesiyle seçilenlerin bir an önce asli görevlerini yerine getirmelerinden yanayım.
Bir taraftan tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması gündemdeyken, Engin Alan’ın eşi Nevin Alan’ın yargılanması garip değil mi? Mahkeme heyetini tehdit ve hakaretten yargılanan Nevin Alan’ın çoğu duruşmada yanında oldum. Haksız buldukları tutukluluğa kızan aileler zaman zaman tepkilerini sergiler. Bu, tamamen insani bir reflekstir. Ve Silivri’de çok sık rastlanır. Ancak Nevin Alan’ın özel olarak seçildiği kanaati de yaygın. Başta Engin Paşa olmak üzere Alan ailesini yakından tanırım. Bu iddiaların hiç birini hakettiklerine inanmıyorum. Özellikle Kuleli ve diğer askeri okullarla ilgili iddialara cevabı bekliyor, Kulelili olmanın onurunu yaşayan biri olarak bu konunun takipçisi olacağıma söz veriyorum.