TSK İhraçları
Türk ordusu FETÖ'den nasıl temizlenir sorusunun cevabını bulana aşk olsun.Yıllardır bu konuyu yazdık. Kitap haline getirdik, en üstünden en altına kadar mahkemeye veren kalmadı. Maksatları bizi sindirip yazdırmamak dahası ülkeye terk etmemizi istediler ama sonuçta onlar kaçtı. Onlardan biri Ahmet Erdoğan. Müyesser Yıldız sonunda aylardır kendisinden haber alınamayan kurmay subayın izini bulup yazmış. Haydi paylaşalım:
"Bavulcu" Mehmet Baransu'nun teslim ettiği sözde Balyoz "belgeleri" için, "Bu belgeler doğruysa, bu bir darbe planıdır" şeklinde rapor veren bilirkişi Ahmet Erdoğan'ın da firar ettiği ortaya çıktı.
Ahmet Erdoğan, Balyoz kumpasına maruz kalan askerler kadar süreci takip edenlerin de çok iyi bildiği bir isim.
Ama yine de özellikle TSK'daki "FETÖ" yapılanmasının boyutu ile darbe teşebbüsü karşısında "şaşkınlığa" düşenler için Erdoğan'ın o süreçteki rolünü ve nasıl "korunup-kollandığını" bir kez daha özetleyelim.
Balyoz kumpasıyla askerler tutuklanmaya başladığında 3. Kolordu Komutanı Hulusi Akar, pilot kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan da kimine göre Akar'ın "icra", kimine göre "plan" subayıydı.
Mehmet Baransu'nun savcılara teslim ettiği "belgeler" üzerine 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca 1. Ordu'da bu belgelerin olup, olmadığı ve dışarı nasıl sızdırıldığı konusunda soruşturma başlatıldı. Bu "belgeleri" incelemek üzere de 3. Kolordu Komutanlığı'ndan bir bilirkişi istendi. Gönderilen bilirkişi Ahmet Erdoğan'dı. Erdoğan, "Bu belgeler gerçekse, bu bir darbe planıdır" şeklinde faraziyeye dayalı bir rapor verince, davanın seyri değişti.
Hapisteki subaylar Erdoğan kadar, onu görevlendirdiği belirtilen Akar'a da tepki gösterdi. Akar 3. Kolordu Komutanıyken Hasdal Cezaevi'ne yaptığı ziyarette bu konudaki tepkilere, "Ben Ahmet Erdoğan'ı nereden bileyim" karşılığını verirken, Yargıtay'ın Balyoz mahkumiyetlerini onamasından sonra Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla gittiği Mamak Cezaevi'nde, "Ahmet Erdoğan iyi bir arkadaşımızdır. O rapor, bir kazaydı" dediği öne sürüldü.
Bu konudaki tartışmalar hiç bitmedi, halen de devam ediyor. Nihayetinde Ahmet Erdoğan'ın avukatı yıllar sonra bir gazeteye gönderdiği tekzipte, "Müvekkilinin Akar'ın icra subayı değil, 3. Kolordu Harekât Başkanlığında Harekât Plan Subayı olduğunu ve onu Kolordu Komutanı değil, Kolordu Kurmay Başkanının görevlendirdiğini" bildirdi.
Genelkurmay Başkanı Akar'ın da özel sohbetlerde, Ahmet Erdoğan'ı kendisinin değil, o zamanki Kurmay Başkanının görevlendirdiğini söylediğini kaydedelim.
Peki adı geçen Kurmay Başkanı kimdi ve şimdi nerede? O isim İsmail Serdar Savaş. 2011 yılında bir vakitler Kurmay Başkanlığı yaptığı 3. Kolordu Komutanlığı'na getirildi. Ardından Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 2015'te de Hulusi Akar Genelkurmay Başkanı, Serdar Savaş ise 3. Ordu Komutanı oldu. Halen bu görevde.
Ahmet Erdoğan'ın hikâyesine dönersek; 3. Kolordu'daki görevinin ardından kimilerine göre, "unutturulmak" üzere Kocaeli'ne, oradan İzmir Gaziemir'deki Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na gönderildi.
Ancak Balyoz mağdurları onu unutmadı, hakkında "gerçeğe aykırı bilirkişilik yaptığı" iddiasıyla dava açtı. Dosya askeri mahkemeler ve askeri Yargıtay arasında yıllarca gidip geldi. Yargılanmasına karar verildiğinde ise dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "kanun yararına bozma" yoluna başvurup, yargılanmasını engellemeye çalıştı.
Bu arada Ahmet Erdoğan 2014 Temmuz'unda İngiltere'ye gönderildi. Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne gittiğini sanıyorduk, meğer Innsworth'daki NATO ARRC (Allied Rapid Reaction Corps-Yüksek Hazırlık Kolordusu)'un İstihbarat Harekat Başkanlığı Eğitim ve Tatbikat Şube Müdürlüğü'nde görevliymiş.
Hemen şunu vurgulayalım; Hulusi Akar ve İsmail Serdar Savaş'ın da komutanlık yaptığı 3. Kolordu aynı zamanda NATO ARRC'a bağlı bir komutanlık.
Ahmet Erdoğan İngiltere'de bu görevdeyken terfi aldı ve Albay oldu. Bu arada Balyoz mağdurlarının hakkında açtığı davada bir gelişme yaşandı ve Askeri Yargıtay, 3 Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin kararına uyarak, Ahmet Erdoğan'ın Anadolu 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanması yönünde görüş bildirdi.
Mahkeme de 15 Temmuz darbesinden kısa bir süre önce ilk duruşma için 6 Aralık tarihine gün verdi.
Ahmet Erdoğan'ın İngiltere'deki 2 yıllık görev süresi Temmuz başında bitiyordu. Temmuz'un ilk haftası Türkiye'de olması gerekirken, dönmedi.
15 Temmuz'dan sonra açığa alındı. 23 Ağustos'ta yapılan YAŞ toplantısında da TSK'dan ihraç edildi.
Yine yurda dönmedi. Kelimenin tam anlamıyla sırra kadem bastı.
"Sırra kadem bastı" dedik, ama 2 yıldır görev yaptığı NATO ARRC'nin internet sayfasında halen Türkiye temsilcisi olarak Ahmet Erdoğan'ın adı, ve e-mail adresinin gösterildiğini belirtelim.
Safahatı böyle olan birinin firarına şaşıran çıkar mı?