Trump'ın "yeni" Orta Doğu itirafları!

Kim ne derse desin, ABD'nin bir türlü "anlaşılamayan" Başkanı Trump'ın neredeyse her gün yeni bir sürprizi, hayretler ve tehditler uyandıran konuşmaları, şaşırtıcı iddiaları en önemlisi "dehşet" dolu itirafları art arta sıralanırken, dünyada da büyük yankılar uyandırıyor.

Son olarak, Trump'ın bütün dünyayı ilgilendiren iddiaları yeni yeni tartışmaların açılmasına şimdiden yol açmış bulunuyor.

Venezuela krizi gibi çeşitli iddiaları bir yana bırakırsak Trump'ın bölge ve civarını çok yakından ilgilendiren sözleri akıllara durgunluk veriyor.

"DEAŞ'la mücadele" ile başlayan iddialı sözler özetle şöyle devam ediyor: "Büyük ülkeler sonu gelmeyen savaşlar yürütmez. Göreve başladığımda DEAŞ, Irak ve Suriye'de yaklaşık 50 bin kilometrekarelik bir alanı kontrol ediyordu.

Bugün bunun tamamını kana susamış bu katillerden temizledik. Bugün müttefiklerimizle DEAŞ kalıntılarını yok etmek için çalışırken artık Suriye'deki cesur savaşçılarımızın evine dönme vakti geldi."

Başkan Trump'ın, İran ile ilgili söylediği çok "sert" sözler ürperti veriyor: "Dünyanın en önde gelen terör destekçisi olan İran'ın, bu yolsuz diktatörlüğün nükleer silah edinmediğinden emin olmak için ABD'yi o korkunç nükleer anlaşmadan çektim.

Sonra da bu ülkeye karşı bugüne kadar getirilen en sert yaptırımları yürürlüğe soktuk.

Amerika'ya ölüm sloganları atan ve Yahudi halkını soykırımla tehdit eden bu rejimden gözümüzü ayırmayacağız."

Afganistan'dan çekilme için neler neler söylüyor:

"Yönetimim, Taliban da dahil Afgan gruplarla yapıcı görüşmeler içinde.

Bu müzakerelerde ilerleme kaydedildikçe, bu ülkedeki askerî varlığımızı azaltmaya başlayacağız.

Ne zaman anlaşmaya varacağımızı bilmiyoruz ama 20 senelik savaştan sonra en azından barışı denemenin zamanı geldi.

Afganistan ve Irak'ta 7 bin Amerikalı kahraman can verdi.

Orta Doğu'da 7 trilyon dolardan fazla para harcadık."

Rusya ile füze anlaşmazlığına gelince Başkan'ın sözleri sanki bir itirafı andırıyor:

"Benim yönetimimde ABD'nin çıkarlarını ileriye götürdüğümüz için asla özür dilemeyeceğiz.

Mesela yıllar evvel ABD-Rusya ile Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'na (INF) taraf oldu.

Biz buna hep uyduk, Rusya ise hep ihlal etti.

Bu nedenle de ABD olarak anlaşmadan çekildiğimizi resmen ilan ettim.

Belki farklı bir anlaşmayı müzakere edebiliriz."

Kore görüşmelerini başarı gibi gösteriyor:

***

Trump, Kore Yarımadasında diplomatik bir çözüm için ciddi şekilde uğraştıklarını ve sonuç almaya başladıklarını ifade ederek, "Rehinelerimiz eve döndü, nükleer denemeler durdu ve 15 aydır yeni füze denemesi yapılmadı. Eğer ben Başkan olmasaydım, şahsi kanaatim, Kuzey Kore ile ciddi bir savaşın eşiğinde olabilirdik." diyerek kendisine büyük pay çıkartıyor.

Öte yandan, Başkan Trump birtakım kaygılara tehditlerde bulunurken, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel, "(Suriye'de YPG/PKK'nın korunması) Bizimle savaşanların, bu görevi yerine getirmemizi sağlayanların güvenliğini sağlamak, askerî ve diplomatik seviyede devam eden tüm planlama çabalarımızın en kilit kısmını oluşturuyor." diyor.

Votel, 'Kürtlerin korunmasını, Türkiye'nin sınırlarındaki güvenlik kaygılarını ve DEAŞ'ı nasıl baskı altında tutacağımızı değerlendireceğiz' açıklamasını yapabiliyor.

Gerçek şu ki "Başkan bir karar verdi ve biz de emirlerini yerine getiriyoruz" şeklinde cevap vermek durumunda kalıyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın 19 Aralık'ta verdiği Suriye'den çekilme kararından önceden haberdar olmadığını ve Trump'ın kendisine Suriye'den çekilme sürecinin takvime veya şartlara bağlı olup olmadığı sorusuna Votel, "Bu süreç ne bir takvime ne de şartlara bağlı." cevabını veriyor. Başkanın daha önce bu konuda danışmadığını söyleyen Votel, o yöndeki niyetini bildiğini ifade ederek çelişkileri sürdürüyor.

Görülüyor ki; sadece Trump'ta değil bütün üst düzey sorumlu hatta askeri isimlerde bile iftiralar, ithamlar ve tehditler gün be gün sürüyor.

Yazarın Diğer Yazıları