"Trump'a demokrat"giller familyası
Korona virüsünü çözebilseydik sıra bunu tatışmaya da gelirdi belki; organik mi yoksa bir "kurgu" unsuru olarak laboratuvar ortamında mı üretildi?
Çöküş alameti mi, yoksa ufuktaki başkanlık seçimini kotarmaya yarayacak "kullanışlı" bir malzeme/araç/veri/delilden ibaret mi?
ABD'deki "sosyal patlama"dan söz ediyorum;
Köklü bir baskılama/baskılanma geçmişi…
Bardağın taşması…
Ve dalga dalga yayılan bir "yok etme" duygusu…
İş adamlığı kariyeri "siyahlara ev kiralamamak" gibi övünç(!) vesileleriyle dolu, 1989'da Trisha Ellen Meili adlı kadının Central Park'ta koşu yaparken tecavüze uğramasından sonra, haklarında hiçbir delil, şüphe bulunmadığı halde, sırf o gün o parkta bulundukları için 5 siyah gencin (hatta çocuğun) idam edilmesini isteyen tam sayfa gazete ilanları vermiş (2002 yılında gerçek suçlusunun bulunması üzerine masum oldukları anlaşılmıştı) ve zaten seçilmesini de önemli ölçüde bu nevi "faşizan" çıkışlarına borçlu olan, bu "şuurla(!)" toplumu yatıştırmak yerine kutuplaşmayı, kin ve düşmanlığı daha da keskinleştirmek için elinden geleni ardına koymayan bir "Başkan"…
Başka türlü sonlanması eşyanın tabiatına aykırı olmaz mıydı!
Kızılderili soykırımından, Anglo-Sakson mezhepçi, hatta tarikatçılığına kadar altı büyük bir zevkle doldurulacak yığınla yazılmaya değer başlık var ama, bunu, kendi ülkesinde, kendi ülkesinin kurucu unsurlarını hedef alan "ötekileştirme"yi yok saymış, hatta körükleyip teşvik etmiş olan "Trump'a demokrat" medya ortamında yapmak -en azından bugün için- pek de çekici gelmedi bana.
ABD'de "beyaz adam"ın "100 yıllık" hastalıklı ruh köküne dönük olarak sergilenen kanlı tiyatroyla, Türkiye'de, "zulüm 1923'te başladı" diyen ve bu ülkeyi "darü'l harp" görenlerin "100 yıllık" hastalıklı ruh kökünü okşayıcı siyaset dili, aynı maddi şiddete sahip olmalasalar da, aynı manevi etkiyi, yani toplumu bölüp, parçalayıp, en güçlü halkayı kendi etraflarında konsolide etmeyi, kenetlemeyi hedeflemiyorlar mı sonuçta!
FETÖ'ye karşı "yumurtacı kovalamak"
Yaşadıklarını, yedi düvele karşı cihan savaşı kazanmış muzaffer komutan edasıyla nakletmiş Star yazarı:
- Cumartesi günü Antalya'da esnaflık yapan bir arkadaşımı ziyaret ettim. Dükkanının önünde otururken yumurtacının sesini duydu. Arkadaşım, "Yakup şu adam temiz birisine benziyor, bu sıcakta köyden yumurta getirmiş satmaya çalışıyor, yumurta alalım" dedi. Yumurtacıyı çağırdı.
Adam yumurtaları poşete koyarken birden "Bizi ekmeğe muhtaç ettiler" diye söylenmeye başladı…
Yumurtacının içinden profesyonel bir FETÖ militanı çıktı ve başladı propagandaya: "… FETÖ diye bir şey uydurdular benim gibileri memurluktan attılar" dedi.
Bu sefer ben sordum:
- Dayı, seni FETÖ'den atmalarının sebebi neydi?
- Sadece Zaman Gazetesi abonesiydim.
- 17/25'den sonra aboneliğe devam ettin mi?
- Ettim, şimdi çıksa yine abone olurum!…
***
Eyvah… Eyvah…
Alenen suçu ve suçluyu övme… Terör örgütü propagandası… Halkı kin ve isyana teşvik… Ve dahi darbe girişimi…
Yer mi!
"Ne dedin sennn?!?" diye okkalı bir "Osmanlı tokadı(!)" çakmasa da, cengaver yazarımız derhal kükremiş tabi;
- Bak dayı şimdi işler değişti…
- Bir daha buralarda gözükme, tavrımız farklı olur…
Taşla sopayla, tekme tokat mı yoksa "diliyle dövmek" suretiyle mi yazmıyor ama neticede kahramanca "kovalamış" yazarımız; gezen tavuk yumurtası satan "FETÖ militanı"nı!
***
17-25 Aralık'ta Zaman gazetesi aboneliğinin kesilmemesinin bile, "Kovalanmak" gibi eşsiz bir toplumsal cezayı hak ettiğini düşündüğünü görünce, o suçun katmerlisini işleyenlere karşı uyarmayı bir "vatandaşlık görevi" bildim Star yazarı Yakup Köse'yi!
***
22 Aralık 2013…
"17 Aralık" olmuş, kimin ne olduğuna dair şüphe yok, Köse'nin halen Star'da köşe komşusu olan Hüseyin Gülerce, şöyle diyordu Beyaz TV'de:
"...Erdoğan'ın, 'Hem dindarım diyeceksin hem de gözünü kıpmadan üstelik de en iğrenç şekilde masum insanlara iftira atacaksın. Yazıklar olsun' ifadeleri beni çok üzdü. Burada camiayı kastediyor. Keşke bunu hiç söylememiş olsaydı…
Erdoğan bu kaseti bu camiadaki insanların hazırladığını ima ediyor…
Allah aşkına bunun vicdanla alakası var mı? Bu kadar olmaz ki... Sayın Başbakan nereye götürüyor bu işi? Yangına benzin döküyor Sayın Başbakan…"
***
Alın size tepeden tırnağa samimiyet testi;
Torosların eteklerinde yumurtacı kovalamak mı kahramanlıktır yoksa bu "ayrıcalıklı eski cemaatçi" kontenjanına karşı, unutanlara, Anayasa'nın eşitlik ilkesini hatırlatmaktan geri durmamak mı?