Trump yine kandırdı
Pazar akşamı Trump-Erdoğan telefon görüşmesi sonrası Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamayla başlayan Fırat'ın doğusuna operasyon konusuyla ilgili gelişmeler süreci ekonomik kriz günlerindeki borsa işlemleri gibiydi.
Operasyon Kasım'a ertelendi algısı oluştu, peşinden operasyonun önü açıldı an meselesi bir dakika sonra girilecek havası yaratıldı. Sonra ABD SDG/YPG'yi sattı, çekiliyor bir hafta sonra operasyon başlar durumuna gelindi. Önceki gün n akşam üzeri Trump'tan gelen ekonominizi yıkarız yok ederiz tehdidi ise ortalığı alt üst etti. Operasyonu belirsizliğe itti.
Beyaz Saray ve peşinden Trump'tan gelen Türkiye operasyon yapacak, çekiliyoruz, SDG/YPG'yi tek başlarına bırakıyoruz bu twitine ABD içinden ve uluslararası camiadan büyük tepki geldi. Türkiye hariç Trump'ın kararını destekleyen hiçbir kimse ve ülke çıkmadı. Özellikle Kongre'den Cumhuryetçi senatörler bile sert karşılık verdi. Bunun üzerine durumu dengelemek isteyen Trump Türkiye'yi ekonomik alanda tehdit eden twiti geldi.
Aslında bu yeni bir şey değildi. Trump geçen yıl da benzer tehdidi yapmıştı. Biz de bu köşe de bu tehdidin artık demoklesin kılıcı gibi Türkiye'nin başının üstünde sallanacağını yazdık uyardık. ABD ne zaman bir şey yaptırmak istese bunu kullanacaktı. Nitekim öyle de oldu.
ABD açıklamalarında her ne kadar Türkiye'nin operasyona dahil olunmayacak ve destek sağlanmayacak denilerek sanki operasyonun önü açılmış algısı yaratılsa da Trump'ın ekonomik tehdit twitinde "benim belirlediğim sınırlar dışında bir şey yaparsa" ifadesiyle adeta Türkiye'ye operasyon için şartlar koyduğunu, sınırlar çizdiğini ima ediyordu.
Trump'ın bu tehdit twitine ve sınırlar çizildiğini belirten açıklamasına (ki sınırdan kastı PYD/YPG'ye operasyon yapılmaması, onun deyimiyle Kürtlerin katledilmemesi) iktidardan bir tepki gelmedi. İktidarın tepki vermediği diğer konu da Trump'ın Türkiye'nin Kürtlerle savaştığı yakıştırmasıdır. Halbuki Türkiye hiçbir ülkeyle savaş halinde değildir. PKK/YPG'ye karşı terörle mücadele operasyonu yapmaktadır. Kürtlerle savaşıyor dediğinizde karşısında sanki bir devlet varmış algısı yaratılıyor ki bu karşımıza Suriye kuzeyinde PPKistan devletçiğini çıkarmak demektir.
Bunun yanında ABD Türkiye'yi IŞİD koalisyonun Suriye hava sahasındaki uçuşlara yönelik Hava Görev Emrinden çıkardı, Türkiye'ye keşif ve gözlem verilerinin sağlanmasını durdurdu.
Bu bir anlamda Türkiye'yi IŞİD karşıtı koalisyondan çıkarmak değil mi?
O zaman biz de şu soruyu sormak zorundayız. Madem Türkiye fiilen koalisyondan çıkarıldı, IŞİD karşıtı koalisyon faaliyetleri kapsamında İncirlik, Diyarbakır, Batman'daki ABD hava kuvvetlerinin faaliyetlerinin durdurulması için ne bekleniyor? Urfa'daki müşterek harekat merkezi niye hemen kapatılmıyor? Devletler arası ilişkilerde mütekabiliyet bunu gerektirmez mi?
Daha da ilginci Trump Suriye'deki IŞİD artık Türkiye'nin sorumluluğunda dedikten sonra Türkiye'yi koalisyon dışında bırakması, ABD/koalisyonun Türkiye'ye destek sağlamayacağını, Suriye hava sahasında uçmasına izin vermeyeceğini açıklaması bırakın müttefiklik ilişkisini Türkiye'nin operasyon yapmasını engellemekten başka bir şey değildir.
NBC News'in Erdoğan-Trump telefon görüşmesinin perde arkasına ilişkin yayımladığı haber aslında Trump'ın da operasyona karşı olduğunu, Trump'ın telefonda durumu idare edip adeta savsakladığını gösteriyor. Sonrasında Beyaz Saray'ın açıklaması ve Trump'ın twitleriyle neredeyse gerçekleşmesi mümkün olmayan şartlar altında bir operasyona izin verdiklerini gördük.
ABD ordusunun Türk operasyon bölgesinde olmayacağına ilişkin açıklamanın da savsaklama ifadelerden biri olduğu görüldü. Trump 50 ABD askerinin çekildiğini açıkladı. Adeta dalga geçiyor. Bunlar da TelAbyad-Resulayn arasında hava-kara devriyelerinin yürütüldüğü 5-9 km.lik tampon bölgeden gerçekleşti. Halbuki bölgede 2000'den fazla ABD askeri 3000 civarında da özel güvenlikçisi var.
Bu da demektir ki Fırat'ın doğusundan çıkmamış, Türkiye'nin önünden çekilmemiştir. Diğer taraftan Türkiye'nin operasyonuna tepkiler bağlamında ABD'li yetkililerden gelen açıklamalarda, ABD Dışişlerinin açıklamasında Türk operasyonunda işgal kelimesiyle bahsedilmesi kabul edilemez. İktidar ve Türk Dışişleri bunlara niye tepkisiz kalıyor anlamak mümkün değil.
Dünkü Trump'ın yeni twitleri geri adımı ve Türkiye'nin operasyonuna izin vermeyecekleri daha net gösteriyor.
Türkiye'yi yine ekonomi üzerinden tehdit edip Kürtler dediği PYD/YPG'nin yanında olduklarını, onları terk etmediklerini para ve silah yardımı veriyor olduklarını açıkça söylüyor ve Türkiye'ye operasyon yapmayın diyor. F-35 havucunu masaya koyuyor.
Sonuçta ilk anda Türkiye'nin diplomatik başarısıymış gibi sunulan Trump'ın Fırat doğusuna operasyona yeşil ışık yakması aslında Türkiye açısından yeni kaoslar yaratacak gelişmelerin önünü açan bir tertibe dönmek üzere.
İktidarın iyi dediği Trump Türkiye'yi yine kandırdı.
Erdoğan yönetiminin kurumsal süreçten geçmeyen hatalı Suriye politikasının verdiği fırsat ortamında Trump ve ABD'nin düşmanca hareketleri Türkiye'yi açmazda bırakıyor. Türkiye adeta arafta ya da limbo'da kaldı.
Bu aşamadan sonra hatalı dış politikaları bedeli daha ağır olsa da ancak Türk Ordusunun gücüyle düzeltebiliriz. Yeter ki Türk Ordusuna doğru ve net siyasi hedef verilsin.
Prof. Ümit Özdağ'ın dediği gibi Esad'ı yıkmak gibi bir hatalı politikanın sonucunda ortaya çıkan PKKistan'ı yok etme görevi Türk Ordusuna düştü. Türk askeri kanı ve canı ile siyasi hataların sonuçlarını ortadan kaldıracak.