Trump PKK/YPG'yi aklıyor müzakereye kapı açıyor
Erdoğan yönetiminin çevresi kötü ama kendisi iyi dediği gibi Trump aslında çevresindekilerden farklı değil. Trump Türkiye'nin önüne tehlikeli bir senaryonun önünü açıyor.
Barış Pınarı Harekatına yeşil ışık yakan Trump her gün hatta gün içinde peşpeşe attığı twitlerde bile birbirinin aksine ifadeler kullanıyor. Erdoğan bu durumu Trump'ın iç siyasette üstündeki baskıya bağladı, yani normal karşıladı.
Trump da Suriye kuzeyindeki sorunun nedeni olarak Obama'yı gösteriyor. Evet PKK/YPG'ye askeri desteğin, silah yardımının ve teröristlerin eğitimi Obama döneminde başladı ama YPG en fazla yardımı Trump döneminde aldı.
Erdoğan Avrupa Birliği başta olmak üzere yabancıları ve Türkiye içinden de HDP'nin operasyonu işgal olarak tanımlarına sert tepki gösterdi, ki haklıdır.
Avrupa ve HDP bu söylemi kullanıyor da ABD de durum farklı mı? ABD kongre üyelerinin açıklamalarında medyanın haberlerinde tek kelime var işgal. Pompeo'nun ofisinden yapılan resmi açıklamada Türkiye'nin Suriye kuzeyini işgal ettiği belirtiliyor. Haydi bunu da geçtik. Trump'ın operasyonun ilk günü yaptığı yazılı açıklamada kelimesi kelimesine Türkiye'nin işgali yazılı.
Trump'ın yaptıkları bununla sınırlı değil. Trump ilk mesajlarında Kürtlerin yalnız bırakıldığı ve Türkiye'nin onları öldüreceği algısı yarattı. Bu durum SDG çatısı altındaki PKK/YPG üzerinde mağduriyet algısı oluşturdu, Türkiye üzerinde ise düşmanca duyguları zirve yaptırdı. Türkiye'yi düşmanlaştıran psikolojik operasyonun başlamasını tetikledi.
Trump bununla kalmadı. Twitlerinde sürekli Türklerle Kürler arasındaki savaşı vurguladı. Önce 100 yıllık bir süreçten bahsetti sonra Türklerle Kürtlerin 200 yıldır savaştığını söyledi. Kürtlerin kendi vatanları için savaştıklarını söyledi, hem de ABD'nin ekonomik desteğiyle (daha önce silah verdiklerini de söylemişti) Türkiye'de kalabalık bir Kürt nüfus olduğunu iddia etti.
Trump bir kez PKK kelimesini kullandı ama terör örgütü demedi. PKK Türkiye'nin düşmanı birbirleriyle savaşıyorlar dedi.
Bunlarla aslında Trump ne yaptı biliyor musunuz? PKK ile Kürtleri örtüştürdü. PKK eşittir Kürt algısı yarattı. Fırat doğusundaki Kürtler yani PYD/YPG üzerinden PKK'yı aklıyor.
NATO Genel Sekreterin dün Çavuşoğlu'nun yanında PYD/YPG IŞİD koalisyonun üyesidir demesi karşımızdakilerin ne düşündüklerini, Türkiye'ye IŞİD'le mücadelede artık lider sensin denmesinin aslında Türkiye-PKK/YPG ilişkisinin SDG üzerinden nereye evrilmek istendiğinin son göstergesidir.
SDG kontrolündeki IŞİD hapishaneleri ve IŞİD'liler Türkiye'ye nasıl devredilecek? Bu bile Türkiye ile SDG'yi muhatap etmek için bir oyun değil mi?
Ve Perşembe günkü twitlerinde baklayı ağzından çıkardı. Hem tehdit hem ABD planının bir sonraki safhasının ipuçlarını veren bu twitlerde Trump üç seçenekten bahsediyor. Ama aslında bu bir yol haritası.
Bunlara Barış Pınarı Harekatını durdurma hazırlıklarının işaretleri görülüyor.
Eğer Türkiye Trump'ın aklında olan (aslında Pentagon'un kendisine bildirdiği) ve telefon görüşmesinde Erdoğan'a söylediğini ima ettiği sınırları aşacak olursa ABD askeri yeniden devreye girecek TSK'nın operasyonu durdurulacak. Bunu sağlamak için de ekonomik olarak Türkiye'yi bitirme seçeneğini devreye girecek. Üçüncü seçenek gibi gösterilen ise planın sonraki safhası yani Trump'a göre savaşan iki tarafın barıştırılarak müzakere sürecine dönülmesi.
Devam eden ve bir süre sonra durdurulacak operasyon esnasında Kandil'den gelen PKK'lılardan ölenler olacak, lider konumdakiler kaçacak ve kalanların sanki Kandil ile bağı yokmuş algısıyla Türkiye'nin SDG'yi muhatap almama direnci de kırılmış olacak.
ABD tam da bu aşamada devreye girip Trump'ın deyimle iki taraf arasında bir mutabakat oluşturup birbirlerini muhatap almalarını sağlayacak. Bu SDG'yi ve Trump'ın deyimiyle Türkiye içindeki Kürtleri de kapsayan bir müzakere sürecine dönüşecektir. Türkiye'nin Fırat doğusundaki TOKİ projesi ancak bundan sonra devreye girebilecek.
Peki harekat ne zaman durdurulacak? Öncelikle şunu not edelim. Bir şekilde Fırat doğusuna adım atmış Türkiye herhangi bir gerekçeyle artık asla durmamalı ve aksi halde bu operasyonun yaratığı siyasi, askeri-ekonomik-güvenlik ortamı Türkiye için kabusa dönüşebilir.
Ve şuanki veri ve resimle önümüzdeki günlerde harekatla ilgili olabilecekleri sıralayalım. Bu köşede defalarca yazdık. Güvenli bölge sınırları mutabakat kapsamında hava ve kara devriyelerin yapıldığı Resulayn-Tel Abyad arasındaki 120 km genişliğindeki sınır hatta ile 9 km.ye kadar derinlikteki bölge.
Harekatın bu hatta ve derinlikte yapılacağı anlaşılıyor. Arazideki olan biten bu gidişatı gösteriyor. Çavuşoğlu da ilk safhada böyle olacak deyip 120 km genişliği teyit ediyor. Ama 30 km derinliğe kadar gireceğiz diyor.
İşte burada Trump'ın dediği olacak ve Türkiye 30 km.ye kadar inemeyecek gibi gözüküyor. Harekatın hızı sanki 13 Kasım Erdoğan-Trump görüşmesi öncesinde başka bir gelişmeye izin vermeyecek gibi.