TRT Şeş ve istifa
TRT’nin yerel dille yayın yapan kanalı Şeş’ten programın sunucusu Rojin adlı sanatçı ayrılmış. Ayrıldıktan sonra da “Bırakma sebebim asla ekonomik değildir. Asla tehdit ve yıldırmalardan değildir. Asla kapris değildir. Kendi özgür irademle verdiğim karardır” demiş. Kürt asıllı yurttaşların bir kısmının konuştuğu mahalli bir dille yayın yapan devlet kanalından böylece ilk ayrılık gerçekleşmiş oldu.
TRT Şeş’in açıldığı günlerdi. Can Dündar yönetiminde “Neden” Programı’nda Muhsin Kızılkaya, Mehmet Metiner, Gülten Kaya ve AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt ile TRT’nin başlattığı Kürtçe yayını NTV stüdyolarında tartışmıştık.
Programda özet olarak aşağıdaki görüşleri dile getirmiştim: “Her etnik grubun, her mezhebin, her sosyal yapının kendi dilini, figürünü, folklorunu, geleneğini, töresini, adetini, geleneğini geliştirmek en doğal hakkıdır. Ancak bunu yaparken her grup bunu kendi mahallinde, kendi imkân ve kabiliyetleriyle yapmalıdır. Yani devletin mezhep ya da etnisite inşası da onlardan birisini öncelemesi de söz konusu olamaz. Devlet bütün mezheplere bütün etnisitelere, bütün anlayışlara eşit davranması, hatta onların dışında olması, onların önünü açması gerekir ama onları yönlendiren, onları önceleyen ya da onları genel geçerli ulusal yapıya aykırı bir biçimde şekillendiren ve biçimlendiren bir misyon üstlenmesi son derece yanlış, akıl almaz bir tavırdır. Burada devletin görevi herhangi bir etnik dille yayın yapmak değildir, devletin görevi, etnik diller ya da mezhepler üzerindeki baskıyı kaldırmak, onların önünü açmak, onların her türlü çalışmalarına ve kendilerini ifade etmelerine imkân tanımaktır.../... Devlet, sermayesini koyar, adamını kendisi tayin eder, kuralını kendisi belirler, programını kendisi yapar ve yaptırırsa, bu tartışmalara neden olur. Devletin bu dili yönlendirdiği iddiaları ortaya atılır. Bu durum çok yanlış sonuçlar üretir. Devletin etnisite, dil, mezhep, ideoloji üretmek gibi bir görevi yoktur ve olamaz. TRT Şeş’i savunanlar, ileride devlet dayatmasından ve devletin yönlendirmesinden şikâyet edeceklerdir.”
Aradan geçen kısa süre içinde Rojin’in bu kanaldan zehir zemberek bir açıklama yaparak ayrılması yukarıda ifade ettiğimiz görüşleri kanıtlamış oldu. TRT Şeş yöneticileri ortaya atılan ve bundan sonra da atılacak olan iddialara cevap vermek için zamanlarının önemli bir kısmını harcayacaklardır. TRT Şeş ile sorun yaşayan herkes devleti suçlayacak. Kendisinin özgür hareket edemediğinden söz edecektir. Böylece birileri “kaş yapayım derken göz çıkarma” tehlikesiyle karşı karşıya gelecektir. Yaşanan sorunlar devleti etnisite, kimlik, mezhep, ideoloji gibi tartışmaların içine de daha çok çekmiş olacaktır. Bu durumda laik devletten değil de ideolojik bir devletten bahsetmek söz konusu olacaktır. Devletin laikliği yalnız din/mezhep karşısında değil mahalli dil ya da değerler karşısında da tarafsız olmayı gerektirmektedir.
Dilini, sanatçılığını, zenginliğini, kültürünü, mezhebini ya da etnisitesini devlete borçlu olan grupların yoğun olduğu toplumlar, hem demokratiklik hem de modernite konusunda sorunludurlar. Her şeyi devletten bekleyen insanların olduğu yerde demokratik devlet olmaz. Bu bakımdan demokratik devletlerde Sivil Toplum Kuruluşları bu tür görevleri üstlenirler. Umulur ki, TRT Şeş’in ateşli savunucuları Rojin’in istifasının ne anlama geldiğini anlamışlardır. Bu arada Türkiye’nin resmi dili Türkçe, başkenti de Ankara’dır. Bir kez daha hatırlatalım dedik.