TRT Müzik'ten Diyanet'e ders
Programa bakınca "Her halde iyi bir TSM programı olur" diye düşündüm. Yanındaki canlı yazısını görünce, "acabalarım arttı." TRT Müzik'teki İstanbul'dan adlı programdan söz ediyorum.
Mesut Cemil Stüdyosu'ndaki yayının şefi yine Hasan Esen'di. Onu İnci Çayırlı'nın ekibinden tanıyorum. Geldiği noktayı çoktan hak etmişti.
Müthiş saz ve lokallerden oluşan ekip, muhteşem bir repertuvarla gönülleri titretti. Kürdilihicazkâr bölüm sanki benim seçimimdi.
Hele "Yalancıdır hep aynalar. Gir kalbime gör kendini" icra edilenler arasında yer alınca mutluluğum katlandı.
Sorular
Yıllar önce TRT'nin prenslerinden Uğur Çınar'ın sorduklarını hatırladım; "Abi en çok sevdiğin makam" deyince, Kürdilihicazkâr cevabını vermiştim. "Ya, hangi Kürdilihicazkâr" deyince "Yalancıdır hep aynalar" karşılığını almıştı. Uğur da Selahattin Pınar'la tamamlamıştı. Güftesini yazanı da şimdi söyleyeyim; Rıza Polat Akkoyunlu.
Ya seyirci
Ne zaman ki, "Atatürk'ün sevdiği şarkılar"a geçildi stüdyo adeta yıkıldı. Seyircinin kalitesi tam anlamıyla ortaya çıktı.
Safiye Ayla'nın "O çalınırken Atatürk'ün ağladığını" anlattığı Yemen Türküsü'nden Vardar Ovası'na kadar hep birlikte söylendi. Arada Yanık Ömer'e gidildi. Benim bir başka favori şarkım da unutulmadı. Hangisi mi? Sözleri Halil Soyer'e bestesi Yıldırım Gürses'e ait olan "İzmir benim, Van benim".
Yeni kıyafetler
Sezon açılışı kabul ettiğim bu yayında smokin ve tuvaletlerin yeni dikildiğini fark ettim. Programı yöneten Serpil Budak'ı da kutluyorum. En büyük tebrik ise TRT Müzik'in koordinatörü Süleyman Bektaş'a. En büyük alkışı o hakketti. Diyanet İşleri Başkanlığı'na "Atatürk böyle anılır" dersi verdi.
Minik notlar
Yayın canlı olunca, bazı küçük arızaların meydana gelmesi kaçınılmazdır.
Umut Akyürek'in söylediği şarkıda sözleri unutup, karıştırması dikkatlerden kaçmadı. Bir de finalde orkestradaki isimler geçerken Talat Er'in adını gördüm. Yoksa Er'i fark edemeyen sadece ben miydim?
Bir de hoş tespitim var. Alp Arslan'ın sevimli eşinin ekrana taşınması ise hoşluktu.
Görsünler
+++
Birilerinin 96. yıldönümünde bile hilafet özlemlerinden vaz geçmedikleri ortada. Amaçları "en az dört eşli düzen." Bir yerde kadına bütün haklarını veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten intikam almaya çalışıyorlar.
Dilerim dün Anıtkabir'i tıklım tıklım dolduran insan selini fark etmişlerdir. Daha önce de belirttiğim gibi bayraklarla Ata'sına koşanların en az yarısı mütedeyyin giyimliydi. Uzatılan mikrofonlara yaptıkları konuşmaları iftiharla izledim.
Kutlamalar
Bir Ak Partili olan Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır'dan Büyükçekmece'nin CHP'li Başkanı Dr. Hasan Akgün'e kadar "helal olsun size"yi hakkettiler. Şairin dediği gibi; "Silemezler gönlümden, ne aşkını ne seni."
Dünya durdukça Ulu Önder de kalplerde yaşayacaktır.
Muharrem İnce'nin Nafile Turları
+++
Ahmet Hakan Coşkun tam Cumhuriyet Bayramı arifesinde Muharrem İnce'yi konuk etti. Bu hangi mantığın ürünüydü bilemiyorum.
Bu bir "unutma beni çiçeği" miydi? Yoksa belli bir amaca hizmet hedefli miydi? İnce'nin karşısına oturtulan iki gazeteci ise herhalde ekran dolsun diye çağrılmıştı.
Çelişkiler
Muharrem İnce, "Ancak delege isterse Cumhurbaşkanı adayı olurum" derken, bunun imkânsız olduğunu çok güzel anlattı.
CHP'nin iki genel başkan yardımcısını suçlayıp durdu.
Herkese
Yetmedi, Ekrem İmamoğlu'nun aldığı oyları küçümsedi. Şu sözleri en çarpıcı olandı:
"Eskiden beni destekleyenleri partiden gönderdiler. Şimdi sadece selam vereni dahi yolluyorlar."
Eski Yalova milletvekilinin ettiği laflar için "çaresizlik çıkışları" demeli. Klasik deyimle "nafile turları" çok erken başladı.
Erteleme
+++
Sözcü gazetesi davasında duruşma yine ertelendi. Bu defa verilen tarih 27 Aralık. Gerekçe ise "savcının iddianameyi değiştirme talebi."
Bu istek, yukarılardan empoze edildiyse, hayırlı haber çıkacak demektir. Samimi olarak inancımı söylüyorum; "Yeryüzünde hiçbir güç" bana Burak Akbay, Necati Doğru ve diğerlerinin "FETÖ'cü" olduklarını kabul ettiremez...
...
GÜNÜN SÖZÜ
Gerçekler, dosttur. J. Irwin Miller