Transfer borsası...
7 Haziran öncesi “seçim falı” açanlar o gecenin şokunu atlatamadan “koalisyon toto” oynamaya başladı. Elde kağıt kalem, partilerin milletvekili sayıları alt alta yazılıp koalisyon hükümeti için eşyanın tabiatına aykırı hesaplar ile kamuoyunu avutmaya, Kaçak Saray’ın vakit kazanmasını sağlıyorlar. HDP’ye barajı atlatanlar ellerini ovuşturarak muhtemel koalisyona PKK’yı da ortak etme derdinde. Öte yandan vahşi kapitalizmin sahipleri AKP-CHP ortaklığı için düğmeye basarak ulaklarını her iki yöne yolladılar. CHP, yeni damat heyecanı ile iktidarın bir yanında olmayı arzuluyor ve beraberinde HDP’yi de monte etmek için çabalıyor. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil. 13 yıllık ağız tadını değiştirmeye niyeti olmayan AKP, patron (!) ile teması sıklaştırıp yeni formüller peşinde. Henüz yemin bile etmemiş milletvekillerinin profilleri seriliyor masaya. Teamüller gereği istifasını vererek yeni hükümete kadar görevini sürdürecek olan Ahmet Davutoğlu baklayı ağzından çıkardı. “İktidarda kalmalıyız... Sadece 18 eksiğimiz var. Niye muhalefetle görüşelim” diyerek “milletvekili transfer borsası” açabileceklerini “ima” etti. Artık “ifa”sı da Erdoğan’a kalır... 30 yıl önce 450 milletvekili olan TBMM’de “kumar borcu olmayan 11 vekil arıyoruz” diyen Ecevit gibi 550 vekilin bulunduğu mecliste 18 vekil arayışı başladı bile...
Okuyucularımıza o günleri kısaca hatırlatalım. 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde CHP yüzde 40’ı kıl payı geçmiş, ancak tek başına iktidar için 226’yı bulamamıştı. Süleyman Demirel’in AP’si, merhum Türkeş’in MHP’si ve Erbakan’ın MSP’siyle II. MC (Milliyetçi Cephe) hükümetini kurdu. Tartışmalar devam ederken 11 Aralık 1977’deki belediye seçimlerinden CHP galip çıktı. Ardından AP’den birkaç istifa. Derken ünlü C-Motelleri pazarlıkları... “Karaoğlan” diye efsane olan Ecevit, iktidar hırsı ile transfer borsası kurdu. “Ağırlığınca altın” verileceği haberleri yayıldı hızla. Vekillerin göbeklisi, sportmenliği üzerine ilginç haberler yayınlanıyordu. Derken AP’den 12 isim koptu. Daha sonra Kürtçülük akımının öncülerinden olan Şerafettin Elçi, Yüce Divan’da yargılanıp hapis yatan Tuncay Mataracı, Hilmi İşgüzar olmak üzere Orhan Alp, Fethi Acar, Oğuz Atalay, Cemalettin İnkaya, Ali Rıza Septioğlu, Enver Akova, Ahmet Karaaslan ve Güneş Öngüt’ün istifası ile Demirel azınlığa düştü. 1 Ocak 1978 günü verilen gensoru önergesiyle II. MC hükümeti düştü. Orhan Atalay bakanlık teklifini geri çevirdi. Cemalettin İnkaya baskılar yüzünden oylamaya katılmamıştı. “11”ler olarak bilinen bu vakadan sonra 10 tanesi Ecevit hükümetinin bakanı olarak tarihe geçtiler.
Tarih tekerrürden ibarettir... 30 yıl öncesi ile bugünkü tablo arasında fazla bir değişiklik yok. Bu puslu havada durumdan vazife çıkarıp iktidar gücünden faydalanmak isteyenler çoktan harekete geçti bile. Hatta Erdoğan’ın hedefe koyduğu “paralel”ciler bile yeniden pazarlık yapabilecek argümanları arıyor. Parlamentoya girip de günün birinde bakanlık koltuğuna oturmayı hayal eden milletvekili sayısı çok... Sadece 18 kişi değil, 20-25 rakamına ulaşılma ihtimali hiç de uzak değil. CHP, HDP ve hatta MHP’den bile koparılacaklarla AKP hükümeti kurulma ihtimalini bu sütunlardan ilan edelim. Binali Yıldırım’ın “Azınlık hükümeti” formülünü de hatırlatalım. Üzerine kıyak emeklilik için iki yıl milletvekili olarak görev yapma zorunluluğunu hatırlatalım. Öte yandan TBMM Başkanlığı için ortaya atılan uzlaşma formüllerinden transfer borsası ile ilgili izlere rastlayabiliriz. Son olarak, yeni dönemin meclisinin samimiyet testinin siyasi partiler ve seçim yasaları olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Yüzde 10 barajının getirdiklerini, yine aynı barajın götürüşünden ders çıkaracak partiler, parti içi demokrasi ve milletvekili adaylarının belirlenmesinin sandığa etkilerinin umarım farkına varmışlardır.