Futbolcuların inşaasının püf noktaları

CEVAT KOL

3. BÖLÜM

Trabzonspor teknik direktörlük görevine getirilen Abdullah Avcı bordo mavili takım için şans olurken aynı cümleleri kendisi için kurmak da yanlış olmaz. Avcı için de Trabzonspor büyük bir şans oldu.

Zira Başakşehir’in başında istediğini alamadı. Taraftarı olmayan, tribünleri heyecan vermeyen, basında desteği olmayan takımla başarıyı yakalayamadı. Yıllarca oluşturduğu iki takımlık kadronun kaymağını teknik adam olarak Okan Buruk yedi. Beşiktaş takımı ile yola çıktı. Tribünleri çok iyi olmasına rağmen, medyası ile iletişim kuramadı. Bir türlü istenilen başarıyı yakalayamadı.

Hüsran yaşadı. Avcı ulusal milli takımın başına geçti. Ülkenin tek vücut olduğu bu takımda da istediğini bulamadı. Yine başarısızlık, yine iletişim sıkıntısı yaşadı. Bir çıkış ve kendisini ifade edeceği bir takım lazımdı. O takım Trabzonspor’du. Abdullah Avcı’nın yıllardır harcadığı emeğini taçlandırdığı takım oldu Trabzonspor..

Koşullar oluştu ve sonuçta kredisi tükenmek üzere olan bir yönetim ile teknik heyet bir araya gelip başarı hikayesi yazdı. Avcı’nın bir dediği yönetim tarafından iki edilmedi. Trabzonspor tarihinin en şanslı teknik adamıydı. Ünal Karaman’a, Hüseyin Çimşir’e yayla uşakları Avcı’ya yerli ve yabancı milli takım oyuncuları alındı. Beğenilmeyeler Diabate, Flavio gibi oyuncular komşuya verildi.  Kiminin sözleşmesi donduruldu. Kimi ise parası eline verilip gönderildi. Ortada başarı olunca hesap bile sorulmadı. Tabiri caizse “Adres sormak!”  için bile ağzını açtığında “hangi ülkeden kimi istiyorsun?” dediler.

Kadroda olup da oynamayan çok oyuncu var. Devre arasında kümede kalmak için bile kadrosuna iki-üç oyuncu katamayan takımlar gördük. Trabzonspor 8-9 oyuncu aldı. Kouassi işte ortada. Enis Destan kayıp. Yusuf Erdoğan, Visca alındı. Bursaspor’dan alınan gençler taraftar koltuklarında oturuyor.  Sezon başı alınan Koita’nın siftahı yok. İsmail Köybaşı’nın mevkisinde yarım düzine oyuncu görev yaptı. Köybaşı’na sıra bile gelmedi. Bir düzine genç gelip geçti. Takımda kaç tane var? 

Trabzonspor’un başında iki yılını dolduran Avcı’nın takıma kazandırdığı bir genç yok. Abdullah Avcı, hep hazır ve iş başı yapacak oyuncu tercih etti. Futbol tarlası olarak bilinen genç oyuncularla sürekli sorun yaşadı, Abdulkadir Ömür ağlayarak sahayı terk etti. Hüseyin Türkmen’i öyle bir kızağa çekti ki oyuncu zorunluluktan takıma dönebildi. Abdulkadir Parmak takım ve il değiştirdi.

Avcı’nın disiplini elden bırakmama adına yerli ve yabancılara eşit davrandığı söylenemez. Gençlerle yabancılara ayar çekti. Kıdemli ve tecrübeli oyunculara fiske vuramadı. İki yılı aşkın süredir Tranzonspor’un başında olan Avcı’nın futbol tarlası olan Trabzon’da vitrine çıkardığı bir genç oyuncu yok. Bir düzine oyuncu alındı onlardan kadroya giren bile yok. Gelecek vaat eden genç oyuncu diye alınanlar Anadolu’ya gönderildi.

2.lig takımı 1461 Trabzon’da bile kadroya giremiyorlar. Kim niye aldı? Hesabını veren yok. Böyle bir zenginliğe düşen Abdullah Avcı’nın dersini iyi çalıştığını düşünüyorum. Trabzonspor taraftarını arkasına aldı. Trabzonspor’un tarihinde tribünlerinin bu fiyatlarla kapalı gişe oynadığı sezon yok. Beklentiyi büyütmeden “ biz daha bir maç aldık” diye diye haftaları geride bıraktı. Söylem kanıksanınca tribünleri hareketlendirmek için “sandıktan naftalinli bayrakları çıkarın” dedi..

Tribünleri hep sıcak ve enerjik tuttu. Yönetimden sadece iki kişi ile muhatap oldu. Kendisini getiren  Mehmet Yiğit Alp’in adını ilk geldiği günde lanse eden Avcı yeni yönetimde yer almadığını görünce Asbaşkan Ertuğrul Doğan’ın limanına demirledi, Ağaoğlu ile taleplerini karşıladı. Alp’ın adını kullanmasının kendisine yönetim içinde zarar vereceğini çok iyi biliyor. 

Taraftarla olan iletişimini böyle kapatan Avcı yerel medya ile işi kolay çözdü. Anadolu’ya huzur bulmaya çıkmış gibiydi. Ulusal basından uzak durdu. Hiç bir kanala, gazeteye çıkmadı. Polemik olacak hiç bir konuya girmedi... Yerel basını yakınında tuttu. Uçağa alıp maçlara gittiler. Herkesi tencerenin dışına baktırdı. Tencerenin içini hep kendi idare etti. 

Taraftarın enerjisini sağlayan İstanbul takımlarına karşı bu sezon hiç kaybetmedi. Üstelik Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe aynı sezonda yokları oynayınca Avcı ve öğrencileri bu tabloyu iyi değerlendirdi. Kendilerine geldiğinde ise iş işten geçmişti. Dile kolay Süper Ligde oynayan 6 İstanbul takımına yenilmeden  22 puan topladı. Şöyle bir söylem vardır. Şampiyon olmak istiyorsan derbileri kaybetmeyeceksin. Avcı tam da onu yaptı. Kaybetmedi..

Yönetim ve teknik heyet birlikte susadıkları başarıyı yakalayarak voltan oluşturdu. Birbirlerinin marka değerlerini yukarıya çektiler. Bu özlenen tabloydu. Avcı, “Türk futbolunun bana borcu var” dediği faturayı Trabzonspor üzerinden tahsil etmiş oldu. 38 yıllık başarıya, şampiyonluğa susayan bir şehrin suyu oldular. Tarihin sayfalarında kasketi ile yerlerini aldılar. 

Futbol nankör bir iştir. Başarılı olduğunuz sürece varsınız. Şu an işler yolunda gidiyor. Beklenti artık büyüdü. Şampiyonlar Ligi ve yeni sezon her şeyin aynasıdır. Hedef büyüdükçe zorluklar başlar. Karadeniz’de ise şu deyim kullanılır: İyi kaptan fırtınalı havada gemiyi limana yanaştıran kaptandır...

DEVAMI GELECEK....

Yazarın Diğer Yazıları