Toplumun tersi ve yüzü
Bayramların öznesi de süjesi de insandır. Bu nedenle bayramlarda -ideal anlamda- daha çok insanlıkların, özlerin, niteliklerin ve içeriklerin ete kemiğe bürünmesi beklenir. İç ve dış, ruh ve beden, nefis ve sorumluluk, vicdan ve cüzdan, kendine ve başkasına yönelik sorgulamanın her zamankinden daha fazla bayramlarda yapılması beklenir. İnsanlar -daha çok da inananlar- bu zamanlarda ruhlarını ve vicdanlarını vestiyerden ya da cüzdanlardan çıkarmaları gerektiği düşünülür.
Bayramın adının değil de ruhunun egemen olduğu ülkelerde kan dökücülük, cinayet, işkence, çete, hırsızlık, gasp, tecavüz, zulüm ve adaletsizlik gibi olguların azalması yahut marjinal kalması gerekir. Bir yerde nefsin oruç tuttuğu ramazan ayının insanları daha cömert, insaflı ve merhametli yapması beklenir.
Doğrusu Somali’deki açlık dolayısıyla Türk Milletinin takındığı cömert ve merhametli tavır bu bakımdan bayramın ruhuna uygun şekillenmiştir. Toplum fedakârlık, feragat, cömert, âlicenap ve diğerkâm duygularını göstererek Somali sınavını başarıyla geçmiştir. Türk milleti Somali’de yaşanan felaketten ve milletin yaptığı yardımlardan -siyaset ve ticaret devşirmeye çalışanları bir kenara bırakılırsa- büyük millet olduğunu bir kez daha ortaya koymuş olmaktadır. Somali’ye yardım ve desteği milletimizde ölmeyen asil duyguların zuhuru olarak nitelendirmek mümkündür. Bu, toplumsal manzaranın bir tarafını göstermektedir.
Manzaranın bir de diğer tarafı daha vardır: O da hemen her gün gazetelere yansıyan cinayet, boşanma, intihar, sadist ve vahşi karakterli haberlerle somutlaşmaktadır. Sıradan bir ya da birkaç gün içinde gazetelere yansıyan birkaç haber şöyle: “Onu babası bu hale getirdi: 5 çocuk babası, yaramazlık yaptı diye 11 yaşındaki oğlunun boynuna on kiloluk beton dolu ağırlıkla gece köy meydanındaki ağaca zincirledi. Açlık, susuzluk ve yorgunluktan bitkin düşüp bayılan çocuğu köylüler buldu.” Bir başka haber de şöyledir: “Seri katil dehşeti”: Konya ve Afyonkarahisar’da peş peşe üç cinayet işleyen seri katil, “Bu üç cinayeti ben işledim. Para için yaptım. Bunlara ilave olarak bir de kadın öldürdüm”, diye ifade vermiş. Suç ve suçla ilgili günlük bir gazetede yer alan haberlerden bir kaçının başlıkları şunlar: Babası ve kardeşi tarafından kız çocuğuna “bayram temizliği yapmadın dayağı”, “Alkol alıp boş eve soyguna girdiler, Barışmayı kabul etmeyince bıçakladı”, “Ablam’ı niye dövdün’e dokuz kurşun”, “İngiliz kadını dövüp takılarını gasp etti”, “hamile hırsız camide yakalandı” vb.
Somali’den bakınca toplumun bir kısmı, Türkiye’den bakınca öbür kısmı görülüyor. Türkiye’den bakılan taraf toplumda sağlıksız bir gelişmelerin alabildiğine hız kazandığını göstermektedir.
Töre cinayetleri, trafik kazaları, yolsuzluklar, ağzına kadar dolu hapishaneler alarm verir niteliktedir. ‘Bu tür suçlar her zaman vardır, bundan sonra da olacaktır’, yaklaşımı konuyu açıklamak için yeterli değildir. Konu, işlenen suçların çokluğu ve yoğunluğuyla da ilgilidir. Türkiye’de işlenen suçların niteliğinde büyük bir değişme söz konusudur. Olgunun tehlikeli olan tarafı burasıdır.
Geçmiş dönemlere oranla kuralsızlığın, ilkesizliğin, acımasızlığın ve vicdansızlığın tavan yaptığı bir toplumsal yönelim söz konusudur. Evlada yapılan işkence, öldürdüğü insanı yakmak veya kesip parçalamak rutin haberler arasına girmiştir. Aynı toplumsal yapıda vicdanın, insafın ve merhametin hakim bir olgu olarak Somali’de ses vermesi de söz konusudur. Bayramların ve ramazanların toplumun acımasız yüzünü azaltması için gerekli tedbirler düşünülmelidir. Toplumun tersi ve yüzü bir arada düşünülerek önleyici tedbirlere baş vurulmalıdır.