Toplu pazarlıkta işçinin adı yok
Japon yatırım bankası Nomura, iktidarın seçim stratejisini açıklamış ve asgari ücretin artırılmasını ilk sıraya koymuş.
Siyasi iktidar bugüne kadar yaptığı yasal değişiklik ve uygulama ile, işçi ve memurun ücret ve maaş artışlarını, iktidarın bir lütfu haline getirdi. İşçinin sözü kalmadı. Sendikalar işlevsiz hale geldi.
Toplu iş sözleşmelerinde; sendikaların işçiyi temsil kabiliyeti kalmadı.
Türkiye''de sendikasızlaşma AKP iktidarı ile birlikte başladı. Siyasi iktidar çıkardığı yasalarla sendikalara sınır getirdi. Aslında otoriter rejimler sendika istemez.
Türkiye''de AKP iktidarı, demokratik kurumları, tarafsız sivil toplum örgütlerini ve bu çerçevede sendikaları tek tek ve zamana yayarak etkisizleştirdi. Yandaş vakıflar, dernekler kurdu ve destekledi. Dinî alanda cemaatleri ve tarikatları siyasi arenada kullandı.
Bilinen bir hikayedir. Kurbağayı kaynar kazana atarsanız, can acısının verdiği refleksle kendini dışarı atar. Oysa, önce kazana atıp sonra suyu ısıtmaya başlarsanız, yavaş ısınan suda kendini bekleyen sonu algılayamaz, sıcağı hissettiği zaman ise çok geç olur.
AKP de sendikasızlaşmayı aynı taktikle yarattı. Sendikaları ya yandaşı yaptı veya engelledi. Zira sendikal anlayış AKP''nin, tek kişilik otokratik yönetim anlayışına ters düşer. Bunun içindir ki, AKP iktidarı 2021''e kadar, beka meselesi diyerek, OHAL ilan ederek, genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu diyerek, 194 bin işçinin grev hakkını erteledi.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu''na göre ertelenen grevler 60 günlük erteleme süresi sonunda yeniden başlatılamıyor. Taraflar erteleme süresi içinde anlaşamazlarsa uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından çözülüyor. Bu nedenle grev ertelemesi fiilen grev yasağı anlamına geliyor.
Freedom House (Dünya Özgürlükler Evi) 2021 Türkiye raporunda, özgürlük anketi içinde yer alan "Sendikalar ve benzeri meslek örgütleri veya işçi örgütleri için özgürlük var mı?" sorusuna dört üstünden 1 puan verilmiş. Yapılan yorum hiç de iç açıcı değil. Bu yorumda; Türkiye''de "Grev hakkı da dahil olmak üzere sendikal faaliyetler kanunla ve uygulamada sınırlandırılmıştır; işverenlerin sendika karşıtı faaliyetleri yaygındır ve yasal korumalar yetersiz şekilde uygulanmaktadır. Temsil barajı gereklilikleri sistemi, sendikaların toplu sözleşme haklarını güvence altına almasını zorlaştırmaktadır. Sendikalar ve meslek örgütleri, 2016-18 olağanüstü hal ve ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerindeki genel çöküşle bağlantılı olarak toplu tutuklamalar ve işten çıkarmalardan zarar gördü. Sendika liderleri, 2020''de 1 Mayıs gösterileri düzenlemeye çalışırken tutuklananlar arasındaydı.'''' deniliyor.
Türkiye''de sendikalar siyasi iktidara karşı, demokrasi talebi ve özgürlük alanında dik duramadı. Birçok işçi ve sendika kısa dönemli popülist çıkarlara kandı. Sonuçta uzun dönemde sendikasızlaşma hızlandı.
* 2003 yılında işçilerin yüzde 57,9''u sendikalı idi. 2021''de bu oran yüzde 14,4''e geriledi.
* 2021 yılında toplam kayıtlı işçi sayısı 14.071.096, kayıtlı işçilerin yalnızca yüzde 14,4''ü yani 2.069.476 kişisi sendikalıdır. İşçilerin yüzde 85,6''sı sendikasızdır.
Bunlardan toplu sözleşme masasına, en yüksek üye sayısı olan Türk-İş katılıyor. Türk-İş''e işçilerin yüzde 8''i kayıtlıdır. Yani hükümetle, işverenin ve işçinin eşit şartlarda oturması gereken masada işçi yoktur.